İnsan bir özür diler.

791 74 56
                                    


Rastgele girdiğim tuvalet kabininde hiç durmadan ağlamıştım. Birinin sesimi duymasını önemsememiştim. Muhtemelen hala yaptıkları işe devam ediyorlardı ve benim burada olmamı kimse umursamayacaktı. Gözyaşlarım tükenmiş sadece iç çekişlere dönüşmüştü. Eve gitmem gerekiyordu. Okul daha fazla insanla dolmadan önce çıkmalıydım. Yerde duran çantamı almış ve hızlıca kabinden çıkmıştım. Aynada kendime kaçamak bir bakış atıp ceketimin kapşonunu kafama geçirmiştim. Arabamı almadığım için yürümek zorundaydım. Önüme bakmadığım için yine birine çarpmıştım. Yere düşen kitap yoktu. Her kime çarptıysam bir şey demeden yoluma devam ettim. Fakat kapşonumdan çeken el buna engel olmuştu.

"Hey insan bir özür diler!"

Yüzümün görünmesini engelleyen kapşon çıkmış ve karşımdaki yüzümün halini görünce yumuşamıştı.

"İyi misin?"

Tekrar bir şey demeden arkamı dönmüş ve ilerlemeye başlamıştım. Fakat yanıma koşarak yetişen beden cidden sinirimi bozuyordu.

"Başımdan defol git."

Adını bile bilmediğim insanla uğraşmak şu an isteyeceğim son şeydi.

"Okula gelmişsin neden şimdi gidiyorsun?"

Yerimde durmuş ve kırmızı gözlerimi karşımdakinin gözlerine sabitlemiştim.

"Sanane."

"Sadece merak ediyorum."

Anında gelen cevap ile gözlerimi devirip yoluma devam etmiştim.

"Etme."

Hala yanımda yürüyordu ve bu onu yumruklama isteğimi daha da arttırıyordu.

"Benimle mi gelmeyi planlıyorsun?"

"Evet."

Onunla uğraşmaktansa her dediğine tamam demek daha kolaydı. Ne bok olduğunu bilmiyordum ama zaten şuan sağlıklı düşünemiyordum.

Eve geldiğimde oturma odasında koltuğun birine oturmuş sadece boş duvara bakıyordum. Onun garip bakışlarını üstümde hissedebiliyordum. Tanımıyordum ve evime girmişti. Garip bakışları o hak ediyordu.

"Jimin ben."

Konuşmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.

"Ha?"

Gülümsemiş ve tekrarlamıştı.

"Adım Jimin."

Kafamı sallayıp tekrar boş duvara gözlerimi dikmiştim.

"Sen de Taehyung olmalısın."

Adımı nerden öğrendiği umrumda değildi. Kafamı salladım ve onay verdim.

"Yoongi yüzünden mi böylesin?"

Bu çocuk Yoongi'yi nasıl biliyordu? Kafamı aniden onun tarafına çevirdiğimde dikkatimi çektiği için gülümsüyordu.

"Sen Yoongi'yi nerden biliyorsun?"

Gülümsemesi yüzünden silinmezken beni cevaplamıştı.

"Bir araştırma yaparken öğrenmiştim."

"Sikerim araştırmanı."

Ani çıkışım ile afallasa da tekrar yüzündeki gülüş yerini almıştı.

"Yoongi'yi mi araştırdın?"

Jimin ayağa kalkıp tam karşıma otururken gözlerimi ondan ayırmamıştım.

"Araştırmamın ne Yoongi ile ne de seninle bir alakası yoktu Taehyung. Merak etme kimseye söylemeyeceğim."

Şuan bu konuya kafa yoramayacağımı fark ettim. Konu ona gelince kendimi tutamıyordum. Görüntü gözümün önünden gitmiyordu.

"Anlatmak ister misin?"

Karşımdaki güvenilir miydi bilmiyorum ama o an içimdekini dışa vurma hissi çok baskın gelmişti.

"Bu sabah benim yanımdaydı."

Yutkunmuş ve devam etmiştim.

"O kadar güzel sözler söylüyordu ki."

Bakışlarımı Jimin'e çevirdiğimde dikkatlice beni dinlediğini gördüm.

"Sonra o sevişmek istediğini söyledi ve ben reddettim. Üstümü değiştirmek için yukarıya çıktığımda ise gitti."

Anlatmak için biraz beklediğimde gözlerim tekrar doluyordu.

"Okula gittiğimde onu boş bir sınıfa girerken gördüm. Ardından gittim ama aklımda böyle bir şey yapmayacağını binlerce kez tekrarladım. Ama o her seferki gibi yine beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Dudakları başkasının dudaklarına değiyordu ve ben nasıl nefes alacağımı unuttum."

Bakışlarımı tekrar gözlerine dikmiş ve gözlerine bakarak konuşmuştum.

"Biyoloji öğretmenini boş sınıfın birinde becerirken benim çaresiz ağlayışımı duymadı."

Jimin gözleri büyürken ağzını bir şeyler söylemek için açtı, devamını getiremedi. Beni kendine çekip sarmaladı ve ben akan yaşlarımı daha da arttırdım. Kısık bir sesle konuştu.

"Taehyung biyoloji öğretmeni Hoseok muydu?"

Kollarından ayrılıp tekrar gözlerine baktım ve kafamı salladım. Tek gözünden damla düşerken şaşırmıştım.

"Hey ağlaması gereken benim sen neden ağlıyorsun?"

Sessizce ağlamaya devam ederken ne yapacağımı bilmiyordum. Bir süre bir şey demeden oturduk ve odada ikimizin burun çekişleri yankılandı.

"Taehyung."

Bakışlarımı ona dikmiş ve konuşmasını beklemiştim. Yutkunmuştu.

"Ben Hoseok'u seviyorum."

Sonlara doğru kısılan sesi canının ne kadar acıdığına dair bir kanıttı.

HOSEOKU KULLANMAMIŞIM YA

Math Teacher/ TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin