ON BEŞİNCİ BÖLÜM
Ne zamandan beri Taemin'in kolunun altında durduğumu artık hesaplayamıyordum. Tüm gıdıklama çabalarıma rağmen gıdıklanmadığını öğrenmiş oldum.
Koltukta her an düşecekmişim gibi bir pozisyondaydım. Beni koltukta tutan tek şey Taemin'in sırtımı destekleyen koluydu. Düşüp bir yerimi acıtmamak için de Taemin'e tutunuyordum ama... Bu kadar derin bir uykusu olduğunu bilmiyordum.
Aklıma gelen bir fikirle gülümsemiştim. Ayaklarım serbest olduğu için ilk önce onları yere indirebilirsem elinden kurtulabilirdim. Yavaşça ayaklarımı yere indirdikten sonra Taemin'de bir hareketlenme var mı diye yüzüne baktım. Yavaş yavaş bir kıpırdanmıştı. Uyanmaması için ve benim üzerindeki pozisyonumu görmemesi için içimden dualar ederken gözlerini açtı ve göz göze geldik. Sadece bir-iki saniye, ne olup bittiğini anlamaya çalıştıktan sonra olayı kavramıştı. 'Minjae ile kanepe. Elim sırtımda. Ne yapıyorum ben?' Büyük ihtimal bana bakarken düşündüğü şeyler buydu ki bir anda beni kolundan itmişti. İtmenin etkisiyle kendimi korumak ve düşmenin etkisini azaltmak için kolumla bir yer ararken kolumu salonda bulunan sehpaya çarptım. Her ne kadar kolumu vurduğumda hiçbir tepki vermesem de o anda odadan çıkıp avazım çıktığı kadar bağırmak istemiştim. Çünkü dirseğimi çarpmıştım. Bir yere çarptığı zaman vücuduna bir elektriklenme gönderen yer. Acıdan dolayı gözümden yaş akmaması için de kendimi zor tutuyordum.
"Minjae! İyi misin?" Taemin de yere oturarak ellerini omuzlarıma koydu ve beni kendine döndürdü. Şu anda istediğim tek şey ani hareketler yapmaktı. Teşekkürler Taemin.
"İyiyim." Sağlam kolumla omzumda olan kolunu itmiştim. Taemin'in omuzlarımda bulunan kolları durumumu daha da ağırlaştırıyordu. Düzgün düşünmem gerekiyordu, eğer böyle yaparsa dirseğimdeki acı ikinci plana atılarak asıl dikkatim Taemin'in bana ne kadar yakın durduğuna kayacaktı. Elimle yerden destek alarak koltuğa oturdum. Kolum hala ağrıyordu. Acaba kırılmış falan olabilir miydi? İçimde bir anda doğan bu sıkıntının gerçek olup olmadığını test etmek için kolumu açıp kapattım. Çok şükür ki kolum kırılmamıştı. Zaten kırılsaydı ağrısından duramazdım diye düşünüyordum.
"Bu arada..." Taemin hala yerde bana bakarak konuşmaya başladı. "...neden öyle yatıyorduk?" Yatıyorduk mu? Beni kendine çeken, kolunu arkama saran, ne yapsam uyanmayan oydu. Şimdi ne diye de ben buna izin vermişim gibi yatıyorduk diyebiliyordu?
"Öncelikle yanlış anlaşılmayı düzeltmeliyim ki biz yatmıyorduk..." Böyle söylemek tuhafıma gitse de devam ettim. "Film izlerken uyudun."
"Uyurken benden mi faydalanıyordun?" Elleriye göğsünü kapattı.
"Yah!" Elime geçen minderi Taemin'e fırlattım. "Beni zorla çekip sonra da kalkamayayım diye kolunu arkama koyan sendin. Burada kurban benim." Elini kaldırıp kendini savunduğu için minder eline çarpıp arkaya düşmüştü.
"Tamam, kolun bu durumda olduğu için öyle olduğunu varsayalım."
"Zaten öyle!" Diğer minderi fırlattığımda hedeften kaçmıştı.
"Minderleri fırlatmayı keser misin?" Oturduğu yerden kalktıktan sonra koltukta -yan oturduğum için- önüme oturdu. "Koluna bakayım." Elini uzatıp beni kolumu uzatmamı beklemeden kolumu tuttu. Yavaşça çevirdikten sonra acıtmamak için elini dirseğime hafifçe bastırdı. Dirseğim kızarmış, hatta morarmaya başlamıştı. "Buz koysak iyi olur. Yoksa uzun bir süre ağrısını çekersin." Koltuktan kalkarak mutfağa doğru giderken onu izliyordum. Son zamanlarda Taemin'deki çabuk değişen tavırlar dikkatimi yeni çekmeye başlıyordu. Yoksa Taemin... bipolar mıydı?
Mutfağın kapısından girmeden önce arkasını döndüğünde yüzündeki gülümseme... Hem yürüyüp hem de arkasına bakıyordu. Kapıdan girmeden önce göz kırptı ve gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Love Calls You
FanficBir gün uyandığınızda gözlerinizi farklı bir evde açmış olsaydınız, ne hissederdiniz? Peki bu farklı evde, içinde yaşamak istediğiniz en son kişi bulunsaydı? Sadece iki ay içerisinde duygularınızın kontrolünün sizin elinizden çıkacağını bilseydiniz...