Bembeyaz Bir sayfa

597 15 12
                                    

Gözlerimi avuçturdum ve tekrardan gelen kişiye baktım. Ayça geldi. "Almila hanım " diyişleri fısıltı gibi, görüntüsü bulanıktı. Yanıma gelip iyi olup olmadığımı sordu ama kafam o kadar daginik ki ne olduğunu hatırlamıyorum. Dün gece ne oldu ? Ayça koluma girdi ve elimi yüzümü yıkamak için tuvalete götürdü. Kafam bulanık heryer çift gözüküyor. Lavobonın kenarına ellerimi koydum. Gözlerimi kapatıp, sıktım ve aldigimim verdigim nefeslerin sesini yüksek sesle duyar gibiyim. Ellerimi yüzümü yıkadım. Soğuk suyu yuzume vurmamla kendime gelmek bir oldu. İşte şimdi herseyi tek görüyordum. Makyajim alt üst olunca sağolsun Ayça ıslak mendil ile yanıma geldi. Lavoboya sırtımı döndüm ve yaslandım. Ayça elleriyle yüzümü tutup gözlerimi ıslak mendille yavaşça silmeye başladı. Makyajımı sildikten sonra odama indim. Odam düzenli toplu her zaman ki hâliyle duruyordu. Ayça da arkamdan geldi ve dün olanlarla ilgili birseyler söylemeye başladı. Masamda Demir'in istifa dilekçesi vardi. Elime dilekçeyi aldığım anda dün olanlar bir anda gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Ben nasıl oldu da, hangi sinirle bu odayi dağıtım. Yani Demir bana ne yaşatmış olabilir ki... Odayı iyice inceledim dünden geriye sadece elimdeki dilekçe vardı. Yargısız infaza uğramıştım. Dilekçeyi ve çantamı alıp holdingten ayrıldım. Dünkü geçirdiğim ani sinir krizi ve dağıttığım oda artık iyi durumdaydı. Fakat neden bir anda bu hisse kapıldığımı anlayamıyorum. Eve vardığımda da babam çalışma odasında annemde bahçede resim çiziyordu. Meriç evde yok, demek ki ben gelmeden hemen çıkmış. Dilekçeyi yemek masasının ustune bırakıp odama geçtim. Üstüme polar ve altıma rahat bir eşofman giyip çalışma masama oturdum. Başımı iki elimin arasına alıp yaptıklarımı anlamaya çalışıyorum. Hiç bir hareketine anlam veremiyor. Murat ile beni görünce böyle bir tepki verse neden yani ? İş ile aşkı bir tutmak ne ? Aşk mı dedim ben ? Hemen oturdugum yerden kalkıp dışarıya dolaşmaya çıktım. Annemin ve babamın sanırım benden hâlâ haberleri yok. Geldim mi gelmedim  mi bilmiyorlar. Dün gece hiç mi merak etmediler yani. Dışarıda dolaşırken Toprak ile karşılaştım. Elinde iki tane Starbucks'tan aldığı kahveden birini bana verdi. Dün olanlardan sonra kafamın karışık olduğu yüzümden anlaşılıyordu sanırım. Toprak yüzüme öyle bir bakıyordu ki sanki gözlerine baksam bayilacakmis gibi. Kafamı sola çevirdim ve artık Toprağa bir şey söylemem gerekiyordu sanırım. Uzun süredir sessiz kalmak bize göre değil.

ALMİLA: Niye öyle bakıyorsun ? Acinacak bir hâlim mi var ?
TOPRAK: Ya saçmalama, sadece dinden sonra merak ettim seni. Annenler de öyle. Bende bizde olduğunu söyledim. Yani olayları bir şekilde ört pas etmeye çalıştım, elimden geldiğince.
ALMİLA: Ben dün neler yaptığım hakkında pek birşey hatırlamıyorum aslında. Bu sabah işte Demir'in dilekçesini masamda görünce dağıttığım oda bir anda film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Yine de pek birşey hatırlamıyorum.
TOPRAK: İçtin mi sen ? Sarhoş falan mı oldun ? Nerde İçtin ? Ya nasıl İçtin ?

Nasıl İçtin diye soru mu olurmuş hiç ? Toprak daha fazla soru sormaya başlamadan bir parka gidip bankta oturup hatirladiklarimi bu sabah olanları anlatmaya başladım. Tabi yarı şaşkınlık yarida tuhafsayarak baksada anladı beni eminim. Tabi bide ben olanları Toprağın ağzından duyunca daha bir farklı oldu. Durdum ve eminmisin diye sordum. Holdingte yaptıklarım beni işaret etmiyordu aslında ama o kişi bendim. Odama giren herkesi kovan, odayı dağıtan deli gibi davranan bendim. Peki ya bu olanların suçlusu kim ? Babamın kulağına giderse olay farklı bir şekilde yorumlanabilir. Sağolsun Selin Meriç ile konuşup bir şekilde onuda halletmiş. İyiki arkadaşlarım var. Toprak ile eve doğru yürümeye başladık. Ben evime girdigimde babam masanın ustundeki kağıda bakıyordu sonra bana baktı.  Başımı yere eğdim ve odama çıktım. İlk kez kendimi mahcup hissediyorum. Babama karşı ilk kez başımı eğdiğimi biliyorum. Odama çıkıp kendimi yatagima attım. Holdingte olanlar ya ailemin kulağına gelirse ? Asıl o zaman başımı eğeceğim işte. Bu akşam Murat ile yemek organize edip konuşmam lazım. Yoksa oda beni yanlış anlayacak ve ben böyle birşey olsun istemiyorum. Hemen Murat'a mesaj atıp akşam işinin olup olmadığını sordum. Müsait olduğunu ve saat 8 de beni alacağını söyledi. Saatin 8 olmasina 3 saat vardı. O sırada babamın yanina gidip o kağıt hakkında konuşmam gerektigini düşündüm. Yataktan kalkıp babamın yanina gidecekken babam odamin kapısını tik tıklayıp içeriye girdi. Noldu demeden kağıdı bana uzattı. Sanki holdingte olanlardan haberi varmış gibi yüzüme bakıyordu. Konuşsam suç konuşmasam suç... Babam, " Demir neden geri çekildi ? " diye konuya girerek beni azda olsa gerginlikten kurtardı.

ALMİLA: Bilmiyorum, dün ofiste Murat ile otururken geldi ve kağıdı verdi bana hiç birşey demeden de gitti.
BABAM: Sen hiç birşey demedin mi ? Kağıdı neden verdigini sormadin mi ? Yemekte konuşulmuştu biliyorsun.
ALMİLA: Evet, ama bu konu farkli sanırım. Sözleşmeyi pek umursamadı. Ve bende birşey sormadım. Sözleşme imzalı bir sey degildi zaten baba ki eminim inan bana imzalida olsa yine aynısı olurdu.
BABAM: Bildiğin bir sey var da bana mi söylemiyorsun ?
ALMİLA: Yok hayır sadece akşam Murat ile yemeğe cikicam izninle hairlanabilirmiyim ?
BABAM: Tabi...

Derin bir nefes çekip Demir'den nefret ediyormuşum gibi hissettim ama içten içe bir acı ile hissettim. Babama ne kadar da hazırlanacağımı söylesemde daha saat gelmemişti. Çalışma masama geçip önüme kalem ve bir kaç A4 kağıdı alıp karalama yapmaya başladım. Fark etmeden bembeyaz kağıdı karalayarak simsiyah yaptım. Diger yüzünü çevirdim ve orası bembeyazdi. Bende içimi o beyaz tarafa yazıp kirletmeye karar verdim.

Siz olsanız aşkı nasıl tanımlardınız ? Hiç aşka inanmayan biri nasıl ilk görüşte aşık olur ? Mesela ben anlamıyorum. 18 yaşıma girdim, karşıma çıkan ilk delikanlıya tutuldum. Ben bile aşk diyemiyorken kendimi aşka inandırma çabası ney peki ? Gozlerinin içine bakarsın, kaybolmak istersin. Uzak kalırsın, sarılmak istersin. Uykun gelir, onunla uyumak istersin. Gülersin, oda gülsün istersin. Adım atarken bile yanında olmasını istersin. Her nefesi beraber almak, yüzündeki tüm mimikleri ezberlemek istersin. Bu aşk mı oluyor ? Birinin sana tapmasini istemek aşk mı gerçekten ? Onun tebessümü ile mutlu olamıyor musun ? Belki de ben bakışlarından hoşlandım. Olamaz mı, olabilir... Sevdiğim adam hayatini yaşasın, ben ona gerektigi yerde ayak uydururum ama ne benim ona tapmami ne de onun bana tapmami beklemiyorum. Bunu bilerek seviyorum. Hemde çok. Gözlerini, yanımdan geçerken ferahlatıcı kokusunu, başkasına bile olsa gülüşünü, nefes alışını.. yinede ona tapmiyorum sadece seviyorum. Onunla vakit geçirmeyi seviyorum. Resim kursu, kumsal... Belki saniyelikti ama güzeldi... Tapmak ve aşk başka birşey. Kelimeler boğazıma dolanır arada, iste tam o sırada ağlama hissi başlar aniden. Peki karşılıksız diye düşündüğü his için mi ağlar bir insan ? Neden sever peki ? Seni bana bağlayan tek şey bakislarinmiydi ? Bana aşkı 1 cümle ile anlatın desem... Ne derdiniz ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ArkadAşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin