Sabahtan beri canımı sıkan şeyler olduğu için sınıfımda kalmayı tercih etmiştim. Son ders onundu ve ben nasıl atlatacağımı bilmiyordum. Sonunda dersin başladığına dair zil çaldığında kafamı sıraya vurarak kendimi öldürmek istedim. İçeriye öğretmenin girdiğini belli eden sessizlik sıradaki kafamı kaldırmama sebep olmuştu. Yoongi kalkmamamızı söylerken kafamı tekrar sıraya koymuş ve onu incelemeye başlamıştım. Çıkardığı öğretmen önlüğü boynunun daha çok açılmasına sebep olmuştu. Gözlerim açılan boynuna kayarken kesinlikle orada bir morluk beklemiyordu. Bir süre boynunda duran gözlerim Yoongi'nin rahatsız bir şekilde boynunu kapatmaya çalışmasıyla gözlerine çıkmıştı. Zaten üzerimde olan gözleri benim gözlerimle buluşunca nefesimin kesildiğine yemin edebilirdim. Anlar mıydı ne demek istediğimi? Şuan yüzüne bakarak bana neden bunu yaptığını bağırmak istiyordum. Dolan gözlerimi onun gözlerinden hızlıca çekmiş ve sıraya kapanmıştım. Ona baktıkça dibe batıyordum. Yoongi bir süre daha sessiz kalıp ders anlatmaya başlamıştı. Tüm ders boyunca bana karışmaması işime gelmişti. Ağladığımı görmesini istememiştim belki ama hissetmesini dilerdim. Tüm ders boyunca sessiz bir şekilde acı çektiğimi hissetmesini isterdim. Ama dediği gibi aciz birisinin acısını kim umursardı ki? Dersin bittiğini belirten zil sesi duyulurken hafifçe yüzümü ceketimin kollarına silmiştim. İnsanların sınıftan çıkmasını beklerken yüzümü hala kollarımın arasında saklıyordum. Saçlarıma nazikçe değen bir el kafamı kaldırmama sebep oldu. Yoksa hissetmiş miydi?
"İyi misin?"
Boşversenize. Yoongi çoktan siktir olup gitmişti.
"İyiyim Jungkook."
Jungkook eşyalarımı toplarken bana inanmıyormuş gibi bakıyordu. Elime çantamı sokuştururken zorla ayağa kaldırmaya çalıştı.
"Akşam dışarı çıkacağız."
Hafifçe gülmüş ve çantamı omzuma takmıştım.
"Öyle mi neden benim haberim yok?"
Jungkook bana bakmadan devam etmişti.
"Oldu işte. Akşam sekizde her zamanki gay barda."
Alayla Jungkook'a bakmıştım.
"Canın sıkıldı biraz sanırım senin."
Jungkook yüksek sesle gülmüş ve birkaç adım yalpalamıştı.
"Benim mi yoksa senin mi?"
Sessiz kalmayı tercih etmiştim.
"O piçi unutman gerek."
Büyük gözlerle ona bakmış ve sesimi yükseltmiştim.
"O piç umrumda bile değil."
Jungkook tekrar gülmüş ve omzuma vurmuştu.
"Sana inanıyorum, akşam yedi gibi gelirim."
Ardından bir şey dememe fırsat vermeden gitmişti. Otoparka geldiğimde Yoongi'yi arabasının hemen yanında beklerken fark ettim. Adımlarımı durdurdum ve nefes almaya çalıştım. Öylece dikilen beni fark etmiş ve adımlarını bana doğru yönlendirmişti. Salak gibi gözükmemek için ben de hareketlenmiştim ve arabama doğru yürümeye başlamıştım. Sonuç olarak bana doğru gelmiyor da olabilirdi. Tam onun yanından geçecekken eli kolumu kavradı. Bakışlarım kolumu kavrayan eline giderken kalbimi hissetmiyordum. Ardından gözlerimi gözleriyle buluşturdum ve konuşmasını bekledim. Gözleri sinirli bir şekilde yüzümde gezinirken nefesimi tutmuş onu izliyordum.
"Bana neden öyle bir mesaj attığını açıkla."
Kaşlarım çatılırken neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum.
"Anlamadım."
Kolumu sertçe bırakmış ve eliyle saçlarını taramıştı.
"Salak ayağına yatma Taehyung."
Yüzüne anlamsızca bakıyorken birden bağırmaya başlamıştı.
"O mesaj ne sikimdi?"
Bağırdığından dolayı boynunda beliren damarlara bakarken hala ne demeye çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Telefonunu çıkarmıştı ve mesajlar kısmına giriyordu. Açtığı konuşmayı gözümün içine sokarken dün geceki anılar yavaş yavaş aklıma doluşuyordu. Gözlerim büyürken ne bok yiyeceğimi bilmiyordum. Okuduğuma emin olduktan sonra telefonu cebine sıkıştırmıştı.
"Beni iyi dinle sürtük."
Gözlerim şaşkınlıkla ona çıkarken kollarını birbirine dolamıştı.
"Deliğinin beni ne kadar istediği umrumda değil. Kendini tatmin edecek birilerini bul ve beni rahat bırak."
Aramızda uzaklığı birazcık kapatmış ve gözlerimin içine bakarak konuşmaya devam etmişti.
"Çünkü ben sana muhtaç kalmaktansa elime muhtaç kalırım daha iyi."
Ardından alaycı bir şekilde gülmüş ve arabasına binmişti. Bir süre öylece ortada dikildikten sonra arabama geçmiştim. Arabayı evime doğru yönlendirirken kendi kendime söyleniyordum.
"Ben böyle bir şey yapacağımı biliyordum zaten."
"Hayır daha ne kadar rezil olabilirsin onu söyle bana."
Bulanıklaşan gözlerim yolu görmemi engellerken göz kırpıştırdım. Tek bir damla yanağımdan akarken kafamı sağa sola salladım. Ağlamayacaktım. Ben ki Kim Taehyung istediğim her şeyi elde ederdim. Ona olan ilgimi acizlik diye basitçe kestirip atmıştı. Eğer bana karşı davranışları bu kadar sert olacaksa artık benim davranışlarım da ona karşı sert olacaktı. Arabamı evimin önüne koyarken saatin çoktan yedi olduğunu fark ettim. Eve geçtim ve altıma yırtık bir kot ve üstüme de klasik bir tişört geçirdim. Aynanın karşısına geçtiğimde ise moraran gözaltlarım beni selamladı. Alt kata geçerken zil çalmıştı ve adımlarımı kapıya doğru yönlendirmeme sebep olmuştu. Kapıyı açtığımda Jungkook hemen içeri girip araba anahtarlarını almıştı ve koşarak arabanın sürücü koltuğuna geçmişti. Gözümü devirerek arkasından devam ettim. Onun hemen yanına geçip söylenmeye başlamıştım bile.
"Düzgün sür bugün ölmek istemiyorum."
Hıhlayıp arabayı çalıştırdı. Yol boyunca konuşmadık. Yoongi ile yaptığımız konuşmadan da bahsetmemiştim. Barın önüne geldiğimde bugün onu unutacağımla ilgili kendime söz verdim. Belki yeni birisini falan bulurdum kim bilir? İçeri girer girmez ağır içki ve seks kokusu burnuma hücum etmişti. Taburelerden birine oturduğumda Jungkook bana birini göreceği ile ilgili bir şeyler zırvalamıştı ve gitmişti. Bu çocuğun hormonlarını cidden anlayamıyordum. Önümdeki barmene döndüğümde ise en ağırından bir şey istemiştim. Bugün kafamı cidden dağıtmak istiyordum. Elimdekini içerken bir yandan da etrafa göz gezdiriyordum. Gözlerim etrafı tararken birden yanımdan yükselen ses bakışlarımı o tarafa döndürmeme sebep oldu. Tam karşımda duruyordu. Kalbim onu süzerken çoktan bağımsız atmaya başlamıştı bile. Kalın ve pürüzlü sesi beni benden alıyordu.
"Bana da aynısından ver."
Barmene söyledikten sonra gözlerini benim üstüme sabitledi. Derin kahve gözleri beni baştan aşağı süzerken etkilenmemiş gibi davranmaya çalışıyordum fakat çıplak kaslı kolları ve dudakları beni zorluyordu. Bir öğretmenin öğrencisini bu denli etkilemesi ne kadar mantıklıydı bilmiyorum. Barmenin uzattığı içkiyi gözlerini benden ayırmadan içmeye başladı. Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum ama oynayan adem elması artık sınırı aşmıştı. Bir elim istemsizce penisimi bastırırken diğer elim biten içkisini elinden alıp yere fırlatmıştı. Sonraki hamlem ise dudaklarımı onun dudaklarına bastırmak olmuştu. Ve bugün kendime söylediğim şeyleri ise çoktan unutmuştum. Onu deli gibi arzuluyordum ve o beni arzulamasa bile onu arzulamaya devam edecektim. Çünkü ben gurursuz aciz bir sürtüktüm. Düşüncelerim onun da bana karşılık vermesiyle kesilmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Math Teacher/ TaeGi
Hayran KurguCidden çok acizsin Taehyung. Öğretmenini arzulayacak kadar aciz.