Yastığı kafama biraz daha bastırdığımda seslerin kesilmeden hatta daha da artarak devam ettiğini fark etmem kısa sürmüştü. Sesler... Benim evim de... Hırsız girmiş olamaz dimi? Hemde sabahın köründe? Resmen şanssızlığım level atladı.
Sessiz olmaya çalışarak yataktan kalkıp kenarda duran babamın acil durumlar için aldığı beyzbol sopasını elime aldım. Beyzbol sopası önemli sonuçta. Sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtığımda aşağıda ki sesleri daha net duymaya başladım. Ne yapacaktım ben şimdi? Sessiz olmaya çalışarak merdivenlerden indiğimde seslerin mutfaktan geldiğini anlamıştım. Sopayı elimde sıkıca tutup mutfaktan içeri girdiğimde ağzım açık bir şekilde karşıma bakmaya başladım. Ayaz?
Resmen kafayı yemeye başlıyorum ben. Ayaz'ın geldiğini bile unutmuşum.
"Umarım elindeki o sopayla beni dövmeyi düşünmüyorsun?"
Sopayı hala havada tuttuğumu anladığımda aptallığıma lanet edip kenara koydum.
"Uyku sersemliğiyle geldiğini unutmuşum sesler gelince de..."
"Sende beni hırsız sanıp dövmeye geldin. Hemde beyzbol sopasıyla. Her neyse bende sen uyanmadan sana bir şeyler hazırlamak istemiştim."
Bana küçümseyici bakışlar atıp tekrar arkasını döndü. Ne yapabilirim ama evimde birilerinin olmasına alışkın değildim ki ben aylardır yalnız yaşamaya alışmıştım.
"Tamam öyleyse düşünceli ve ukala arkadaşım bende sana yardım edeyim."
"Hah düşünceli,yakışıklı ve karizmatik arkadaşım demek istemiştin herhalde?"
"Ayazcım çocukken altına kaçırdığın anları biliyorum bana karizmandan bahsetme istersen."
Ayaz elindeki bıçakla bana döndüğünde iki adım geriledim. Onu küçükken ne zaman sinir etmek istesem bu taktik her zaman başarılı olurdu.
"Biraz daha konuşacak mısın sen?"
"Tamam tamam sustum. Bende sana yardım edeyim bari."
"Sen içeri gidip masaya oturuyorsun. Her şey hazır."
Söylediği şeylerle ona bakmaya devam ederken çoktan arkasını dönmüş işine koyulmuştu. Aylar sonra ilk defa kahvaltımı başka biri hazırlamıştı. Çocukluğumdan gelen biri. Geçmişimden biri. Çocukken beni hiç bırakmayan biri.
Ayaz kahvaltımızı yaptıktan sonra benim masayı toplamama izin vermeden salona postalamıştı ve kendisi her şeyi halletmişti. Sahi böyle erkeklerden kaldı mı ya?
"Hera?"
"Hıı?"
"Diyorum ki ben kaydımı senin okula aldırayım?"
"Nee? Ayaz sen ciddi misin?"
"Evet. Hem okuluma ara vermeden başlamam lazım Amerika dan sonra biraz zor olacak benim için. Madem bir okula kayıt yaptıracağım aynı okulda oluruz hem."
"Ayaz bu çok güzel olur. Hem müdüre söyleriz seni de benim sınıfa yazar belki."
"Hallederiz o işi sen hiç merak etme. Bugün gidip halletsek mi şu işleri?"
"Olur. Hem bende kafamı dağıtmış olurum."
"Tamam o zaman valizimi dün eve bırakmıştım gidip üstümü değiştireyim sende hazırlanırsın."
Ayaz evden çıktığında bende koşarak odama gittim tam kapıdan girerken telefonumun melodisini duyduğumda adımlarımı masaya yönlendirip telefonu açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
ChickLitMutlu olmak sahi o kadar kolay mıydı? Peki ya mutluluğu çoktan kaybetmiş genç bir kız daha ne kadar hayata tutunabilirdi?