"Hatırlıyor musun, yıllar önce gecenin bir yarısı kucağımda Fatma'yı baygın eve getirmiştim""Evet!" dedi, başını sallayarak; sanki anlatırken kendisine soru sormamasını istermişçesine.
"İşte o günden beri, herkesten gizli onu bir tedavi altına aldım"
"Ne tedavisi?"
"Ona hissettirmeden, psikolojik bir tedavi uyguladım..."
"Küçük bir kız çocuğu üzerinde psikolojik bir tedavi mi? Neden Erol?"
"Bilmediğin o kadar çok şey var ki..."
"Anlat lütfen! Bilmek istiyorum"
"Fatma'yı kucağımda baygın eve getirdiğim gün, hastanedeki yoğunluğu sen de biliyordun, değil mi?""Evet..."
"İşte o gün hastaneden çıktım.
Tek istediğim kendimi bir an önce eve atıp, güzel bir duş yapmak ve uyumaktı. O kadar yorgundum ki, direksiyon başında uyumamak için kendimle savaşıyordum adeta. O kadar ağırlaşmıştı ki göz kapaklarım, arabayı bir kenara çekip, bir taksi çağırıp, eve gelmeyi bile düşündüm. Ama otoyoldaydım, bir şehir çıkışına kadar sürmek istedim...
Bir kaç kilometre ileride bir araba vardı dörtlü sinyallerini yakarak, yavaşlamaya başladı; beni uyarmak istiyordu sanırım,biraz yavaşlamamı.
İçinde bir genç bayan ve erkek tartışıyordu.Genç bayan arabanın içinden bana el hareketiyle
"Git!"
"Git!"
Diyordu sanki.O anda direksiyonu sert bir şekilde çevirip yolumu değiştirdim bunu neden yaptım bilmiyorum!"O arabanın içindekiler doktor Erol beyi durdurmak istemişti ama gene başaramamıştılar"
Birkaç kilometre ilerledikten sonra, yanıp sönen bir trafik levhası gördüm, bir trafik kazası olduğunu gösteriyordu...
"Bir trafik kazası?!"
Gecenin o yarısı, deli gibi uykumun üzerine, bir de uzun bir kuyruk oluştu otoyolda...
Dayanacak gücüm yoktu
artık. Hayatımda böylesine uyumak istediğimi hatırlamıyorum.
Yavaşça ilerleyen trafik tamamıyla durmuştu artık. Yarım saate yakın otoyol trafiğinde bekledim. Bekledikçe sıkılmaya, sıkılmaya başladıkça üzerime çöken o uyku, yerini strese vermeye başlamıştı.Trafiğin içinden, yolun sağ tarafındaki emniyet şeridine çıktım ve boş emniyet şeridinden sürdüm, önüme çıkacak ilk şehir çıkışına kadar...
Az ileride bir levha vardı, bir çıkış levhası; otoyoldan çıkan bu yol, çiçek bahçesine çıkıyordu. Direksiyonu çevirdim hemen, çiçek bahçesinden kestirme bir yol biliyordum. Hani, şu geçen yaz, çiçek bahçesinin yanındaki orman yolu vardı ya, arabayla girememiştik, bir yere park edip, yiyecekleri elimizle taşımıştık..."
"Evet.."
"İşte orası. Tam o yola çıktım.Sessizdi çiçek bahçesi, kimseler yoktu. Boğazın ortasındaki kız kulesi o kadar güzel, o kadar büyüleyici görünüyordu ki...
Gökyüzündeki tüm yıldızlar ve ay benimle birlikte izliyordu, gözlerim takılmıştı kız kulesine.
Gözlerimi kız kulesinden alıp, önüme baktığımda sert bir frenle durdum"
"Neden?"
"Bir şey geçmişti önümden, çarpacağımı sandım""Fatma idi. Ama onun bir kız çocuğu olduğu, aklımın uçundan geçmezdi. Gecenin bir yarısı, ıssız bir parkta, ne işi olabilirdi?
Üstelik ormana doğru koşuyordu; şu çiçek bahçesinin, gündüzleri tıklım tıklım dolu olan, geceleri, terk edilmiş evlerden bile daha sessiz, korkutucu bilinen parkın ormanına doğru"
"Ormana mı?"
"Arabayı durdurdum. Dışarı çıkıp, arabanın kapısını kapatarak bağırmaya başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennete Suikast
Terror"Cennetten sevdiği erkek uğruna saçlarından sürüklenerek cehenneme atılan bir kadının hikayesine çağırıyorum seni." dedi doktor Erol bey....... !!! Cennet'e Suikast bir LUCİD çalışmadır!!!