Ben ise tüm yaşananları görüp kendime geldiğimde, o artık çığlık atmıyordu,üstüm başım kan içindeydi.
O, yerde kanlar içinde paramparçaydı.
Elimdeki baltaya bulaşmış kanı,su gibi akıyordu.
Rüyalarımla hayatım birbirine girmişti;cennette mi yaşıyordum, cehennemde mi?
Kaldıramıyordum artık gözlerimle gördüğüm bu dünyayı...
Kapattım gözlerimi... Ağlamaya başladım
"Ben ne yaptım? "
"Ben ne yaptım?"Bağırıyordum, onun parçalanmış, kanlar içindeki bedenine sarılarak...
Ben ne yaptım?
Ben ne yaptım ,Doktor Erol Bey?Dışarıda polis arabalarının sirenleri duyulmaya başlamıştı,okunan sabah ezanıyla beraber karanlık odamın içinde.
Geliyorlardı geldiklerinde büyük bir dehşetle karşılaşacaklardı...
"Annemi öldürdüm!"Fatma Cuma gecesi 03.00
"Annemi öldürdüm".....
"Annemi öldürdüm"'...
O gün;onun telefonda ağlayarak attığı çığlıklar kulaklarını terk ederken
Fatma cuma gecesi 03.00 dedi ve Fatma'nın kanlı günlüğüne yazdığı,zaman zaman insanın kanını donduran esrarengiz sayfaları , gözleriyle beraber yavaşça kapattı.
İçine çektiği derin bir nefesle günlüğü yanındaki sandalyenin üzerine koydu.
Rahatlamıştı artık doktor Erol bey paylaşmıştı bunları.Belki en azından bu gece kabusları kesileceğine inanıyordu.Sevgi Hanım, karşı koltukta,Fatma'nın günlüğüne yazdıklarını duyduğunda ağzı açık ve gözleri;
"Ne diyeceğimi bilemiyorum"
dercesine şaşkınlıkla Erol Bey'e bakıyordu. Sevgi hanım bu hikayenin her zaman aydınlık tarafını yaşamıştı.Yıllar önce Fatma'nın sırtındaki yaralardan başka bir tuhaf olaya rastlamamıştı.Doktor Erol Bey, Fatma'nın yazdığı bu tuhaf yazıları Sevgi Hanım'a okuduğunda, eşinin şuan ki ruh halini hisseder gibi olmuştu birden.
Kendisi defalarca okumuştu bu sayfaları, sayfalarda yaşanan hayatları,olayları ve gizemleri her ne kadar da ilk defa okuyor gibi gözüksede.
Ve bu gece Sevgi hanımda bu karanlık hikayeyi eşinin yorgun sesiyle dinleyecekti."Aslında daha çok şeyler vardı ama buna cesaret edemiyordu."
Gerçek miydi bu yazılanlar, yoksa hepsi hayal gücünün ürünümüydü?
Küçüklüğünde gördüğü halüsinasyonların, büyüdüğünde hayatının beklenmedik bir anında,beyninde yeniden canlandığına inanıyordu Erol Bey."Henüz eşine okumadığı o kadar tuhaf yazılar vardı ki."
Cehennemde yanan ateşlerin, cennete sıçrayıp yangınlar çıkardığından tutun da,dünyada kopan kıyamete kadar yazılmış yazılar vardı.
sanki dünya yaratıldığından beri yaşamış ve yaşanan her olayı yazmıştı bu minik kız sayfalara.Tuhaftı yazdıkları, bir o kadar da şaşırtıcı. Günlüğün ilk sayfası, Erol Bey'e teşekkürlerle doluydu ve diğer sayfalarda hayatın güzelliklerini yansıtıyordu. Sayfalar birbirini, güzel bir hayata merhaba diyen kızın sevgi sözcükleriyle takip ediyor, ama gitgide bir şeyler yaşanıyor, bir şeylerden bahsetmeye başlıyordu.
Birilerini gördüğünden bahsediyordu.
Tıpkı, çocukluğunda bahsettiği gibi. Kendisinin görüp, diğer insanların göremediği, maddesel olmayan, doğaüstü olaylardan; çocukluğundan beri bahsettiği ve aradan geçen yıllar sonra unuttuğu onları tekrar yazması, Erol Beyi içten içe çok korkutmuştu.Onlar gerçek miydi gerçekten?
Bunları ona, onlarmı yazdırmıştı?"Neler yazmış bu kız?!" dedi Sevgi Hanım yüzünde bir şaşkınlık .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennete Suikast
Horror"Cennetten sevdiği erkek uğruna saçlarından sürüklenerek cehenneme atılan bir kadının hikayesine çağırıyorum seni." dedi doktor Erol bey....... !!! Cennet'e Suikast bir LUCİD çalışmadır!!!