Sesini diyorum, en çok ben duymalıyım. Hatta bir tek ben. Bilirsin, kıskanırım seni ben. Gökyüzünden, yeryüzünden, her şeyden.
Arabaya bindiğimizden beri erkeklerin sesi çıkmamıştı. İkisi de somurtup önlerine bakmakla meşguldü. Şoför koltuğunda Ayaz otururken yanına da Pamir geçmişti. Haliyle bizde arkada ki yerimizi almıştık. Onların bu gereksiz tavırlarına anlam veremezken istemsizce düşünmeye başladım. Sonuçta onların gönderdiği elbiseleri giymiştik ve bu yüzden surat asmalarını çeken de yine bizdik. Alya sonunda sessizliğe kayıtsız kalamazken ön tarafa doğru eğilip isyan etti.
"Sizin gönderdiğiniz elbiseleri giyiyoruz yine surat asıyorsunuz. Sebep?" İkisinden de ses çıkmazken sinirlenmiştim.
"Ayaz durdur arabayı."
"Neden miden mi bulandı?"
"İstemiyorum eğlence falan biz sizin bu halinizle uğraşmak için hazırlanmadık."
"Hera abartıyorsun." Abartmak mı? Allah'ım sana geliyorum.
"Hayır abartmıyorum. Bu kıyafetleri gönderen sizdiniz bu haller ne şimdi?" Araba ani bir frenle sağa yaklaşıp durdu. Ani frenle hepimiz sarsılırken önümde ki koltuk başlığına tutundum.
"Noldu lan? Tekerlek mi patladı?" Pamir'in sorduğu soruya aldırış etmeden emniyet kemerini çıkartıp arkasına döndü.
"Ben bu elbiseleri seçen beynimize de so..." derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı.
"Bu kadar dikkat çekeceğini yani çekeceğinizi düşünmemiştim."
"Ayaz haklı hata bizde." Pamir'in sözleriyle özgüvenle başını dikleştiren Alya konuşmaya başladı bu sefer.
"Neden bu kadar kızdınız anlamıyorum. Kıskanç sevgilileri de geçtiniz. Alt tarafı arkadaşız canım." Kafamı cama vurmamak için kendimi tutarken tek yaptığım Pamir'e bakmaktı. Onu kıskandırmak için söyledikleri çocuğun kalbini kırmıştı haklı olarak.
"Haklısın alt tarafı arkadaşız." Kendi diliyle kendini yakarken bozulduğunu belli etmemeye çalışarak Pamir'in gözlerinin içine bakmaya devam etti. Ortamda ki gerilim artarken gözlerim Ayaz'a kaydı. Dikkatli bir şekilde gözlerini bana dikmişti. En çok ona kızgındım. Özenle hazırlandığım günü berbat etmişti.
"Eve gitmek istiyorum." Konuşmamla kendine gelirken gözleri hala üzerimdeydi.
"Bu konu yeterince uzadı yeter artık. Geç kaldık zaten. Kimse kimseye surat asmıyor şu dakikadan sonra."
Aradan geçen bir saattin sonunda kimse konuşmazken sanırım geleceğimiz yere varmıştık. İlk erkekler inerken bizde birbirimize tebessüm edip Alya'yla kapıları yavaşça açmıştık. Kapıdan çıkmamla bir buket orkide ve pamuk şekeri görmek tahmin sıralamamda yoktu bile. Orkideleri bana uzatırken biraz önce yaşananların da etkisiyle somurtarak almıştım.
"Özür dilerim." Tek bir kelime bile etmezken gözlerine bakmaya devam ettim.
"Elbiseyi gönderen bendim ama seni bu kadar kusursuz görünce kendime kızdım. Kızgınlığımı da sana yansıttım. Seni kırmak isteyeceğim en son şey bile değil biliyorsun."
Kafamı sallayıp 'biliyorum' diye fısıldadım.
"O zaman affettin mi beni?" Bu haline gülmeden edemezken "Küsmedim ki" diyebildim.
Yüzündeki gülümseme derinleşirken bende gülümsemiştim. Pamuk şekerin ambalajını açıp bana uzatırken vakit kaybetmeden elinden aldım. Pamuk şekerden ilk kopardığım parçayı ağzıma atarken onun içinde koparıp dudaklarına götürmüştüm. Yüzündeki gülümseme devam ederken ağzını açıp yemeye başladı. Küçükken sürekli Ayaz dan pamuk şeker isterdim oda hemen alırdı. Aklıma o günler gelirken yüzümdeki eksilmeyen gülümsememle konuşmaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/52076456-288-k3740.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
ChickLitMutlu olmak sahi o kadar kolay mıydı? Peki ya mutluluğu çoktan kaybetmiş genç bir kız daha ne kadar hayata tutunabilirdi?