Eminim takıntı.

4.1K 266 109
                                    

Sabahın erken saatleriyle odama süzülen ışık küfrederek uyanamama sebep olmuştu. Komodinde duran telefonu elime aldım ve telefondan yayılan ışık ile daha da yüzümü buruşturdum. Saatin erken olduğunu fark etmemle ise bir küfür daha çıkmıştı dudaklarımın arasından. Söylene söylene yataktan kalktım ve ayaklarımı sürüyerek lavaboya doğru ilerledim. Aynadaki yansımama bakıp yüzümü soğuk suyla buluşturdum. Ağzımdaki kötü tadın daha fazla sinirimi bozmaması için dişlerimi bir an önce fırçaladım ve odama geri geçtim. Rastgele üstüme bir şeyler geçirdim ve bir yarım saat daha uyumak için kendimi yatağa attım fakat çalan telefon alarmım sanki bana orta parmak çekiyor gibiydi.

"Kalktım tamam."

Kendi kendime konuşurken tekrar ayaklandım ve köşede duran çantamı tek omzuma taktım. Kahvaltı yapacak halim yoktu o yüzden araba anahtarlarımı almış ve dışarı çıkmıştım. Lise son sınıf öğrencisinde araba biraz garip duruyordu ama ehliyetim vardı ve doğum gününde bana araba alan bir babaya sahiptim. Babadan bahsedince annem öldükten sonra başka biriyle evlenmişti ve beni de karısıyla rahat rahat oynaşabilsin diye başka bir eve göndermişti. Sadece para veriyordu ve yıllardır konuşmuşluğumuz yoktu. İşime geliyordu.

Arabamı otobüs durağına sürdüm ve bir yandan telefondan numarasını tuşladım. Anında açılan telefon ile gülümsedim.

"Hyung beni alacaksın değil mi kesin ondan arıyorsun?"

Durak görüş alanıma girmişti ve ayaklarını sallayıp telefonla konuşan bir Jungkook da öyle.

"Hayır nereden çıkardın?"

Tek ayağını havaya savurmuştu ve sinirli sesi telefondan kulağıma taciz ediyordu.

"Sikik herif otobüsle okula gitmek bir saat sürüyor."

Telefonu kapatıp arabayı karşısına çekmiştim ve kornaya basmıştım. Telefona sabitlenmiş sinirli gözler arabamı görmesiyle birlikte hemen modunu değiştirmişti. Koşarak gelmiş ve hemen yan koltuğa yerleşmişti.

"Biliyordum o yüzden otobüse binmedim."

Yüzüne yerleştirdiği kendini bilmiş gülümsemesiyle bana bakıyordu. Ona karşılık verirken tekrar arabayı çalıştırmıştım.

"Küfür etmek hoş bir davranış değil."

Jungkook duymazlıktan gelmiş ve radyoyu açmıştı.

Jungkook' la tanışmamız lisenin ilk haftalarına denk geliyordu ve çok da iyi bir tanışma hikayemiz yoktu. Jungkook'un sevdiği çocuk beni becermişti ve Jungkook da evime gelip beni dövmeye çalışmıştı. Yumrukları işe yaramayınca yere çökmüş ve bir saat boyunca ağlayıp sevdiği çocuğu anlatmıştı. Ben ise sadece onu izlemiştim. Yapabilecek bir şeyim yoktu çok acı çekmişti ve bunu düzeltemezdim. Sadece oturmuş ve dediklerini dinlemiştim. Konuşması bittiğinde ise içten bir şekilde özür dilemiştim ve Jungkook yattığı tek kişinin ben olmadığımı söylemiş içlerinden en cılızı ben olduğum için beni dövebileceğini düşündüğünü söylemişti. O çocuk bir sonraki dönem okuldan ayrılmıştı. Jungkook bu yüzden ilk senesinde çok zorluk çekmişti. Şimdi nasıl diye sorarsanız kimsenin duygularını önemsemeyen bir piçti. Her gün başkasıyla yatıyordu ve sadece zevkine bakıyordu. En iyisi bu muydu tartışılırdı.

Kırmızı ışıkta arabayı durdurduğumda etrafı incelemek amacıyla sol tarafıma baktım. Fakat gördüğüm surat kalbimin hızla çarpmasına sebep oldu. Donuk gözlerle karşısına bakıyordu. Yüzüne bakarak ne düşündüğünü anlayamazdınız. Jungkook'un alaycı sesi dikkatimi ondan çekmeme sebep oldu.

"Hala onu düşünerek kendini çekiyorsun değil mi?"

Hafif şekilde omzuna vurduğumda bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Ama bu sefer onun gözleri de bana sabitlenmişti. Kahverengi gözleri sanki gözlerimi delmek istercesine sertti. Ve radyodaki şarkıdan birkaç kelime dökülmüştü.

"Tam da şuan gözlerinin içinde kaybolmak isterdim, sevgilim."

Jungkook birden bağırmıştı ve benim irkilmeme sebep olmuştu.

"Sahneye bakar mısın amına koyayım! Şarkı sözü ile uyumlu."

Yeşil ışığın yanmasıyla ister istemez gaza basmış ve arabasının kaybolmasını izlemiştim.

"Küfür etme Jungkook."

Okul otoparkına girdiğimizde Jungkook hala benimle dalga geçiyordu. Arabayı boş bir yere park etmiştim ve Jungkook'a bakmıştım.

"Hadi şimdi siktir git."

Yüksek sesle gülmüş ve arabada çalan şarkının sözlerini mırıldanarak okula girmişti. Jungkook'un ardından ben de okula girdiğimde sınıfıma çıktım ve kafamı sıraya koydum. Şimdi rahatça utanabilirdim. Fakat duyduğum tanıdık ses kafamı sıradan kaldırmama sebep oldu.

"Taehyung odama gelebilir misin?"

Karşımdakine ağzım açık bir şekilde bakarken soru sorar bir şekilde suratıma bakıyordu.

"Tüm gün bekleyemem."

Ayağa kalkıp onu takip etmeye başladım. Belki o bekleyemezdi ama ben onu tüm ömrüm boyunca bekleyebilirmiş gibi hissediyordum. Kıçında gezdirdiğim gözlerim kısık bir şekilde iç çekmeme sebep oldu. Onu üç yıldır beklediğim gibi geri kalan zamanlarda da bekleyebilirdim. Çünkü takıntılıydım. Kıçına, gözlerine, suratına, kemikli ellerine kısacası her şeyine. Hayır aşık değildim takıntılıydım ve evet eminim bu takıntı.

Math Teacher/ TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin