O gece sabaha kadar uçurumun kenarında ağladım. Yaşadıklarımı düşündüm. Hani mutluluk kolaydı?Hani herkes mutlu olabilirdi? Ben neden olamıyorum öyleyse? Ailemi, çocukluğumu, arkadaşımı, sevdiğim adamı kaybettim. Daha ne gelebilirdi ki başıma. İstediğim tek şey mutluluktu ama artık hiç bir şey eskisi gibi olamazdı.
"Hazal artık bu oyuna son vermeliyiz. Daha bu oyuna ne kadar devam edebiliriz ki?"
"Olmaz Okan Hera ya nasıl söyleriz bunu hepsinin bir oyun olduğunu sana ne kadar bağlandığını görmüyor musun?"
"Görüyorum ve bundan korkuyorum. Hera bana kör kütük aşık."
Geceden beri beynimde yankılanan sözler tekrar beni esir aldığın da kalktığım taşın üzerine geri düştüm. Bu benim için çok ağırdı. Nasıl katlanırdım ben buna?
"Dostlar birbirine yalan söylemezler Hera hemde bizim kadar yakınlarsa birbirlerine."
Yıllar önce söylemişti bu sözü bana Hazal ama ironiye bakın ki bana bu sözü söyleyen kişi beni sırtımdan vurup aslında kimsen olmadığını acı bir şekilde yüzüme vurmuştu.
"Heram sen benim hayatıma anlam katan, bana aşkın ne olduğunu kanıtlayan kişisin ben artık sensiz yapamam."
Bensiz yapamazdın öyle mi? Birinci ayımızı kutlarken kulağıma fısıldamıştı o sıcak nefesiyle. Bu güzel adam nasıl benim olur diye düşünmüştüm. Aslında hiç benim olmamış adam için.
Uçurumun kenarında ki taştan kalkıp üstümde ki kumlardan kurtuldum. Bir taksi bulmalıydım.
Evin önüne geldiğimde derin bir nefes alıp girdim içeri. Dün evde unuttuğum telefonumu masanın üzerinde görünce gidip elime aldım. 88 mesaj ve 126 arama. Hah ne kadarda merak ediliyorum.
"Hera bak dinlemen lazım beni."
"Yanlış anladın."
"Hera lütfen aç artık şu telefonu."
"Bari mesajlarıma cevap var."
"Merak ediyorum seni."
Hazal' ın mesajlarını daha fazla okumamak için geçtim onları.
"Heram bak yanlış anladın. Seni çok seviyorum."
"Neredesin?"
"Evde de yoksun Hera korkmaya başlıyorum artık."
"Duyduğun şeyler doğru değil hepsi yanlış bir anlama bak anlatacağım neler olduğunu."
"Hera lütfen."
"İyiyim de bari."
"Hayatımda sadece seni sevdim."
Daha fazla yazdıklarına bakamadım Okan'ın yaşadıklarım bu kadar basit değildi. Bundan sonra o ikisi de yoktu artık benim için. Hazal'da, Okan'da bitmişti benim için.
Odama gidip yatağıma yattım ne yapardım şimdi tek başıma bu koca şehirde. Nasıl birilerine güvenirdim artık? Annecim o kadar ihtiyacım var ki sana. Saçlarımla oynayıp bana fikir vermene. Çalan telefonumla kendime geldim. O kadar emindim ki o ikisinden birinin aradığına ekrandaki ismi görünce şaşırmadan edemedim.
"Heram ponçiğim?"
"Alya?"
"Birtanecik kuzenim napıyorsun?"
"Yatıyorum kuzum sen napıyorsun?"
"Bu saatte sen ve yatmak şuan senin okul yolunda olman gerekiyordu hem o sesin ne öyle senin? İyi misin sen?"
Kendimi daha ne kadar tutacağımı bilemiyorum.
"Alya be... ben i... iyi değilim."
"Hera dur bir sakin ol kuzum hadi ne oldu anlat bana. Ağlama lütfen."
"Ben hiç iyi değilim Alya Hazal ve Okan bana oyun oynamış arkamdan iş çevirmişler ya inanabiliyor musun Hazal yaptı bana bunu Okan'ın beni sevdiği falan yokmuş hepsi oyunmuş."
"Na... nasıl oyun ya?"
"Bilmiyorum dün Hazal'ın annesi falan evde yoktu yalnız kalmasın diye yanına gittim kapı aralıktı. Okan'la dip dibe girmiş konuşuyorlardı işte. Hepsini duydum en başından beri salak gibi oynadılar benimle."
"Böyle bir şey nasıl olur Hera? Hazal ya Hazal sana nasıl yapar bunu lan o kız çocukluğumuzdan beri yanımızda. Okan desen resimlerde bile sana öyle bir bakıyordu ki kim görse aşık derdi."
"Ama değil işte ve ben ne yapacağımı bilmiyorum o kadar yalnızım ki."
"Farklı bir şehirde olmam seni yalnız bırakacağım anlamına gelmiyor kuzucum. Bir kaç güne yanındayım merak etme sen."
"Buraya mı geleceksin gerçekten mi Alya?"
"Tabi ki de öyle seni yalnız bırakır mıyım ben?"
"Teyzeme bir şey söyleme olur mu?"
"O iş bende bebeğim sen sakın üzme kendini hatta ben gelene kadar okula da gitme görme onları karşı karşıya gelme sakın. Şimdi kapatmam lazım kuzen gidip annemden izin almam lazım. Kendine çok iyi bak öpüyorum seni."
"Bende seni öpüyorum birtanem."
Alya teyzemin kızıydı şehir dışında yaşadığı için pek görüşemezdik ama bağımız hiç kopmadı telefon da yeterdi bize. Hiç değilse yalnız olmayacaktım.
Birden yatakta sıçradım. Kimdi bu kapıyı alacaklı gibi çalan. Yoksa onlar mı geldi. Hangi yüzle?
Gelen sinirle hızla yataktan kalkıp aşağı kata indim kapının önünde derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
"Merhaba."
Bu kimdi şimdi yahu sabahın köründe elini kapı pervazına yaslanıp gülümseyerek merhaba diyen bir adet karşı cins.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
ChickLitMutlu olmak sahi o kadar kolay mıydı? Peki ya mutluluğu çoktan kaybetmiş genç bir kız daha ne kadar hayata tutunabilirdi?