♪17♪

1.1K 62 11
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

♪17♪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


♪17♪

*2 ay sonra*

Troye ile market alışverişi, hayatımın en sevdiğim bölümlerinden biriydi. Troye ile vakit geçirmek zaten hoşuma gidiyordu, üstüne bir de komik anılarımız oluyor ve beraber eğleniyorduk.

Koşarak boşlukta kayarken ben, o da market arabasıyla beni takip etmişti. İnsanların kınayan gözleri umurumuzda bile değildi.

"Al bunu."dedim ve onun mısır gevreğini ona fırlattım. Hemen tuttu ve kutuya bir öpücük kondurup arabaya koydu. Bir kavanoz Vegemite ile kendi mısır gevreğimi de ona verdiğimde sıra atıştırmalıklardaydı.

Atıştırmalıklar kısmına geçince Troye'a sırıttım. "Bu sefer hepsini alamayız."diye hatırlattığında, "Hı-hı."dedim gözlerimi devirerek.

"Baloda göbekli mi olmak istiyorsun?"diye sordu elime iki tane Ruffles alırken.

"Evet."deyip üçüncü Ruffles paketimi de arabaya koydum.

"İyi o zaman mısır da koy."dediğinde gülerek onu da koydum ve birkaç paket çikolatadan sonra kıkırdadım.

"Paramız yeter bence."dedi Troye.

"Tabii ki yeter."deyip gözlerimi devirdim. Albümü çıkacaktı ve hala Youtube'da videolar yayımlıyordu. Hatta Connor ile olan iki videosu sayesinde milyonlarca izlenmesi olmuştu.

Kasaya gidinceye kadar da arabaya birkaç şey koyduktan sonra, Troye'un güldüğünü saklamak için ciddi tutmaya çalıştığı yüz ifadesi yüzünden daha fazla yiyecek koymadım arabaya.

Marketten ellerimiz poşet dolu bir vaziyette çıktığımızda, evimizin yakın olması sebebiyle şükrediyorduk Troye ile.

Acilen kendimize araba almalıydık.

"O kadar paran var, araba almalısın."

"Ama kullanmayı bilmiyorsun."dedi ve kaşlarını kaldırarak bana baktı.

"Öğrenirim."

"Sana güvenmiyorum. Eğer ileride zengin olacak kadar satış yaparsam şoför tutacağım size."

"Oh, teşekkürler ama benim şu an arabaya ihtiyacım var."dedim omuzlarım çökmüş bir halde poşetleri taşırken.

"Sana maketin arabasını alalım demiştim."

Kaşlarımı kaldırdım. "Dedin mi?"

"Belki..."

Gözlerimi devirdim ve susmayı tercih ederek eve giden yol boyunca onunla konuşmadım.

Zaten Troye o kadar çok konuşmuştu ki konuşmaya fırsatım bile olmamıştı.

Poşetlerimiz ağır olduğu için çok fazla durmak zorunda kalmıştık ve neredeyse bir saatte eve varabilmiştik. Sanırım evimiz markete sandığım kadar yakın değildi...

Verandaya çıkmış, poşetleri yere koymuştum ve Troye'un cebinden evin anahtarını bulmasını bekliyordum. "Pantolonun çok dar."

"Sen pantolon bile giymemişsin."

Eteğime ve ona baktım. "Yani?"

"Anahtarı buldum."

Kafamı salladığım sırada bir korna sesiyle kafamı sese çevirdim.

Kapının önünde Calum'ın arabası vardı ve camı açmış, bana gülümsüyordu. "Hadi gel."dediğinde gülerek homurdanan Troye'un yanağını öptüm ve Calum'ın arabasına gülerek gittim.

"Merhaba bebeğim."dedi ben yanındaki yerime oturduğumda.

Kısa bir öpücük için ona uzandım ve o da hemen bana uzanırken dudaklarımızı birleştirdim.

"Geleceğini neden haber vermedin?"dedim o arabayı çalıştırmaya başlarken.

"Aradım ama açmadın."

"Evde bırakmıştım."

"Sorun değil."dedi gülerek. Güzel tınısı beni de gülümsetti. O yolu izlerken bende onu izlemeyi sürdürdüm.

"Nereye götürüyorsun beni?"

"Eve."

"Sizin evinize?"dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Evet."

"Birazcık terliyim."diyerek üstüme baktım. Beyaz, üstünde unicorn resimli kısa tişörtümü ve buz mavisi eteğimi giymiştim ve market alışverişi biraz beni terletmişti.

Calum birkaç saniye bana bakıp tekrar önüne döndü. "Yine de eve gidiyoruz."

"Ashton orada mı?"

Ashton, Michael ve Luke ile gerçekten çok çok iyi anlaşıyorduk. Bu nasıl gelişmişti hala aklım almıyordu ama çok iyilerdi bana karşı ve eğlenmesini biliyorlardı.

Onlarla konuşmak bana bir şekilde iyi geliyordu ve onları arkadaş olarak görebiliyordum.

"Hayır, hiçbiri evde değil."

"Yalnız mı olacağız?"derken kalbimdeki kuş görmezden gelinemeyecek kadar hızla kanatlarını çırpıyordu.

"Evet."dedi gülümseyerek. İması beni de gülümsettirken alt dudağımı dişledim.

Sonunda yatağında uzanmanın ve öpüşmenin dışında bir şeyler yapacağımızı hissediyordum.

For Him. [Calum Hood.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin