38. Bölüm

2.2K 171 14
                                    

David ile birlikte bahçedeki banklardan birine oturmuş öylece düşünüyorduk.

"Tyler...sanırım daha da kötüleşiyor." Dedi yere doğru bakarak.

Sert bir şekilde yutkunmuştum.

"O yaratığı bulmamız gerekiyor ama bu şekilde değil. Önümüzde birçok engel ve sorun var."
"Nasıl yapmayı planlıyoruz?"
"Eric ve Jessica bir şey bulamamışlar öyle değil mi?"

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Görürsen söyle artık aramayı bıraksınlar. Okuldan sonra bunu bir de ben deneyeceğim." Dedim.

Bir şey dememişti. Yalnızca gözlerini kapatmış duruyordu.

"Tanrım hiçbir şey düşündüğüm gibi gitmiyor." Dedim ellerimi yüzümde gezdirirken.
"Hey ne demek istiyorsun?"
"Mezun olacağız. Lisenin çok iyi geçmesi ve bitmesi gerekiyordu. Bu şekilde değil. Arkadaşlarımın ölmesini izleyerek geçirmek istemezdim."

Elini omzuma doğru koydu.

"Hey daha kimse ölmüş değil tamam mı! Biz birlikte güçlü olduktan sonra da kimse bizi öldüremez."
"Bilemiyorum David. Sizden birini kaybetmekten çok ama çok korkuyorum. Keşke bunun bir garantisi olsa.."
"Kimse ölmeyecek! Güven bana.." Dedi gözlerinin içine doğru baktım ve derin bir nefes aldım.
    Umarım haklı çıkardı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



.....

-Kate

Okul çıkışında, doğru arabaya binip Eric'in evine uğramıştım. Yavaş bir şekilde kapıyı çaldım. Kısa süren beklemenin ardından kapıyı orta yaşlı bir bayan açmıştı.

"Bayan Bell?"
"Evet benim." Dedi kadın kafasını sallayarak.

Yutkunarak konuşmaya başladım.

"Ben Kate. Eric'in okulda arkadaşı. Aslında yakın sayılırız." Dedim ellerimle oynayarak.

Kadın hafif bir şekilde gülümsemişti.

"Ben de seninle ne zaman tanışacağımı merak ediyordum. Eric eskiden her aradığımda senden bahsederdi. Gerçekten anlattığı kadarsın.....Eric için geldiysen o burada değil. Ormana yürüyüşe gideceğini söylemişti."
"Ah öyle mi?...tamam o zaman ben oraya gideyim." Dedim birkaç adım geriye doğru giderek.

"Tamam tatlım. Tekrardan tanıştığımıza çok sevindim." Dedi Bayan Bell gülümseyerek.

Ben de gülümsedim ve arabama doğru ilerleyip ormanın yolunu tuttum.

Ormanın girişine vardığımda neredeyse hava kararmıştı ve havayı, kara bulutlar daha çok karartıyorlardı. Sanırım yağmur yağacaktı.

Ceketime iyice sarındıktan sonra yürümeye başladım. Hislerimle hareket ediyordum. O sırada yağmur yağmaya başlamıştı zaten. Etrafıma doğru bakındım. Eric'in buralarda olduğunu hissedebiliyordum.

İyice bakındıktan sonra onu kayaya oturmuş vaziyette görür görmez koşmaya ve bağırmaya başladım. Yağmur şiddetini artırmıştı.

Beni görünce ani bir hareketle ayağa kalktı ve gözlerini kırpıştırdı.

"Senin burada ne işin var?"
"Annen ormana yürüyüş yapmaya gittiğini söyledi. Ben de biraz konuşuruz diye düşünmüştüm."
"Hayır konuşacak bir şeyimiz yok." Dedi ve yanımdan geçerek yürümeye başladı.

Kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm.

"Eric!"

Yürümeyi bırakıp bana doğru döndüğünde ona doğru yaklaşmıştım.

"Neler oluyor? Neden böyle davranıyorsun?"
"Bak hiçbir şey olmuyor tamam mı! Sadece beni yalnız bırak!" Dedi yağmur sesini bastırıcasına bağırarak.

Biraz bekledikten sonra yine o soruyu sormuştum.
"Beni seviyor musun?"
"Yapma!!"
"Neyi yapmayayım?" Dedim masum bir şekilde.
"Sürekli şu soruyu sorup durma!!"

Bana doğru yaklaştı ve omuzlarımdan tuttu.

"Bak..konuşacağımız hiçbir şey yok. Bundan sonraki hayatında sana başarılar!" Dedi ve sanki bir sene boyunca aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibi yanımdan ayrıldı. Ben ise sadece arkasından bakakalmıştım.

 Ben ise sadece arkasından bakakalmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

......

Kapıyı açan Bella'ya doğru bakmıştım.

"Kate! Her şey yolunda mı?" Diye sordu ıslak üstüme ve saçlarıma bakarak.

Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Konuşmaya çok ihtiyacım var Bella." Dediğimde yumuşak bir şekilde kaşlarını çattı ve kapıyı iyice açtı.

"İçeriye gelsene. Hasta olacaksın." Dedi.

Yavaş adımlarla içeriye doğru girdim ve ona doğru baktım.

"Amcamın işleri var. James de odasında. Yukarıya çıkalım. Üzerindekileri çıkart yoksa hasta olacaksın." Dediğinde yalnızca kafamı sallamakla yetinmiştim.

Yukarıya doğru çıktığımızda karşıma James çıkmıştı.

"Kate..selam! Sırılsıklam olmuşsun. Sen iyi misin?"

Yine bir şey dememiş yalnızca kafamı sallamıştım.

Bella ile birlikte odaya girdiğimizde Bella hemen kapıyı örttü ve dolabını başına geçerek oradan birkaç parça kıyafet aldı.

Kıyafetleri bana doğru uzattı.

"Hemen üzerindekileri çıkart ve bunlar giy. Çıkınca da saçlarını kurutursun." Dedi.

Hafif bir şekilde tebessüm edip elindekileri aldım ve banyoya geçtim.

Üzerimi değiştirdikten sonra aynada kendime doğru baktım. Kısa bir süre öylece durup ağlamaya başlamıştım.

Bella sesimi duymuş olmalıydı ki kapıyı tıklatıyordu.

"Katherine? Sen iyi misin? Orada neler oluyor?"

Burnumu çektim ve kapıyı açıp banyodan çıktım.

Bella'ya doğru baktım.

"Neler oluyor Kate?"

Hiç beklemediği bir anda ona doğru sarıldım ve ağlamaya devam ettim. O ise yalnızca duruyor ve içimi boşlatmama izin veriyordu.

Kurtlar Arasında (4. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin