Geri kalan gecede her şeyden konuşmuştuk. Güneşin doğmasına çok az kalmıştı. Jungkook birden ayağa kalkmış heyecanlı bir sesle konuştu."Haydi gün doğumunu izleyelim."
İkimiz anlamsız bir şekilde ona bakarken o heyecanla anlatmaya devam ediyordu.
"Tepeye çıkarız, biraz durup okula geçeriz."
Vazgeçmeyeceğini anladığımda üstümü değiştirmek için yukarıya çıktım. Jimin hemen arkamdan gelip kendi için de bir tişört istedi. Yoongi benim kıyafetlerimi onun üstünde görünce kelimenin tam anlamıyla çıldıracaktı. Jimin'in de aklında aynı fikir olduğuna kalıbımı basardım. Yüzündeki ifade de bunu gösteriyordu zaten. Hazırlanıp evden çıkacağımızda çok da uzak sayılmayan iki araba arasına saklanmış bir araba özellikle içindeki dikkatimi çekmişti.
"Yoongi burada ama sakın bakmayın."
Anlamasın diye bakışlarımı ondan çekerken Jimin'in yanağına bir öpücük bıraktım. Gülüp bana bakmıştı. Arabayı tepeye doğru sürerken arkamızdan geliyordu. Gerçekten nasıl böyle öğretmen olabilirdi ki? Öğretmen dediğin zeki olmalıydı.
"Gerçekten çok salak."
Jungkook söylendiğinde ben de kafamla onaylamıştım. Tepeye çıktığımızda bir sürü araç vardı. Kamufle olması kolay olacaktı ama ben beni izlediğini biliyordum. Amacını anlamıyordum sadece. Gün hafif hafif ağarırken üçümüz tepeden aşağı ayaklarımızı sallandırıyorduk. Jungkook birden yine parlamıştı.
"Henüz görmesem de hala sizi izlediğini tahmin edebiliyorum. Diyorum ki..."
Lafını uzatıp dudaklarını öpücük haline getirip bize bakmıştı. İkimiz de ona anlamsız bir şekilde bakarken tekrar konuşmuştu.
"Öpüşün işte ya."
İkimiz ağzımız açık bir şekilde ona bakarken ne diyeceğimi bilmiyordum. Azgın çocuk kendi hallendiği çocuğu benimle öpüştürecekti. Gerçekten zevk alıyordu sanırım.
"İntikam diyordunuz başka nasıl alacaksınız ki?"
Aklıma yatmıştı. Jimin'e baktığımda bana bakıyordu. Sorun yok dercesine gözlerini kırpmıştı. Yavaşça birbirimize yaklaşırken gözlerimi kapatmıştım. Jungkook'un heyecanla bize baktığını tahmin edebiliyordum. Arkadan gürültülü bir lastik sesi gelirken üçümüz birden oraya dönmüştük. Asabi pezevenk sahalardan ayrılıyordu. Üçümüz de sesli bir şekilde gülerken etraftakilerin bakışları bize yönelmişti. Jimin'i öpmediğim için rahatlamıştım, şu an kimse umrumda değildi. Güneş doğmuştu bile. Biraz oturmuş sonra okul saati yaklaştığı için kalkmıştık. İki üç saatlik uykuya rağmen üçümüz de iyiydik bence. Okul bahçesine girdiğimizde Yoongi'den iz yoktu. Derse girdiğimizde de Yoongi yoktu. Jimin benden bir alt sınıftaydı. Onların dersine de girmemişti. Yoongi okulda yoktu. Gelmemişti. Tüm günüm yine Jungkook ve Jimin ile geçmişti. Modum ne kadar düşük olsa da bu ikisi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Jimin'i çok iyi karşılamasam da bir gün içinde ısınmıştım. Jungkook da benim gibi düşünüyordu ama ısınmak olayına birazcık farklı pencereden bakıyordu. Jimin iyi biriydi onun için iyi olurdu. Ama Jungkook Jimin için iyi olur muydu orasına karar veremiyordum.
Koca bir günün ardından sonunda evimde yalnız başıma olabilecektim. Derin bir oh çekerek anahtarları deliğe yerleştirip sağa çevirdim. İçeriye girdikten sonra çantamı bir köşeye fırlatıp kendimi koltuğa bıraktım. Kızgın mıydım hayal kırıklığına mı uğramıştım bilmiyordum ama mutlu olmadığım kesindi. Duşun iyi geleceğini düşünmüştüm. Ayağa kalkıp merdivenlerden yukarıya çıkmıştım. Banyo dolabının önünde durduğumda gözüm köpüklere takıldı. Küveti doldurmaktan kimseye zarar gelmezdi. Suyu açtıktan sonra bornozumu ve köpüğü almıştım. Bornozu asarken köpüğü hala dolmakta olan suya boşalttım. Su tamamen hazır olunca üstümdekileri çıkarttım ve yavaşça suyun içine girdim. Gözlerimi kapatırken ufak bir takırtı duydum. Çok önemsemedim rüzgar olmalıydı. Fakat banyo kapısının açılmasıyla kapalı olan gözlerim birden açılmış kapıya yönelmişti. Ağzım açılırken istemsizce kendimi saklama gereğinde bulunmuştum. "Burada ne arıyorsun sen?" Yüksek çıkan sesim onu korkutmuşa benzemiyordu. Resmen burnumdan soluyordum. Her istediği kişiye sahip olamazdı. Üstünü çıkartırken bağırmaya devam ediyordum. "Sana diyorum evime izinsiz giremezsin." Gözlerime hiçbir şey demeden öylece bakıyordu. Üstünde kalan son parça olan boxerını da çıkartınca istemsiz yutkunmuştum. Kendime gelip küvetten kalkmaya yeltenecekken beni geri ittirmişti ve üstümdeki yerini almıştı. Gözlerim büyürken nutkum tutulmuştu. Gülerken sessizce fısıldamıştı.
"Far tutulmuş tavşanlara benziyorsun."
Gözlerine bakarken hiçbir tepki veremiyordum.
"Karşımda kayıtsız kalmana bayılıyorum."
Eğilip köprücük kemiğimin üstüne öpücük kondurduğunda titremiştim. Dudaklarımın arasından kesik bir nefes çıkarken tekrar kısık bir gülüş atmıştı.
"Senden nefret ediyorum."
Gözlerimdeki kızgınlığı içten hissettiğini biliyordum. Parmak uçları boynumu yavaş yavaş yalarken gözlerimin kapanmasına engel olamıyordum.
"Pezevengin tekisin."
Dudaklarını hafifçe dudaklarıma bastırırken boynumdaki elleri kasıklarıma inmişti. Dudaklarını çekip tekrar gözlerime bakmıştı.
"Sikini düşünen herifin tekisin."
Elleri penisimi kavrarken iç çekmiştim. Gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum.
"Benimle neden uğraşıyorsun?"
Gözümden tek bir damla yaş düşerken kaşları çatık bir şekilde beni izliyordu. Son kalan gücümle ağzımdan kelimeler çıkarken kendimi onun ellerine bırakmıştım.
"Paramparça ediyorsun beni."
![](https://img.wattpad.com/cover/90314513-288-k223331.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Math Teacher/ TaeGi
FanfictionCidden çok acizsin Taehyung. Öğretmenini arzulayacak kadar aciz.