[S-2] Bölüm 10 - Başkent Laajra

4K 308 90
                                    

Önceki Bölüm Hakkında Ufak Bir Özet

Jian, kervan ile hala başkente yolculuk etmekteydi.

Bazı günlerde haydutların saldırılarına uğramaktaydılar.

Ardından, yine bir haydut saldırısında, Jian dışında, kervandaki herkes ölmüştü.

--------------------------------------------------------------------

Güneş kendini, dağların ve bulutların arasından, yavaş çekim bir kameradan çekilmiş gibi çıkartıyordu.

Hava, hafif kan kırmızısı rengine bürünmüş bir haldeydi.

Ormandan böceklerin sesleri gelmekteydi. Atların ve diğer hayvanların sesleri de bunlara katılmıştı.

Hafif bir bahar esintisi esmekteydi, uyuyan Jian'ın suratına. Jian esen hafif rüzgar sayesinden, uykusundan uyanmıştı.

Jian'ın karnından, aç olduğu belirten sesler çıkmaktaydı.

Jian'ın avladığı ve topladığı bütün her şey bitmişti.

Jian aç olduğu için, hemen yan tarafında bulunan ormanın içine girmeye başlamıştı.

Ormanda bir süre yürüdükten sonra, hiçbir hayvanı avlayamamıştı. Ama büyük bir miktarda meyve toplamıştı.

Tanrı gözü yeteneği sayesinde, hangi meyvenin yenilenebilir olduğunu kolaylıkla anlayabilmişti.

Jian topladıklarının birkaç tanesini ağzına atmış ve karnını az da olsa doyurmuştu. Jian, dün aksam, bir ağaca bağladığı atın ipini çözdü. Ve onun da karnın aç olduğunu düşündüğü için, topladığı meyvelerden birkaç tanesini ona vermeye çalıştı.

At, ilk başta ürkek davransa da, aç olduğu için, Jian'ın verdiği meyveleri yemeye başladı ama arada hala ürkek davranmıştı.

Ata yedirdikten sonra, atın ifadesinden hala doymadığı belli oluyordu. Ama Jian, karnının tamamen dolmasını istemiyordu. Yarı tok olmak, Jian'a göre en iyisiydi.

İkisininde karnı yarı dolmuştu ve artık yola çıkma zamanı gelmişti.

Jian, atın kayışından tuttu ve eyere bindi.

Jian, eski hayatında, daha önce birkaç kere ata binmişti ama bu hayatında birçok kere, eski Jian, ata bindiği için bu konuda tecrübeliydi.

Jian, ilk önce atı yavaş yavaş yürüttü. Birkaç dakika sonra ise, atı dört nala sürmeye başlamıştı.

Arada sırada atı yavaşlatıp dinlenmesini sağlıyor ardından ise, atı tekrar dört nala koşturuyordu. 

Saatlerde geçti ve gökyüzünün mavi rengi, siyaha dönmüştü. Güneş ise ay ile yer değiştirmiş ve yanında, bu uzun gecede kendine dost olsun diye, yıldızları getirmişti.

Jian tepeyi aşınca, Lepu kıtasında bulunan, Ooju imparatorluğunun başkenti olan Laajra şehrine sonunda varmıştı.

Başkent Laajra'ya girmek için toplamda 4 tane kapı bulunmaktaydı; Doğu kapısı, Güney kapısı, Kuzey kapısı ve Batı kapısı.

Jian'ın önünde ise kuzey kapısı bulunmaktaydı. Her kapının üstünde, şehrin ismini belirtmek için, Laajra yazan bir tabela bulunmaktaydı.

Jian, kapıya doğru harekete geçti. Kapının yan duvarlarına asılmış, iki tane meşale bulunmaktaydı. Meşalelerin altında ise, giydiğin kıyafetlerden muhafız olduğunu hissettiren iki tane, iri yapılı adamlar bulunmaktaydı. Her ne kadar güçsüz bir imparator olsa da, Ooju imparatorluğunun gücü hiçe sayılmazdı.

Tekrardan En Tepeye (TEP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin