Saatlerdir yerimden kıpırdamadan onu izledim çocukluğumu, geçmişimi... İlk aşklar unutulmaz diye okumuştum bir yerde benim için aşk onun gülerken kısılan gözlerinde, parıldayan saçların daydı, hatta ellerinde. Evet ben çocukluk arkadaşıma aşıktım. Beni sadece arkadaşı olarak gören kıza aşıktım. Pişman mıydım? Asla. Hera gibi birini tanımak bile şansken ben o kızla çocukluğumu geçirmiştim. Şimdi diyeceksiniz sen nasıl seni kardeşi gibi gören birine aşık olursun? Aşk imkansızlık değil miydi? Ben imkansıza aşık olmuştum. Beni sadece arkadaşı olarak gören bir kıza aşık olmuştum.
"Ay... Ayaz yardım et." Beni düşüncelerimden ayıran şey Hera'nın sayıklamalarıydı. Çok korkmuştu ve lanet olsun ki ben onu koruyamamıştım. Çok küçüktük o zamanlar ve Hera'nın gece elektrikler kesildiği için kriz geçirdiğini söylemişti babam. O günden sonra daha dikkat etmeye başlamıştım ona bir yerde kapalı kalmasın diye sonra biz Amerika' ya gittikten bir kaç sene sonra tekrar kriz geçirdiğini öğrenmiştim babamdan. Babalarımız o zaman daha çok konuşurlardı. Sonra araya zaman girince de iletişimleri kesilmeye başlamıştı. O olayda Hazal'ın başının altından çıkmıştı. Hiç görmesem de sevememiştim o kızı. Hera'nın başına onun yüzünden bir şey geleceğini tahmin ederdim ama hiç böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Geçemezdi ki. Sevgilisiyle aldatmak kimin aklına gelirdi?
"Şşşşttt geçti güzelim. Buradayım, yanındayım." Hadi uyan be Heram uyan da dünyam aydınlansın. Saçlarına gitti ellerim sarı ipek gibi saçlarına. Biraz daha yaklaşıp kokusunu içine çektim. Keşke ciğerlerime hapsedebilsem o kokunu. Sonra yüzüne baktım bakmaya kıyamadım baksam da doyamadığım yüzüne.
Gülüşünü seversin, sesini seversin, sohbetini seversin, sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil, yüreğinde duruşunu seversin.
Yıllardır ben senin kalbimde duruşunu sevmemiş miydim? Seni görmesem bile aramıza binlerce kilometre girse bile sevmemiş miydim ben seni? İçime gömdüğüm çocukluk aşkımdın sen benim. Sen benim yıllardır kapanmayan kalp yaramdın. Ben hiç istemedim ki o yara kapansın. O yara daha çok canımı acıtsın istedim ben, kapanmasını değil çünkü o yaranın kapanması demek seni silmek demekti. Ben seni silemezdim ki kendimi unuturdum ama seni unutamazdım. Tek gülümsemenle beşinci mevsimi yaşayan bir insanım ben. Seni unutmak için büyük bir devrim gerek bende.
"Ayaz." Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım.
"Güzelim iyi misin? Ağrın var mı?"
"İyiyim Ayaz uyumuşsun burda bir yerin tutulacak " Kalbim sana tutulmuş yetmez mi?"Bir şey olmaz iyiyim ben. Asıl önemli olan sensin şuan."
"Nasıl buldunuz beni?" "Telefonunun sinyallerini okulda bulmuş polisler bende haber alır almaz geldim buldum seni. Hemen hastaneye getirdik." Dudakları kıvrıldı sonra hafif bir gülümsemeyle.
"Eskiden olduğu gibi kurtardın yani beni? Kahramanım benim."
"Kurtaramadım Hera geç kaldım. Eğer biraz daha geç kalsaydım belkide..." elimin üstüne elini koydu.
"Kurtardın Ayaz. Kurtardığın için buradayım." Kapı aniden açılınca Hera elini çekti korkuyla.
"Benim kuzenim uyanmış mı? Bebeğim çok korkuttun bizi."
"Bende korktum kuzen."
"Heracım güzel kızım nasıl oldun? İyi misin?"
"İyiyim Birgül teyze kahramanım beni kurtardı." Sonra bana bakıp gülümsedi. Alıp saklasam ya o gülüşünü.
"Görevimiz."
"Ne zaman çıkarım ben buradan çok sıkıldım. "
"Çıkış işlemlerini hallettik kuzen sen kendini ne zaman iyi hissedersen o zaman çıkarız."
"Hemen çıkalım o zaman."
"Ama..."
"Ama falan yok Alya evime gitmek istiyorum."
"Toparlanana kadar biraz bizde kalırsınız diye düşündüm ben Hera hatta eşyalarınızı eve yerleştirdik Alya'yla."
"Yük olmayalım biz hiç eve gider..."
"Yük olmak ne demek Hera sen babanın bana emanetisin çok önceden gelmeliydik yanına. Hatalarımızı telafi etmemize izin ver."
"Semih amca sizin ne suçunuz var bilmemeniz sizin suçunuz değil zaten yeterince destek oluyorsunuz. Hem ben bu konuları konuşmak istemiyorum."
"Tamam kızım konuşmayalım.Alyacım sen Hera' ya yardım et bizde dışarda sizi bekliyoruz. Hadi oğlum"
Babam Hera'yı severdi tabi bunun nedenlerinden biride en yakın arkadaşının kızı olmasaydı ama bir diğer nedeni de Hera'nın temiz bir kalbe sahip olmasıydı. Biz dışarıda beklerken annem babamın sessizce konuşmalarını uzaktan izledim. Sonra aklıma gelen şeyle durdum. Bir dakika bir dakika Hera şimdi bizim evde mi kalacaktı? Bizim ev? Benim odamın hemen yanındaki misafir odasında? Al sana şans dedi iç sesim. Tabi kız bizim evde kalıyor diye fırsatı kaçırmadan açılmalıyım. Sonra oda boynuma atlar evleniriz ve mutlu son. Resmen iç sesim bile dalga geçer hale geldi benimle. Kapı açılınca Hera ve Alya çıktı. Üstünde bembeyaz uzun bir elbise vardı. Nasıl desem? Fazla güzel dedi iç sesim. Doğruydu fazla güzel olmuştu melek gibi güzel."Gidebiliriz."
Eve geldiğimizde Hera dinlenmek için yukarı çıktı. Bende bahçede ki hamağa gidip uzandım. Kim yapabilirdi bunu ona kim? Hera kendini toplar toplamaz öğrenmeliydim bunu sonrada hesabını sormalıydım.
"Ayaz ben balon istiyorum."
"Nerden çıktı bu balon isteği şimdi Hera?"
"Ama çok güzel alsan bir tanecik lütfen." Ellerini çenesinin altına koyup gözlerini de karpıştırarak bakmaya başladı. Gel de hayır de şimdi.
"Gel baş belası alalım bari." Ben önden yürümeye başlayınca birden kolumu tuttuğunda ona döndüm. Ellerini kaldırıp tırnak işareti yaparken "Tatlı baş belan" deyip önden yürümeye başladı. Ben olduğum yerde durmaya devam ederken tüm yüzümü bir gülümsenin kapladığının farkındaydım. Arkasından bakmaya başladım 'Sadece benim başımın belası' diye fısıldadım kendimin bile zor duyduğum bir fısıltıyla.Yedi yaşındaki halimiz gözümün önüne gelince gülmeden edemedim. Hangi ara bu kadar büyümüştük o zamanlar tek derdimiz oyun oynamak, balon istemekken ne zaman başımıza belaların geleceği duruma gelmiştik.
Aklıma aniden gelen şeyle kalk... siktir sırtım lan Ayaz gerizekalı hamakta sın sen aniden kalkarsan yere yapışırsın böyle. Sırtımı tutarak kalkarken suratımı buruşturdum. Kaburgam falan mı kırıldı acaba? Yok beynin patladı dedi iç sesim. Off kafayı mı yiyorum ben. Kocaman bir evet. Sırtımı tuta tuta evden çıktım.
Aradan geçen saatler sonucunda eve gelebilmiştim. Cebimden çıkardığım telefonla direk Alya'yı aradım.
" Sarı."
"Ay ne var Ayaz?"
"Hera'yı dışarı çıkar."
"O niye be?" derin bir nefes aldım. Sakin ol Ayaz sakin.
"Ona bir sürprizim var ve senden çok küçük bir iyilik istiyorum sadece hadi bak. Çaktırmadan.çıkar.kızı.evden.sürpriz.anlatabildim.mi.bişey.hissettirme.kıza. "
Son söylediklerimi üstüne basa basa sakince söyledim anlaması için malum salaklık var biraz kızda sarı diye boşuna demiyorum ben.
"Ayaz salak mıyım ben tane tane söylüyorsun." diye çemkirmeye başlayınca telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Ne ses var arkadaş?
"Tamam bir şey demedim hadi bak Alyacım. Canım arkadaşım."
"Tamam tamam yalakalığa gerek yok." Ya sabır.
"Hadi kapının önünde bekliyorum ben sizi." deyip telefonu kapattım. Alya'yla böyle konuşmamızın tek nedeni birbirimizi iyi tanıyor olmamızdı. Eğer aramız iyi olmasaydı böyle konuşamazdık. Bilirsiniz kankalar ağzına her geleni söyler.
Kapının önünde onları beklerken elimdeki şeyi tam yüzümü kapatacak şekilde tuttum. Kapı açılınca Hera'nın o mutlu, neşeli sesi doldurdu kulaklarımı. Yüzünü görmesem de hissettim mutluluğunu.
"AYAZZZ."
-Sizce Ayaz'ın Hera'ya sürprizi ne oldu?
Bölüm ithafı: yanımda olduğunu her zaman hissettiren kişiye gizemgizemmmm ☆☆☆☆
Veee yazdığım bölümleri okuyup yorum atan beğenen herkese çok teşekkür ederim. Burda bu hikayeleri yazarken çok güzel insanlar tanıdım hepiniz benim için cok degerlisiniz ve iyi ki varsınız sizi seviyorum... 🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
ChickLitMutlu olmak sahi o kadar kolay mıydı? Peki ya mutluluğu çoktan kaybetmiş genç bir kız daha ne kadar hayata tutunabilirdi?