Seni bu kadar sıkı tutuşumun sebebi seni hazine bilmemdir. İnsan yanında hazine taşır da onu sıkı tutmaz mı hiç?
Saatlerdir yaptığım gibi yatakta dönmeye son verip ayağa kalktım. Okan'ın söylediklerinden sonra cevap vermeden kapatmıştım telefonu ve şuan sinirimden bütün uykum kaçmıştı yada iki gündür sürekli uyuduğum içinde olabilirdi. Pencerenin önündeki tekli koltuğa doğru ilerleyip oturdum. Gecenin karanlığını, yıldızları izlemeye başladım. Küçükken yaptığım gibi. Hatta bazı günler ailelerimiz gece yarılarına kadar konuşurlardı Alya, Ayaz ve bende çatıdaki terasımıza çıkar yıldızları izlerdik. O zaman daha kolaydı herbşey çünkü küçüktük hiç bir şeyin farkında değildik. Kaybettiğimiz tek şey oyuncaklarımız dı. Annelerimiz sadece bizi oyalamak için birazdan parka gideceğiz diye kandırırlardı bizi. Sonra mı? Sonra Ayaz Amerika'ya gitti en yakın arkadaşımı kaybettim. Annem ve babam öldü ailemi kaybettim. Sonra, sonra ne mi oldu? Bunlarda yetmezmiş gibi güvendiğim insanlar beni sırtımdan vurdu Okan ve Hazal biri sevgilim diğeri en yakın arkadaşım. Beni aldattılar kandırdılar. O gecenin sabahında Ayaz tekrar geldi, Alya döndü. İyiydim, iyi olmak zorundaydım. Ben annemin kızıydım annem gibi güçlü olmalıydım.
Kafamı kaldırıp tekrar yıldızlara baktım. Onlar benim hiç dokunamadığım sığınağımdı. Ne zaman uyuyamasam onları izlerdim mutlu olurdum. Şuan olduğum gibi. En parlağına bakıp gözlerimi kapattım ve içimden geçenleri söyledim.
"Birini daha kaybetmeyeyim."
Eğer birini daha kaybedersem kendimi de kaybederdim. Ben dalmış yıldızları izlerken telefonuma bir mesaj sesi geldi. Koltuğun yanına koyduğum telefonu elime alıp gelen mesajı okumaya başladım. "Gece lamban açık olduğuna göre uyuyamadın. Yanına geliyorum."
Ayaz dan gelen mesajı okuduğumda istemsiz yüzümde bir gülümsemenin firar ettiğini hissettim. Ayaz dı o beni mutlu etmek için her şeyi yapabilecek kişiydi. Babamdan sonra güvendiğim tek erkekti. Babamda gitmişti sığınabileceğim tek erkek o kalmıştı. İlerde hayatıma başka birini alsam da Ayaz hep yanımda olmalıydı.
Kapının açılmasıyla arkamı döndüm. Altında bol bir eşofman ve üstünde gri bir tişört vardı, saçları dağılmıştı. Gelip yanımdaki diğer tekli koltuğa oturdu ve bana bakmaya başladı. "Yine uyuyamadığın gecelerde yaptığın gibi gökyüzünü izlemeye başlamışsın."
"Uyku tutmadı bende yıldızları izleyeyim dedim."
"Beni uyandırsaydın keşke tek başına kalmazdın böyle."
"Unuttun mu Ayaz ben aylardır tek başımayım ilk defa olan bir şey değil alıştım."
Gözlerindeki pişmanlık belliydi. Yanımda olmadığı için kendine kızdığı apaçık ortaydı. Bana yaklaşıp elini yanağıma koydu ve baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı.
"Yıllar önce bir hata yaptım çocuk olduğum için ve seni yalnız bıraktım ama şimdi büyüdüm söz veriyorum bir daha seni yalnız bırakmayacağım. Bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırım ben."
Sonra yaklaşıp diğer yanağımı öptü. Gülümsedim, onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için dünyanın en şanslı insanıydım ben. Bu sefer ben sımsıkı sarıldım ona.
"Sen benim bu dünyada ki en büyük şansımsın Ayaz Tuna ve benim seni tekrar kaybetmeye hiç niyetim yok."
"Kaybetmeyeceksin zaten güzelim."
Aklıma gelen fikirle aniden Ayaz dan ayrılıp gülümsemeye başladım.
"Bana şöyle bakma. Ne istiyorsun söyle bakalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
ChickLitMutlu olmak sahi o kadar kolay mıydı? Peki ya mutluluğu çoktan kaybetmiş genç bir kız daha ne kadar hayata tutunabilirdi?