Bölüm şarkısı: "Kolpa - Beni Aşka İnandır"
"Bu, çok büyük bir risk. O yüzden ben bu kararı tek başıma veremem. Efe ile konuşup size geri dönsem olur mu?"
"Tamam kabul. Yarını cevabınızı bekliyorum."
Başımı salladım ve ayağa kalktım. "Ben gideyim artık."
"Peki, sen bilirsin."
Kapının önüne geldiğimde Şule kapıyı açtı. Ben de dışarı çıktım. Asansörün düğmesine basıp Şule'ye döndüm.
"Sizi aradığımda beni geri çevirmediğiniz için teşekkür ederim."
"Teşekküre gerek yok. O şekilde davranmak istesem de yapamazdım zaten."
"Anladım. İyi günler."
O da bana 'iyi günler' dedikten sonra asansöre bindim. Sıfır yazan tuşa bastım ve cebimden telefonumu çıkardım. On iki cevapsız arama ve mesaj vardı. Telefonunun kilidini açıp aramalara baktım. Hepsi annemdendi. Mesajların dördü annemden, biri de bankadandı. Zaten ne bekliyordum ki? Efe'nin beni aramasını mı? Yaptığım şeyden sonra beni arar mı?
Asansör zemin kata gelince kapılar açıldı. Dışarı çıkıp arabama gittim. Kumanda ile arabanın kapısını açtıktan sonra içine bindim ve eve doğru sürdüm.
Efe bu riski göze alır mıydı acaba? Ama göze almaktan başka çaremiz yok. Yoksa her şey biter.
Peki ya yapamazsak? Zararın yüzde doksanını nasıl karşılayacağız? Bir kahve yüzünden olanlara bak ya?
Arabadaki sessizliği bozan telefonumun zil sesi ile düşüncelerime son verip, telefonu elime aldım. Arayan annemdi. Yeşil simgeyi sağ tarafa kaydırıp aramayı cevapladım.
"Efendim anne?"
"Neredesin sen Alev? Kaç defadır arıyorum neden açmıyorsun? Yengen ve kuzenin bizde iken, evi terk etmek de ne demek? Ço-"
Annemin sözünü kesip "İki dakikaya evdeyim anneciğim. Gelince tüm sorularını cevaplarım. Öptüm, kapatıyorum." dedim ve telefonu kapattım.
Evi terk etmek de ne demek diyor ya. Sanki Efe'nin söylediklerini duymadı.
Evin bahçesine girdiğimde arabayı park ettim ve kapıya gidip zile bastım. Kısa bir süre sonra evimizde çalışan Meral Teyze kapıyı açtı ve "Hoş geldin Alev." dedi.
"Hoş buldum Meral Teyze." dedim ve içeri girdim. Annem salondaydı. Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Sonunda geldin. Neredeydin sen?"
"Kuzenim ile aramı düzeltmek için uğraşıyordum." dediğimde oluşan yüz ifadesi, bir şey anlamadığını belli ediyordu.
"Kuzenin burada iken, nasıl aranızı düzeltmeye çalışıyordun?"
Koltuklardan birine doğru gidip oturdum. Annem de benim gibi bu tarafa geldi ve karşımdaki koltuğa oturdu.
"Şule PERU ile konuşmaya gittim."
Annem kaşlarını kaldırarak "Ne dedi peki?" diye sorduğunda nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim. Sonra da sorusunu cevaplamak için konuştum:
"Teklifi geri vereceğini söyledi. Ama şart koyarak."
Annem kaşlarını çatarak, başını 'nasıl bir şart' anlamında salladı.
"Sunduğu teklifi bir ay değil, bir hafta içinde yapacağız. Ve yetiştiremediğimiz takdirde, maddi zararın yüzde doksanını biz karşılayacakmışız." dediğimde çığlıkla karışık bir 'ne' kelimesi duydum. Benim gibi annem de büyük bir risk olduğunu düşünüyordu bence.
"Ama bu çok büyük bir risk." demesiyle tahminimin doğru olduğunu anladım.
"Biliyorum. O yüzden ona cevap vermedim. Yarın Efe ile konuşmaya çalışacağım. Şimdi uyumak istiyorum, müsadenle." dedim ve ayağa kalktım.
Annem daha fazla soru sormadı ve başını salladı. Ben de odama çıkıp üzerimi değiştirdim, ve kendimi uykuya teslim ettim..
***
Tam beş dakikadır 'Efe'nin odasına gireyim mi, girmeyeyim mi' diye düşünüyordum. Sonunda düşünmekten vazgeçtim ve kapıyı çaldım. İçeriden 'gir' kelimesini duymamla birlikte, kapıyı açıp içeri girdim. Efe beni görür görmez ayağa kalktı ve dışarı çıkmak için kapının kolunu tuttu. Çıkmaması için hemen konuştum:
"Dün gece Şule PERU ile konuştum." dediğimde kapının kolunu bıraktı ve bana döndü. Kaşlarını çatıp, gözlerini kıstı.
"Bu doğru mu?"
Başımı salladım ve "Evet doğru." dedim. Efe geri dönüp koltuğuna oturdu.
"Seni dinliyorum."
Ben de siyah deri koltuğa oturdum ve konuşmaya başladım:
"Onunla konuştum. Bana 'teklifi tekrar sunacağını' söyledi. Ama bir şartı varmış."
"Nasıl bir şart?" diye sordu olağan bir ses ile.
"Yüz elli kıyafeti bir ay değil, bir hafta içinde yapacağız. Yetiştiremediğimiz takdirde, maddi zararın yüzde doksanını biz karşılaşacağız."
"Ne?"
Bu 'ne' sesi, şaşırma sesi değildi. Daha çok sinirlenmiş bir insandan çıkan 'ne' sesiydi...
============================
Umarım beğenmişsinizdir. :)
Gelecek bölümde görüşmek üzere...✋✋✋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)
Fiction générale{SARAÇOĞLU SERİSİ - 1.} • Saraçoğlu Holding Eşref Saraçoğlu tarafından çok büyük zorluklar içinde kurulmuş olan bir holdingtir. Bu holding kurulurken gerekli olan maddi ve manevi bütün masraflar 'SARAÇOĞLU' soyadında olan kişiler tarafından karşılan...