Önceki Bölümden Ufak Bir Özet
Jian, kazandığı alem incilerinin hepsini yemiş, ve sonunda ejderha dövmesi çıkartabilmişti.
Jian, bir süre boyunca, hiç Mei'yi, kişisel hizmetçisini, görmeyince burada tuhaf bir durumun olduğunu anladı.
Bunu gidip büyük babasına söyledi.
Daha sonra, Jian, tekrardan büyük ormana gitti. Ve alem hayvanları ile savaşarak, yeni beceriler oluşturdu. Ve en önemlisi ise, toprak düzey bir hayvan ile karşı karşıya gelmişti.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Jian, diğer elinin parmaklarında olan yıldırım, hala oradaydı. Jian, onu ise, direkt olarak yukarıya doğru fırlattı.
Yıldırım gök yüzüne ulaştığında, hava, mavi bir şekilde, parladı.
Jian'ın bilmediği şey ise, fırlattığı yıldırım bulutlar tarafından emilmişti. Fırlatılan yıldırımı emen bulutlar, ileride yıldırım ile dolu bulutlara dönüşeceklerdi. Ama eğer Jian, daha güçlü bir yıldırım yollasaydı, bulut direkt bir 'Yıldırım Bulutu'na dönüşecekti.
Domuzun ölü bedeninin yanına gitti, ve hançeri ile, ölü domuzun bedenini oyarak, alem incisini çıkarttı.
Jian bir süre daha Büyük Orman da durduktan sonra, klan evine döndü. Ama kendini gizlememişti, gayet normal bir şekilde, yürüyerek dönmüştü.
Yolda, bütün kızlar ve kadınlar, Jian'a bakıyor, sonra ise, kırmızı bir surat ile, utanarak kafalarını çeviriyorlardı. Jian ise, bir şeyim mi açıkta diye kuşkulandı.
Jian bu konu hakkında fazla düşünmedi, ve hemen klan evine doğru, hızlı bir şekilde, yürümeye başladı.
Klan evinin kapısından içeriye girince, klanın hizmetçilerinden birine rastladı.
"Genç efendi! Büyük babanız sizi görmek istiyor. Şu anda odasında bekliyor!" (???)
"Peki, üstümü değiştirip hemen geliyorum." dedi Jian, çünkü giydiği elbiselerinde, toz, çamur ve, alem hayvanlarının, kan vardı.
Jian, hızlı bir şekilde, odasına gitti. Direkt, sadağını ve ejder hançerini, gizli bir köşeye yerleştirdi. Üstünde ki kıyafetleri, hemen, teker teker, çıkarttı. Jian bir şey hatırlamıştı, buraya geldiğinden beri, kendisini hiç görmemişti. Nasıl bir görünüşü olduğunu merek ediyordu.
Gerçi kendisinin yakışıklı olduğunu biliyordu, çünkü, oyundaki kullandığı ırkın özelliklerini almıştı.
Jian, dolaptan, yeni temiz giysiler aldı, ve hemen üstüne geçirdi.
Giysilerini giyen Jian, büyük babasının odasına doğru, hızlıca, yola koyuldu.
"Heh, gel otur Jian." (Ming)
Jian'ın odaya girdiğini gören Ming, yerde duran minderi göstererek, oturmasını işaret etti.
Jian, başını, tamam anlamında salladı.
Odada, büyük babası Ming, Razel ve kendisi vardı.
Jian'ın oturduğunu gören Ming, konuşmaya başladı.
"Mei'nin nerede olduğunu, Razel öğrendi." (Ming)
"Razel, anlat." (Ming)
"Halktan kimselerden öğrendiğime göre, birkaç gün önce,genç güzel bir kadını, herkesin önünde kaçırmışlar." (Razel)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tekrardan En Tepeye (TEP)
FantasyOyunun bitimine on(10) saniye kalmıştı. Ama o, Diablo, beklemeye kararlıydı ve beklemişti. Sonra ne mi oldu? Tanrı olarak seçildi... Tanrının gücünü elinde taşıyan bir kişi... Ama o güç ile ne yapacak ki? İsterse, Yüce Tanrılık kol...