5. ♤

238 133 57
                                    

Multi Ayaz ve Hera...

Ben boş gözlerle karşımdaki çocuğa bakarken o elimi uzatıp '' Ben Ayaz'' dedi. İlk başta afallayıp ne olduğunu anlamasam da elimi uzatıp kendimi tanıtmak istedim. Fakat o benden önce davranıp benim kim olduğumu bildiği söyledi.

Şimdi mi? Salonda oturup birbirimize kaçamak bakışlar atıyoruz. Sahi kimdi bu nereden çıkmıştı? Daha da önemlisi bana böyle rahatsız edici bir şekilde bakmayı bırakıp konuşacak mıydı artık? Tam ağzımı açmıştım ki söylediği şeyle susmak zorunda kaldım.

"Ne kadar büyümüşsün?"

"Artık iyice kafam karışmaya başladı bir açıklama yapacak mısın?"

"Hala ne kadar uyuz sun Hera."

Bir saniye uyuz mu? Bana bunu söyleyen tek bir kişi vardı yok o olamaz değil mi?

"A... Ayaz inanmıyorum sana ya hoşuna gidiyor değil mi benimle uğraşmak pat diye içeri girdiğinde anlamalıydım."

"Ama anlamadın." deyip göz kırptı. Tanrım iyice aptallaşmaya başlıyorum ben Ayaz'ı nasıl tanımam ama aradan yılların geçtiğini düşünürsek aslında hatırlamamam çok ta aptalca değil.

"Aradan o kadar yıl geçti nasıl hatırlamamı bekliyorsun?"

"Böyle bir yakışıklılığı unutman kalbimi çok kırdı ama Hera."

Yanımdan aldığım yastığı ona doğru atarken tutmak için sadece elini kaldırması yetmişti.

"Nereden çıktın sen?"

Ayağa kalkıp yanımdaki boş yere kendini atarken gözlerimin içine baktı.

"Çok üzgünüm Hera eğer daha önceden duysaydım hemen yanına gelirdim."

Neden burada olduğunu şimdi anlamıştım annem ve babamın ölümünden bahsediyordu. Ayaz benim çocukluk arkadaşımdı. O sıralar ortaklardı babalarımız ve sürekli iş konuşmak için bir araya gelirlerdi. Haliyle bizde arkadaş olmuştuk Ayaz' la. Hazal bilmezdi Ayaz'ı sadece bir kaç kez Ayaz'ın lafı geçmişti o kadar. Ortaklıkları bir süre sonra Ayaz'ın babasının maddi durumunu toparlamasıyla bitmişti. Bu olaydan bir kaç yıl sonrada Amerika'ya taşınmışlardı. 9 yaşlarındaydık o zamanlar şimdiyse 17 yaşlarında birer yetişkindik.

"Biliyorum. Sorun değil."

"Hera seni yalnız bıraktığım için gerçekten üzgünüm."

"Sakin olur musun? Ortada üzülecek bir şey yok. Eğer duysaydın gelirdin biliyorum."

"2 gün önce İzmir'e dönme kararımızı halama söylemek için babam halamı aradığında konu Demir abilere de gelmiş ve halam vefat ettiklerini söyleyince babam ve annem yıkıldı önceden haberi olmadığı için halama kızdı. Sonra senin nasıl olduğunu sordu tek başına yaşadığını öğrenince de deliye döndü. Arkadaşımın emanetiydi diye kendine kızdı. Onlarda bir hafta sonra gelecekler ama ben seni daha fazla yalnız bırakmak istemedim."

Dakikalardır kendi içimde verdiğim savaşı kaybedip göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Ailemi çok özlemiştim. Yaklaşık bir buçuk yıl olmuştu. Onları kaybettikten sonra Okan'la tanışmıştım ve altı ay boyunca ailemi ne zaman yanımda istesem ona sığınmıştım. Şimdiyse Ayaz çıkmıştı karşıma. Abim gibi sahiplenirdi beni aynı yaşta olmamıza rağmen.

"Ayaz bana gerçekten değer veren birilerine o kadar ihtiyacım var ki. Resmen mutsuzlukta boğuluyorum. Sanki herkes bir olmuş acaba Hera'yı daha ne kadar mutsuz edebiliriz diye düşünüyorlar."

"Benim uyuzumu kimse üzemez artık yanında ben varım senin kızım. Hem asıl bombayı söylemedim ben sana şu yandaki ev boşmuş ya..."

Göz yaşlarımı silip hevesle Ayaz'a bakarken o istediğim kelimeler dudaklarından döküldü.

"O evi biraz önce tuttum."

Sevinçle çığlık atarak Ayaz' a sarıldığımda oda bana karşılık verdi. Belkide artık gerçekten mutlu olurdum.

Kollarımızı yavaş yavaş çekerken sonunda birbirimizden ayrıldık. Ayaz aklına bişey gelmiş gibi yerinde dikleşip konuşmaya başladı.

"Şu seni üzenler kimmiş bakalım?"

Dün yaşadığım olaylar gözümün önüne gelirken sessizce inledim. Hala kalbim bu olanların gerçek olamayacağını haykırırken beynim dün ki olanları film şeridi gibi gözlerimin önünden geçirirken gerçekleri tokat gibi yüzüme çarptı.
Yerimde huysuzca kımıldayıp kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapattım. Sonra da tüm olanları en başından Okan'ı gördüğüm ilk günden itibaren anlatmaya başladım.

Yaklaşıp bir saat boyunca tüm olanları anlattım sona geldiğimizde Ayaz'ın siniri bariz bir şekilde ortadaydı. Korkmadım desem yalan olur. Benim konuşmam bitince Ayaz sinirle ayağa fırlayıp öldüreceğim onları diye kapıya doğru gittiğinde zor bela ikna ettim. Bir gün mutlaka karşı karşıya geleceklerdi ve ben bu sefer engel olamayacaktım.

Ayaz koltukta yayılırken bende odama gidip üstümü değiştirdim yeterince bu kumlu şeylerle dolaşmıştım. Yatağın üstündeki telefonum tekrar titreyince sıkıntılı bir nefes vererek şifreyi girdim yine onlarca mesaj vardı. Hepside birbirinin aynıydı neredesin, aç şu telefonu. Çok umurunuz dayım çünkü değil mi?

Yatakta bir süre oturup duvara boş boş baktıktan sonra aşağı indim Ayaz uyumuştu yorulmuş olmalıydı. Buzdolabından pizzanın numarasını alıp pizza sipariş ettim. Para almak için odama gittiğimde kapı sesini duydum ne çabuk geldi bu piz... hayır hayır Okan ya da Hazal değildir değil mi?

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin