Önceki Bölüm Hakkında Ufak Bir Özet
Jian ormandan ayrıldı.
Ayrıldıktan sonra ise Lau Roht ile buluşacakları yere gitti.
Lau Roht'un üstünde olan Anka Kuşu Tüyünü aldı.
Daha sonra gizli bir yer bulduktan sonra ateş topunu yaptı ve yedi.
Ama beklenmedik bir olaylar oldu.
Bunun sonucunda ise tilki yavrularının ve Jian'ın vücutu elementler ile kaplandı.
-----------------------------------------------------------------------------
Bütün parıldamalar söndükten sonra sanki Jian'ın ve iki tilki yavrusunda farklılıklar vardı.
Öncelikle yıldırım elementine daha yatkın olan yavruya yıldırım elementi anlamıştı. Diğer yavruya ise ateş elementi atlamıştı.
Ve artık iki tilki yavrusunu birbirinden ayırt etmek çok çok daha kolaydı. Çünkü yıldırım elementli olan tilkinin gözleri yıldırımın maviliğindeydi. Ama asıl özelliği o değildi. Şimdi kürkünün uçlarında mavilikler vardı. Fakat asıl olay o değildi. Alnının tam ortasında masmavi bir işaret vardı. Fakat gene de asıl olay o değildi. Tilkinin ayaklarının dibinde ufak ufak, ancak yakından bakıldığında gözükebilen, yıldırım kıvılcımları vardı.
Üstüne ateş elementi atlamış olan tilkinin ise gözleri ateşin en büyük halindeyken gözüken kırmızı rengindeydi. Ve aynı gözlerinin rengi gibi kürklerinin ucunda da aynı renk vardı. Ve bu tilkinin de bir simge vardı. Bu simgenin rengi de tıpatıp gözlerinin rengindeydi. Ve ayaklarının dibi alev almış gibi görünüyordu.
Tilkilere göre Jian'da olan değişiklik daha azdı. Öncelikle çıkan aurası yüzünden bütün kıyafetleri parçalanmıştı. Zaten kırık olan maskesi artık paramparça haline gelmişti. Şu anda çırılçıplak bir durumdaydı. Yani bütün her şeyi apaçık ortadaydı.
Jian'ın bütün bedeninde çizgiler belirmişti. Ayağında başlayan çizgiler dolana dolana bedeninin her tarafına gitmişti. Çizgilerin biri tıpkı tilkide olduğu gibi mavi rengindeydi. Bir diğer renk ise diğer tilkide olduğu gibi kırmızıydı. Diğer iki çizgiden birinin rengi simsiyah iken diğerinin rengi yeşildi. Bu çizgilerin her biri tahmin edildiği gibi elementlerden birini simgeliyordu.
Bütün çizgiler kendi renginde parladıktan sonra yavaş yavaş sönmeye başladı. En sonunda ise çizgiler bir ahenk içinde toplanarak tek bir noktaya toplandı. Toplandıkları yer hemen hemen Jian'ın ensesinin altında yani sırtındaydı. Bütün çizgiler topladıktan sonra ortaya dört tane simge çıktı. Simgelerin her biri, bir elementi temsil ettiği apaçık bir şekilde gözüküyordu. Çünkü simgelerden ikisi tıpkı tilkiler de olan simgenin aynısı sayılırdı. Sadece bu simgelerde tek ama çok önemli bir fark vardı.
Jian'ın gözleri apaçık bir şekilde ortadaydı. İsterse bir kişi otuz metre öteden Jian'ın gözlerine bakarsa nasıl bir göz olduğu oldukça iyi bir şekilde anlatabilirdi. Ama bu sadece gözleriyle de bitmiyordu. Jian'ın uzun saçlarının hepsi havada dalgalanıyordu. Fakat havada en ufak bir rüzgar bile yoktu. Ve tıpkı gözleri gibi saçları da parlayarak kendini ortaya çok iyi bir şekilde çıkartıyordu. Sanki göz ile saç ezeli bir düşman gibi bir savaşın içindeydiler.
Saçların ve gözlerin parlaması eski haline gelirken Jian'ın da bilinci yerine geliyormuş gibiydi.
Jian eski haline geri dönerken tilkilerin de bilinci geri dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tekrardan En Tepeye (TEP)
FantasyOyunun bitimine on(10) saniye kalmıştı. Ama o, Diablo, beklemeye kararlıydı ve beklemişti. Sonra ne mi oldu? Tanrı olarak seçildi... Tanrının gücünü elinde taşıyan bir kişi... Ama o güç ile ne yapacak ki? İsterse, Yüce Tanrılık kol...