-8-

7.7K 349 19
                                    

Hepimizin sonu olacak olan kadın koltuklara doğru yaklaştı. Az önceki gibi topuk sesleri gelmiyordu. Çünkü ayağında topuklu ayakkabı değil, spor ayakkabı vardı. Beyaz yazıları olan siyah bir tişört, siyah pantolon ve beyaz spor ayakkabı...

Bir giyimine ve evine bakıyorum. Bir de isteklerine ve şartlarına. Bu ikisi aynı kişi olmamalı bence. Lüksü sevmeyen bir insan, nasıl olur da paraya bu kadar önem verir?

"İkiniz de; özellikle Alev benim giyim tarzıma ve evime bakıp, bu şekilde bir şart koymama şaşırıyorsunuz. Biliyorum, o yüzden olaya şu şekilde bakmanızı istiyorum."

İçimi mi okudu bu kadın?

"Bir hafta önce teklifi geri almıştım. Teklifin süresi tam bir aydı. Bir ay, bir haftadan daha iyi bir süre. Yani, ben başkasına verip zararsız çıkabilirdim. Ama Alev'in ısrarı üzerine, size tekrar sundum. Ortada bir risk vardı. Siz bu riski göze aldınız. Ben, bu teklifi başkasına verip zararsız bir şekilde atlatabilecekken; size tekrar verdim. Bu yüzden; yapamadığınız için zararı karşılayacak kişi maalesef ki sizsiniz."

Efe ayağa kalktı ve "Peki bu zararı karşılayacak miktarda paramız yoksa? O zaman ne yapacaksınız?" dedi. Biraz sakin, biraz kızgın, biraz da üzgün bir ses tonu vardı.

"Olması gerekeni yapacağım. Sözleşmede; ne şekilde olursa olsun zararın yüzde doksanı karşılanmalı yazıyor. Yani o zararı ödeyecek miktarda paranız yoksa, o zararı ödeyecek miktarda holdinginiz var sayın Saraçoğlu." dediğinde ben de ayağa kalktım.

"Bu asla olmaz!" diye bağırdım.

"Başka çareniz yok! Size bir şart koydum ve siz de kabul ettiniz. Şimdi, imzaladığınız o sözleşmeyi uygulamanız gerekiyor."

Efe yarım ağız sırıtarak "Batma noktasında olan bu holdingi ne yapacaksınız Şule PERU?" dedi.

"Önce batma noktasından uzaklaştıracağım, sonra da geliştirip büyüyeceğim."

Bu kadın ciddi ciddi holdingi alacaktı.

"Bu asla olmayacak! Aklınızın ucundan bile geçirmeyin!" diyen Efe'yi onayladım.

"Aynen öyle. Biz bunu kabul etmiyoruz!"

"Şu an size fikrinizi sorduğumu hatırlamıyorum. Ben onu em başında, yani bir hafta önce sormuştum. Ve siz de kabul edip bir sözleşme imzalamıştınız. Sözleşmenin şartlarını okuduğunuzu hatırlıyorum." dedi ve elindeki dosyadan bir kağıt çıkardı. Kağıdı masanın üstüne koyup, tekrar konuşmaya başladı.

"Yeterli miktarda paranız olmadığını tahmin etmiştim. O yüzden bu kağıdı hazırladım. Aslında holding batma noktasında olduğu için yüzde yüzünü almam gerekiyor. Ama yine de zararın yüzde doksanı dediğim için, holdingin de yüzde doksanlık hissesini istiyorum. Bu kağıdı imzalamanız yeterli."

Ne yani? Her şey bitti mi? Saracoğlu Holding elimizden gidecek mi?

Efe "Ben imzalamıyorum." deyip kapıyı açmak için, kapının kolunu tuttu. Tam açacağı sırada Şule konuştu.

"Olayı mahkemeye taşımak istemiyorum. Lütfen zorluk çıkarmadan imzalayın."

Efe kapının kolunu bıraktı ve Şule'ye döndü.

"Benim de bazı şartlarım var o zaman." dedi ve masadaki kağıdı aldı.

"Tamam, bu kağıdı ikimiz de imzalayacağız."

Efe iyi miydi? Holdingi vereceğini söylüyor.

"Birinci şart... Bu holdingin ismi değişmeyecek. Yani, SARAÇOĞLU HOLDING olarak kalacak."

Demek Efe'nin bir bildiği var. Konuşmadım ve dinlemeye devam ettim.

"İkinci şart... Holdingin kalan yüzde onluk hissesi bizim olacağı için, alınan kararlarda sizin olduğu kadar bizim de fikrimiz sorulacaktır. Üçüncü ve son şart... Benim ve Alev'in elinde; sizin zararınızın miktarı kadar para olduğu gün, holdingin yüzde doksanlık hissesini geri vereceksiniz. Bu üç şartın hepsini kabul ettiğiniz takdirde, o kağıdı imzalayacağız."

Şartlar süperdi. Belki holding elimizden gidecekti. Ama bir gün tekrar bizim olacaktı.

"İkinci şartınızı zaten uygulayacaktım. Bir ve üçüncü şartlar için düşünmem gerekli."

"Peki, beş dakika düşünebilirsiniz. Süreniz başladı."

"Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Düşünmem gerek derken onu kastetmediğimi çok iyi biliyorsunuz!"

Bu sefer araya ben girdim ve "Zamanınız yok. Her an 'Saraçoğlu Holding iflas etti' haberleri çıkabilir. İşte o zaman alacak bir holdinginiz olmayacaktır. Karar sizin." dedim.

Şule başını sallayıp "Tamam kabul. " dediğinde Efe kağıda, söylediği üç şartı da ekledi ve imzaladı. İmzalamam için kağıdı ve kalemi bana uzattı. Ben de imzaladıktan sonra sıra son imzadaydı. Yani, Şule PERU yazan yere gereken imzada. Şule kağıdı aldı ve imzaladı.

Sonuç olarak; SARAÇOĞLU HOLDING bugünden itibaren üçüncü ortağı ile birlikte çalışacaktır.

Eğer Saraçoğlu soyadınında olup da, hayatını kaybetmemiş olan biri varsa ve holdingi başka birine devretmiş ya da başka birini ortak etmiş olursa; o kişi bu yazılanları çiğnemiş demektir. Yani o kişi Saraçoğlu soyadını asla haketmemiştir!"

Kısaca, biz Saraçoğlu soyadını hak etmiyorduk. Bir an önce holdingi geri almalıyız!

____________________________________

Sizce bundan sonra ne olur?

SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin