''Bak ne diyeceğim benden uzak dur.'' 14.Bölüm

1K 42 4
                                    

Birden dudaklarımdaki sıcaklığı hissettiğimde kapatmış olduğum gözlerimi açtım.Atlas'ın gözleri kapalıydı ve çok,çok yakınımdaydı.İçimden şoka girdim.Beni öpüyordu! Daha önce kimseyle öpüşmemiştim,kendimi ona bıraktım.Yoksa rezil olacaktım.Kısa ve tutkulu bir öpücükten sonra dudaklarını benden ayırdı.Kendimi tutamadan 32 diş gülümsedim.Vay be!Çok iyiydi.Bunu bence ara sıra tekrarlamalıyız Atlas'cım.Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.Karşılık veremediğim için mi böyle olmuştu acaba?Eliyle yanağımı okşarken ''Doğal halinle çok güzelsin.Ne olursa olsun kimsenin sana kötülük yapmasına izin verme.Sen...bir meleksin.''son kelimeyi söylerken sesi kırılmıştı ve gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.Şaşırmıştım.''Ölecekmişsin gibi konuşuyorsun.''dediğimde gülümsedi.Yanağıma tekrar bir öpücük kondurduktan sonra.''Saçmalama,derste görüşürüz.''dedi ve hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı.Yüzümdeki şaşkın ifadeyle arkasından bakakaldım.Nereye gidiyordu şimdi?Ne olmuştu? Öpüp kaçmak ha?Yok öyle bir dünya!

Arkasından koşmaya başladım.Okulun diğer kısmına gittiğimde nefes nefese kalmıştım.Ellerimi dizlerime koydum ve derin nefesler aldım.Gözleri dolmuştu.O haliyle çok masum görünüyordu.Hatta daha önce onu hiç o kadar masum görmediğimi fark etmiştim.Sıcak dudaklarını düşündüğümde dudaklarımın karıncalaştığını hissettim.Parmaklarım buz kesmişti ve buz gibi hava canımı yakıyordu.Nasılsa sınıfa gelecekti.Okula girerken telefonuma göz atmıştım.Annemden gelen birkaç mesaj dışında yine çok popiydim.Hiç bildirim yoktu.Sinirlerim bozulmuş şekilde sırıttım.Daha dersin başlamasına 6 dakika vardı.Koridor kalabalıktı.Konuşanlar,birşeyler atıştıranlar ve derin uğultu...Omzuma dokunan eli hissettiğimde irkildim.Arkamı döndüm.Bu  Ceren'di ve Atlas diye düşünerek döndüğüm için hayal kırıklığına uğramıştım.Yüzümü inceledikten sonra dudaklarını yukarı kıvırdı.''Ataka..Ay,Atlas mı öptü seni?'' Hey hey hey.Nereden anlamıştı bu? ''Hayır yaa,nereden çıkardın?'' diye pat diye cevap verdim.Eliyle dudaklarımı işaret etti.''Morarmışlar.'' Öptüğü doğru ama morartacak kadar sömürmedi bir kere.''Soğuktandır,dışarıdaydım.''teknik olarak doğru söylüyordum.Ve kendimi ispatlamak istercesine ekledim ''Burnuma bak,yanaklarımda kızarmış.Atlas öpse hem... hoy dağlaaar.'' son kelimeyi uzattığımda sırıttı.''O da olur bir gün,güzel kızsın.Ben Atlas olsam...''ardından eliyle ağzını kapattı.''Ney?''dedim.Omuz silkti ve sırıtmasını bozmadan koridorda yürümeye başladı.Yanına yetiştim.''Söyle.'' diye üsteledim.O ise cevap vermeden sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu.Bir süre konuşmadık.Ardından dolapların yanından geçerken dolaptan kitap çıkartmakta olan bir kızın at kuyruğundan kavrayıp onu yere düşürdü.Hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti.Ben donakalmıştım.Önce kıza sonra ona baktım.Yürümeye devam ediyordu,adımlarımı hızlandırıp yanına yetiştiğimde ''Napıyorsun sen?'' diye sitem ettim.Tekrar omuz silkti.''At kuyruğu yapmış.'' eliyle kendi at kuyruğunu geriye savurdu.''Hem bu aralar gözüme batıyordu.'' sesi umursamazcaydı.Belki de o gerçekten havalı bir sürtüktü.Hiçbir şey söylemeden yoluma devam ettim.

Derste birbirlerine bakıp sırıtan Ceren ile adını bilmediğim şu çocuğu izliyordum.Çocuk sarışındı,beyaz tenliydi ve iri kahverengi gözleri vardı.Onları kardeş sanabilirdiniz aslında ama bakışları pek öyle değildi.Gözleriyle flört ediyorlardı.Kafamı sıraya koydum.Yan sıram boştu.Atlas öğle arasından bu yana olan hiçbir derse girmemişti.Tüm tenefüslerde onu bulmak için okulu didik didik etmeme rağmen bulamamıştım.Nöbetçi öğrenciye İkbal hocayı sormuştum fakat onunda okulda olmadığını öğrenmiştim.İç geçirdim.Neden ortadan kayboluyordu ki?Adam akıllı girsin dersine diye düşündüm.Aslında derse girip girmemesi önemli değildi benim için,önemli olan onu görüp göremememdi...

--------------Atlas----------------

Meleğimin yanından hızla ayrılırken gözlerimdeki yaşlara engel olamamıştım.Hızla okulun köşesini döndüm ve süper (!) vampir güçlerimle ortalıktan toz oldum.Alara'nın bana yetişmesine izin veremezdim,yoksa yapamazdım biliyordum.Eğer yetişseydi,vazgeçerdim.İçimde bir yerde duygularım,kalbimi ezip geçiyordu.Sadece 20 yılcık ondan uzak kalmayı başarabilirsem,herşey bitecekti.O 30 yaşına gelmiş,evlenmiş ve çocuk sahibi olup olmamayı karar vermeye çalışıyor olacaktı.Onu benim lanet olası dünyamdan ve şeytanın kendisi olan kendimden korumuş olacaktım.Sanırım bunu düşünerek katlanabilirdim.30 yaşına geldiğinde de,sonsuza dek 17 yaşında olacak beni bir çocuk olarak görecekti.

Elimle yaşları sildim.Evimizden geçmişten bu yana sakladığım önemli eşyaları topluyordum.O sırada hızla kapıda belirdim.Karşımda İkbal vardı.Beni izliyordu.''Napıyorsun evladım?'' dedi.Evladım kısmını vurgulamıştı.Her seferinde bu konuyla dalga geçmese olmayacaktı sanki!''İstediğini'' diye cevap verirken sinirlerim bozulmuş,sırıtıyordum.Gözleri büyüdü.''Ciddisin?'' dedi sorarcasına.Ardından kendim için hazırladığım küçük çantayı gördüğünde ekledi.''Sen ciddisin.'' Ona bakmadan başımla onayladım.Bir yandan da haklıydı ama ona haklı ünvanını yakıştırmak içimden gelmiyordu.Beni gerçek yaşamımdan,insaniyetimden ve ailemden ayırmış olan o s***** eşkiya grubunda olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu.Beni vampire dönüştürerek kurtardığını sanıyordu.Buna kurtarılmak denirse tabi...İnsan öldürerek yaşamak ne kadar büyük bir lütuf değil mi? Bunları düşünürken iç geçirdim.''Ben sadece seni düşünüyorum.''dediğinde sinirlenmiştim.Elimle duvara bir yumruk attım.''Beni mi düşünüyorsun?'' Yüzüm gerilmiş,kaşlarım çatılmıştı.''BENİ DÜŞÜNMÜŞ OLSAYDIN 800 YIL ÖNCE BENİ BU ŞEYTANA DÖNÜŞTÜRMEZDİN!'' Yutkundu.''Sadece....seni korumaya çalıştım.'' Ellerimi başıma koymuştum.Saçlarımın bazı tutamlarını tutmuş,çekiyordum.Sinirden kudurabilirdim.''Madem beni düşünüyordun?Neden köyü yaktınız?Neden ailemi öldürdün?!'' cevap beklercesine yüzüne baktım.Gözlerini kaçırdı.''Zamanı geldiğinde öğreneceksin.'' sesi kısıktı.''800 yıldır aynı şeyi söylüyorsun Maria! Bak ne diyeceğim,benden uzak dur.Kendim halledebilirim.''

--------------

Ardından gözlerini kırpıştıran İkbal,etrafa bakındı.Ortalıkta ne Atlas vardı ne de çanta.İç geçirdi.Onu bulmak kolay olacaktı.Gidip koltuğa uzandığında yere düşen bir not dikkatini çekti.Eğilip aldı.''Ben gidiyorum.Kendim halledebilirim,herşey için teşekkürler.Senden tek isteğim Alara'yı koruman.''okuduktan sonra eliyle kağıdı sıktı.''Koruyacağım Atlas.'' diye fısıldadı.Atlas'ın ondan nefret ettiğini biliyordu fakat o...Atlas'a çok farklı bir bağ ile bağlanmıştı.Ne yaparsa yapsın,bu bağ bozulmuyordu.Onu bir yandaştan çok evladı olarak görüyordu.Sözünü yerine getirecekti.Alara bu dünyadan ayrıldıktan sonra ise,Atlas'ı bulacaktı.En fazla 100 yıl sürerdi,bu İkbal için çok uzun bir süre sayılmazdı.Sonuçta 2000 yılı aşkın süredir 30 yaşındaydı.

Hatırlatma : Maria,İkbal'in asıl adı.Ve bölümü beğendiğinizi umuyorum.2 bölüm peş peşe paylaştım şimdi de küçük bir isteğim olacak.Bu ve bundan önceki bölüm için ikisinin de vote sayısı 10u geçtiğinde yeni bölümü paylaşacağım,desteğiniz için teşekkürler ^.^ Ah,ve tabii ki multimedia'ya göz atmayı unutmayın!

Nesin sen?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin