Demir'in o sinir ve şaşkınlık dolu bakışlarından nasıl kaçacağımı bilemedim. Elimi masadan çekip tebessüm ettim. Ada, Murat'ın neden bahsettiğini açıklasada Demir aynı yüz ifadesiyle duruyordu. Acaba benim onunla konuşma istememe sebebim Murat'dan dolayı olduğunu mu düşünüyor ? Murat'ın da iş için geldiğini söyledim. Bu konu üzerine konuştuktan sonra olduğumuz yerden ayrıldık. Eve giderken Murat ile yollarımızı ayırdık. O eve gitti ben ise sahil kenarına gidip bir bankta oturdum. Denizin kokusunu içime çektim ve gözlerimi kapatıp dalgaların seslerini dinlemeye başladım. Aşk ne demek? Nasıl hissettiğini nasıl anlar bir insan ? Peki ya sevgi ? Sevgi, aşktan önce gelen ve herşeyi anlama yoludur. Sevdiğini gördüğün de ne yapacağını bilememek, hissettiklerini ağzında oluşan kelimeleri dışarıya dökememektir. Mesela ben; Demir'e karşı boş değilim ama bunun sevgi mi yoksa aşk mı olduğunu bilmiyorum. En basitinden ona karşı hissettiklerime kendimi inandıramıyorum. O iki kelime, ' Seni Seviyorum ' kelimeleri ağzımdan bir kez olsun çıkmadı. Kendime dahi söyleyem daha çok zor. Aşka inanmıyorum ve bu yüzünden o kelimeler ağzımdan çıkmıyor. Demir belki bunu benden bekliyor ama yapamıyorum. Karşıma çıkan ilk adama tutulan ben ne hissettiğimi bilmeme rağmen inanmıyorum. Çünkü gerçekten kendimi kaybettiğimin farkındayım. Demir'in yanında bir kız gördüğüm de içimde beliren sinir dolu hise kıskançlık deniliyor. Peki bana bunları hissettiren gerçek hise ne deniliyor ? Aşk mı sevgi mi ? Derin bir nefes çekip, bir daha seviyorum. O sırada annem arayıp nerede olduğumu sordu. Bulunduğum yere taksi ile geldim. Annem bana hemen şoförü gönderip beni aldıracağını söyledi. Şoförü beklerken hâlâ aynı şeyleri düşünmekle meşguldüm. Bu hisleri yaşamak istemiyorum. Bana benliğimi unutturan, hayatta en çok kendime deger vermem gerekirken sevdiğime değer vermemi sağlayan hisleri yaşamak istemiyorum. Hayatımda birisi olmak zorunda değil. Evlenmek yada sevgili yapmak zorunda değilim. Bunun farkında olmama rağmen aynı duyguları yaşamaya devam ediyorum. Ne tuhaf dimi ? Aşık olmak zorundaymışız gibi... Araba geldi ve bende eve doğru yol aldım. Eve vardığımda annem, babam ve babanem bizdelerdi. Herkese selam verip odama çıktım. Pijamalarımı giyinip mutfağa indim ve kendime kahve yaparken annem geldi. Konuştuklarımızı sordu bende anlattım. Pekte uzunca konuşma yoktu. Varsa da benim odak noktam o degildi. Kahvemi alıp bahçeye geçtim. Meriç bahcede leptobun başında duruyordu. Mailler ile uğraşıyormuş. Bende sallanan koltuğa oturdum bugün olanları düşünüyorum. Evet hâlâ aynı konu. Demir'e karşı birşeyler hissediyorum ama bunun adı yok, varsa da ben bilmiyorum. Birine anlatmalımıyım ? Yarın kızların yanına gidip konuşsam iyi olucak. Kahvem bitince odama çıkıcaktım o sırada Meriç yanına çağırıp maillere bide benim bakmamı istedi. Haber vermemizi bekliyorlarmış mailler bunun üzerine gelmiş. Bende herşeyin hazır olduğunu söylemesi gerektiğini ve bizi beklemelerini söyledim. Yakında ellerine davetiye gider zaten anlarlar. Odama çıkıp yatağıma uzandım. Gözümü kapattım ve hemen uyudum. O kadar cok yorgunum ki hem ruhsal hem bedensel hem beyin olarak... Hâlim kalmadı. Sabah uyandığımda işe gitmek istemiyordum. Elimi yüzümü yıkadım ve aşağıya indim. Hava güzelken kahvaltı bahçeye hazırlanmıştı. Bahçeye çıktım, babam, annem ve Meriç kahvaltıya başlamak için beni bekliyorlarmış. Güzelce kahvaltı yaptım tam kalkarken babam oturmamı söyledi.
ALMİLA: Noldu baba ?
BABAM: Okula ne zamandır gitmiyorsun gözümden kaçmadı değil.
ALMİLA: İş işte biliyorsun. Yorucu oluyor ama ders notlarını arkadaşlardan alıyorum.
BABAM: Yinede okulu aksatma. Madem konu iş o zaman 1 aylık sana rapor alıp okula götürelim daha iyi olur.
ALMİLA: Teşekkür ederim babam. Odama çıkıp hazırlanıyım o zaman ben.
BABAM: Bu defile işi bitince okula gidilecek ama dimi ?
ALMİLA: Evet gidicem...Babamın yanağına sıkıca bir öpücük kondurup odama çıktım. Hazırlanıp holdinge yol aldım. Holdinge vardığımda Murat ile karşılaştım. Oda buraya iş için gelmiş tabi birde beni görmeye. Odama geçtik Ayça'ya bize kahve getirmesini söyledim. Biraz eskilerden bahsettik. Güldük, eğlendik derken odama birden Demir girdi. Bizi beraber görünce dünkü yemekte sergilediği yüz ifadesi yine yüzünde belirdi. Sen tüm gece boyunca somurtarak otur, o seni bir kere gülerek görsün ne kadar da hoş bir görüntü. Elinde bir kaç evrak ile geldi ve bana bu işten çekildiğini söyledi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Dosyaları masaya bıraktı. Ayağa kalktım ikimizde birbirimizin yüzüne bakıyorduk. Başka birşey demeden odadan hemen çıktı. Zaten canım yanıyordu buda tuzu biberi oldu. Kitlendim kaldım. Murat'ın derhal odamdan çıkmasını söyledim. O kadar sesli söyledim ki Ayça birşey olduğunu sandı ve hemen odaya girdi. İkisininde hemen çıkıp gitmesini ve beni yalnız bırakmasını söyledim. O kadar çok doldum ki bir anda nereye saldıracağımı bilemeden masada ne var ne yok yere attım. İçimdeki hislerin kendime bile anlatamayacağım bir tarifi vardı. Hislerimde kayboldum. Demir beni terk etmiş gibi hissettim. Sanki 5 çocukla ortada kalmış gibi. Sinirliydim, üzgündüm en önemlisi aşık olmuştum. Ne kadar kendimi inandıramıyor olsamda Demir'i seviyorum. Elime ne geçerse orda oraya fırlatmaya başladım. Toprak beni ziyarete geldiğinde eminim ki beni bu şekilde görmek aklında yoktu. Beni nasıl tutup sakinleştireceğini bilemedi. Beni tutup koltuğa oturttu.
ALMİLA: Demir işi bıraktı. Benimle çalışmak istemediğini söyledi. Çok kötü hissediyorum. Tarifi yok bu duygunun Toprak. Yaşayan ölüye döndüm. Ne yapacağımı inanki bilmiyorum. Ağlamaktan başka birşey gelmiyor elimden. Kendimi inandıramadığım o hislere kendimi kaptırdım. Toprak gitmek istiyorum her yerden her şeyden uzaklaşmak istiyorum. Yalnız bırak beni !!!!
Diyerek Toprağına odadan kovdum. Yere oturdum ve deli gibi ağlamaya başladım. Holding boşalana kadar yerde oturdum. Meriç yanıma uğrayacaktı ama odaya kimseyi almadım. Gecenin bir yarısı ağlamaktan makyaj berbat halde tabi tasarım odasına çıktım. Orda oturdum ve bir kaç kumaşlarla oynadım. Kafamı dağıtmaya çalışıyorum sözde ama deli gibi davranmaya başladığımın farkında bile değildim. Uyuya kalmışım hiç bilmeden. Mecalim kalmamıştı hareket etmeye. Orada uyuya kalmışım sabahın en erken saatinde tasarım odasına biri geldi. Kapıyı açtı ve ben sadece o kişiye tek gözüm açık bir vaziyette baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArkadAşk
Literatura FemininaHiç beklenmedik bir anda aşık olursunuz ve kimseye açıklayamazken bir anda daha kötü olur her şey. En yakınım dediğin insanda aşık olduğuna aşık olur. Çıkmaza girdiğini sandığın da kurtulabileceğin aklına gelir ama ondan vazgeçemezsin, bir yandan va...