"Taemin! Benimle eskisi gibi ilgilenmiyorsun." Evliliklerinin henüz altıncı ayı olmasına rağmen Minjae yaklaşık dört aylık hamileydi. Erkenden çocuk sahibi olmak istemiyordu ama Taemin'in bu konuda ısrarcı oluşu ve aileleri tarafından da desteklenmesi sonucunda başka bir seçeneği kalmamıştı Minjae'nin.
Koltukta uzanmış kitap okuyan Taemin yüzünün önünden görüşünü engelleyen kitabı çekerek Minjae'ye baktı. Son bir ay içinde belirginleşmeye başlamış karnıyla ve hamileliğin getirdiği güzellikle son derece sevimli duruyordu karşısında. Ama nedense bir anda böyle bir şey söylemesine şaşırmıştı. Uzandığı yerden kalkarak doğruldu. Kitabını köşeye koyarak Minjae'nin elini tuttu ve onu yanına oturttu. "Neden böyle bir fikre kapıldın, hım?" Hamileliğin ona getirdiği duygusal değişimlerinin farkındaydı. Daha yeni yeni aşermelerinden kurtulmuşken şimdi de bu tür davranışları ortaya çıkmaya başlamıştı.
"Amacın sadece çocuk sahibi olmakmış. Kaç gündür yüzüme bakmıyorsun." Taemin gülümseyerek eliyle Minjae'nin yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına koydu. Minjae ise bakışlarını başka yere çevirmiş dudaklarını büzüyordu. Haklıydı belli bir yerde. Okul zamanı hamile kalmak okul kaydını dondurmasına sebep olmuştu. Haliyle Taemin her zamanki gibi okula gidip gelirken kendisi evde sıkıntıdan patlıyordu. Okuldan eve geç geliyordu ve geldiğinde de yorgun olduğu için bazen Minjae ile akşam yemeği yemeden uyuduğu bile oluyordu.
Minjae'nin saçlarındaki elini yanağına indirerek hafifçe okşadı yanağını. Kendisine bakması için de yüzünü çevirdi Minjae'nin. "Biliyorum, son zamanlarda seni ihmal ettim." Minjae artık yüzünü kaldırmış Taemin'in söyleyeceklerini dinliyordu. "Ama sen de biliyorsun ki vize haftasındaydım."
"Sınavların bitti ama!" Minjae'nin kendisinin söyleyeceği her mazerete bir cevap bulacağından hiç kuşkusu yoktu Taemin'in. Onu yıllardır tanıyordu. Bu yüzden her ne söylerse burada kazananın da Minjae olacağını bildiğinden pes etti. Karşısında duran dünyalar güzeli karısına sarıldı. Belki de o an Taemin'in Minjae'ye en çok aşık olduğu andı.
"Özür dilerim." Eliyle sırtını sıvazlarken Minjae de artık kalkanlarını indirmeye başlamıştı. O da karşısında duran adama sarıldı. Taemin'in düşüncelerinin aksine Minjae o ne derse ona inanmaya hazır duruyordu karşısında. Onu o kadar çok seviyordu ki birkaç gün doğru düzgün konuşamamış olmaları onu deli ediyordu.
Taemin, karısından yavaşça ayrıldı ve ellerini tuttu. "Kendimi sana affettirebilmek için bugünümü tamamen sana ayırıyorum. Benimle istediğini yapabilirsin."
Minjae, karşısında gülümseyerek bakan adamı görünce kendisi de gülümsedi. Az önceki sızlanmalarından dolayı neredeyse pişman olmuştu. Ama yine de pişman değildi söylediklerine. Taemin'e yaklaştı. O ise öylece durmuş kendisini Minjae'ye teslim etmişti. Boynuna sarıldı Taemin'in. O da ellerini beline doladı, kendine daha da yaklaştırdı Minjae'yi. Minjae'nin gülümsemesini çok net duyabiliyordu kulaklarında. Minjae, birazcık uzaklaşarak Taemin'in gözlerine bakmak istedi. Belindeki elini tuttu ve karnına yerleştirdi. İkisi birlikte ellerinin birleştiği yere baktılar. "Eskisi gibi sarılamıyoruz da."
Taemin başını Minjae'nin bacaklarına koyarak koltukta uzandı. Minjae'nin karnını açarak küçük göbeğini çıkardı ortaya. Küçük bir öpücük kondurdu. "Ellerimde küçük Minjae'yi tutacağım zamanı iple çekiyorum."
"Kız olacağını nereden biliyorsun? Henüz öğrenmedik cinsiyetini." Minjae'nin bir eli Taemin'in son günlerde uzamış saçıyla oynarken diğeri Taemin'in eline kenetliydi.
"İçimden öyle geçiyor." Gülümseyerek gözlerini kapattı. İkisi de bugünün hiç bitmeyecek kadar uzun olmasını istiyordu. Evlendikten sonra yaşamları daha da güzelleşmişti eskisine göre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Love Calls You
FanfictionBir gün uyandığınızda gözlerinizi farklı bir evde açmış olsaydınız, ne hissederdiniz? Peki bu farklı evde, içinde yaşamak istediğiniz en son kişi bulunsaydı? Sadece iki ay içerisinde duygularınızın kontrolünün sizin elinizden çıkacağını bilseydiniz...