[S-2] Bölüm 18 - Derin Vadi (2)

4.2K 299 108
                                    

Önceki Bölüm Hakkında Ufak Bir Özet

Jian, alem hayvanları ile dolu olan bir yere gitmiştir.

Derin Vadiye gitmiştir.

Derin vadide bir kaç tane alem hayvanı öldürdükten sonra,

Ateş yakarak tuzak yapmıştır.

Ama başka biri tuzağı kullanarak, birini pusuya düşürmüştür.

Jian, kurban olan kişileri kurtarmıştır. Şimdilik...

-------------------------------------------------------------------

Jian, derin derin düşünen karşısında duran kişilere baktıktan sonra yüzünde küçük bir gülümseme oluşturarak "Tamam tamam sorun yok. Herkes yorulmuştur, şimdilik yatalım da yarın sabah cevap verirsiniz." dedi.

Beşli kafalarını salladı ve yaralı olan arkadaşının yanına kıvrıldılar ama hala olası şeylere tetikteydiler.

Jian, çoktan sönmüş olan kamp ateşine öylece baktıktan sonra kendisi de kolunu yastık yapıp uyumaya başladı.

——{~~~~~~~}————{~~~~~~~~}————{~~~~~~~}——

Uzun bir ova. Ovaya yüksekten bakıldığında sadece yeşillik görüyordun. Aralara yerleştirilmiş kırmızı, sarı, mor ve benzeri renkte olan çiçekler adeta yeşil tarafından yutulmuş, sömürülmüştür.

Yeşil ovanın ortalarında bir yerde, büyük taşlar vardı. Taşlar adeta bir ahenk içindeydi. Her bir taş yaklaşık olarak birkaç ton olduğu belliydi. Bazı taşlar sanki kavga eden kişiler gibi birbirlerine değiyor, bazıları küsmüş bir çocuk gibi bir köşeye çekilmiş tek başına. Bazıları ise mutlu bir çift gibi yan yana duruyorlardı. Ama bazıları vardı ki, ölmüş olan biri gibi yere düşmüş ve toprak tarafından yutulmaya mahkum edilmişti.

Ovaya bir göz atınca, koşturan bir çocuk görülebilirdi. Çocuğun koşusundan bile bir hayli kaslı olduğu anlaşılıyordu.

Çocuk belli bir düzen ile koşuyor daha sonra zıplıyor ve havada yaklaşık olarak dört beş tana tekme attıktan sonra yere takla atarak iniyor daha sonra hiç hızını kesmeden tekrar koşmaya devam ediyordu. 

Çocuk bunu bir kaç kere yaptıktan sonra ortaya bir ahenk içinde dizilmiş taşlara doğru koşmaya başladı. Taşlara yaklaştıktan sonra ise, sıçradı ve taşların üstünden bir profesyonel gibi geçti ve yere indi.

Ovaya tekrar bir göz attıktan sonra, küçük yaşta olan çocuğun yalnız olmadığı anlaşılabilirdi. dimdik bir şekilde, sanki hiç yıkılmayacakmış gibi heybetli şekilde duran taşın üstünde bağdaş kurmuş bir şekilde oturan, yaşlı olduğu gözlerindeki ifadeden belli olan ama vücuduna bakınca gençleri bile kıskandıran bir adam vardı.

Adam küçük çocuğu gözleri ile her daim takip ediyordu. Sanki kıymetli bir hazineymiş ve onu hiç kaybetmek istemiyormuş gibi her daim onu gözlüyordu.

Adam, küçük çocuğa bakarak "Yeter bu kadar, hadi şimdi birazda hayat bilgisi öğren!" dedi.

Küçük çocuk, hızlı koştuğu için bir anda duramayacağını anlamıştı. Ama koşarken iki ayağını yere sert bir şekilde basarak kendisini havaya ve geriye doğru fırlattı. Küçük çocuk daha sonra havada bir takla atarak gene çift ayak üzerine düştü.

Tekrardan En Tepeye (TEP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin