Bölüm 15

167 102 10
                                    

"Arkadaşlarım!"

"İnsan arkadaşına böyle şeyler yapar mı?"

Sırtındaki kırbaç izlerini andıran yaralara dokundu.

"Canın acıyor mu burana dokunduğumda?"

"Hayır, acımıyor" dedi Fatma.

Sevgi Hanım, havluların yanında duran ve Fatma için hazırladığı, ona biraz büyük gelecek elbiseleri uzattı.

"Haydi, bakalım, giy şimdi bunları"

"Sizin de mi bir çocuğunuz var?"

"Evet, bizim de bir çocuğumuz var"

"İsmi nedir?'

"Hükümdar"

"Ama hükümdar bir kız ismi değil!"

"Evet, zaten bir kız çocuğumuz değil, bir erkek çocuğumuz var"

"Çocuğunuza kız elbiseleri mi giydiriyorsunuz?"

"Bu elbiseler bizim çocuğumuzun değil!"

"Peki kimin?"

Sevgi Hanım, Fatma'nın ardı ardına sorduğu sorulardan hoşlanmış, gülmüştü.

"Sen nasıl sorular soruyorsun böyle ay! Yoruldum sana cevap vermekten, aha ha ha.
Bu elbiseler Helin'in!"

"Helin kim?"

"Dünyalar tatlısı bir kız, tıpkı senin kadar güzel. Onun saçları da, senin saçların gibi çok uzun böyle"

"Helin sizin neyiniz?"

"Helin benim yeğenim, kardeşimin kızı. Sık sık gelirler buraya!"

"Hükümdar nerede?"

"O da teyzesinde, dün akşam teyzesi götürdü onu.
Sakın bana 'Neden?' diye sorma, tamammı tatlı kız.

Haydi, sen giy bunları üzerine, kahvaltıya gel olur mu?" dedi Sevgi Hanım Fatma'ya ve banyodan çıktı.

O sırada Erol Bey kapının tam yanındaydı:
"Aman Allah'ım!" "Gördün mü?"
"Evet"
"İnsanlık dışı bir şey!"
'Öyle"
"Sence işkence mi görüyor bu küçük kız?"
"Bilmiyorum Sevgi... İnan hiçbir fikrim yok.

Biraz önce karakolu aradım. Fatma'nın annesi dün gece karakola bildirmiş Fatma'nın kaybolduğunu; birkaç saat sonra onu ailesine teslim ederiz, o zaman sorarım bu gördüklerimizin nedenini"

"Sence doğru olanı mı yapıyoruz onu geri vermekle?"

"Bak Sevgi, eğer bu küçük kız işkenceye maruz kalmış bir çocuk olsaydı eve gitmek istemezdi. Bize, ailesinin onu dövdüğünden bahseder, eve gitmek istemiyorum derdi"

"Bunu, ona arkadaşları yapmış...
Bu nasıl olabilir ki?
Sanki biri bu küçük kız çocuğunun sırtını tırmalamış"

"Dedim ya Sevgi, onu ailesine teslim ettiğimiz zaman öğreniriz. Belki de bir kaza geçirdi"

Sevgi Hanım Erol Bey ile banyonun kapısında Fatma'nın sırtındaki derin izleri konuşurken, banyodan fırlayan Fatma, üstüne giydiği cıvıl cıvıl elbiselerle gülümseyerek sordu:

"Yakıştı mı bunlar bana?"

"Evet! Ne güzel olmuşsun sen!
Pamuk prenses gibi!
pamuk prenses misin?" dedi Erol Bey, Fatma'nın ipek gibi saçlarından okşayarak.

"Haydi, şimdi kahvaltıya. Sonra seni annene götüreceğiz" dediğinde Sevgi Hanım, Fatma gülümseyerek
'Yaşasın!" diye bağırdı.

Cennete Suikast Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin