Yaş farkını ve statü farkını siktir ederler.

2.5K 171 70
                                    


Donuk bedenim zilin çalması ile kendine gelmişti. Sırıtarak lavabodan çıkarken sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Sıraya oturduğumda ise düşünmemeye çalışıyordum çünkü her düşündüğümde erekte oluyordum. Neyse ki bugün onunla dersimiz yoktu da daha fazla rezil olmayacaktım. Dersin  başlaması gerekiyordu fakat hala öğretmen gelmemişti. Yanımda oturan sıra arkadaşıma nedenini sorduğumda o da bilmediğini ifade etti. Eh o zaman daha fazla kurcalamayacaktım. Başımı tekrar sıraya gömüp unutmaya çalıştım, onu görmediğim sürece sorun yoktu. Dersim olmadığı için de görmeyecektim akşam gördüğümde ise tekrar sevişecektik ve hayır bunları düşünürken aletimin kalkmasına da gerek yoktu. Bunları düşünürken sınıf kapısı açıldı. Kimin geldiğine bakmak için kafamı kaldırdım ve içimden siktir çektim. İşleri bu kadar zorlaştırmanın ne gereği vardı şimdi? Min Yoongi, edebiyat öğretmeninin bir işi olduğunu bu yüzden kendisinin girdiğini ve serbest olduğumuzu söylerken kendi masasına doğru ilerliyordu. Gözlerim istemsiz dar pantolonundan belli olan kalçasına iniyordu ve altımdaki küçüğü kontrol edemiyordum. O yüzden gözlerimi çektim ve aklımı dağıtmak için önümdeki defteri açıp bir şeyler karalamaya başladım. İşe yaramıyordu. Sıra arkadaşım Jin kolumu dürterek elimdeki kalemi bırakmama sebep oldu.

"Bir sorun mu var iyi görünmüyorsun?"

Gülümseyerek karşılık verdim.

"Ah iyiyim sağ ol sadece düşünmemem gereken şeyleri düşünüyorum."

Jin anladığını belirtir bir şekilde başını salladı.

"İstersen benimle konuşarak kafanı dağıtabilirsin."

Gülümseyerek karşılık verdim.

"Bu gerçekten iyi olur."

Jin ile hobilerimiz hakkında konuşurken çoktan yirmi dakika geçmişti bile. Birçok ortak yanımız vardı.

"Ciddi misin o filme bayılırım."

Heyecanla konuşurken çoktan kafamı dağıtmıştım bile. Fakat birden izlenmişlik hissiyle etrafıma bakınınca bize bakıyor olduğunu fark ettim. Uzun bir süre bakıyormuş olacak ki Jin'in de dikkatini çekmişti.

"Biz konuşmaya başladığımızdan beri beni öldürecekmiş gibi bakıyor."

İnanmıyormuşcasına gözlerimi devirdim.

"Sanmam, bence düşük notlarımdan dolayı beni öldürmek istiyor."

Jin ısrar edercesine başını sağa sola salladı.

"Hayır bu bakışları biliyorum gözlerinde kıskançlık var görmüyor musun?"

Ardından kulağıma yaklaşmış ve fısıldamıştı.

"Min Yoongi seni kıskanıyor."

"Daha ne kadar saçmalayabilirsin o benim öğretmenim."

İçimden cümlenin saçmalığına haykırıyordum.

"Taehyung bazen öğretmenler de öğrencilerine bir şey hissedebilir ve aynısı öğrenciler için de geçerlidir. Yaş farkını ve statü farkını siktir ederler."

Masum olmayan bir şekilde gülümsedim.

"Hissediyormuş gibi konuşuyorsun."

Aynı şekilde karşılık verdi.

"Eh kimya hocamız hoşuma gitmiyor değil."

Sesli bir şekilde kahkaha attım. O da bana katıldı. Bir süre daha konuştuk ve zil çalmasıyla Yoongi sinirli bir şekilde kapıya doğru ilerledi. Kapının girişinde durdu ve arkasını döndü. Gözleri beni buldu.

"Kim Taehyung odama geliyorsun."

Arkasına dönüp devam ederken Jin omzuma imalı bir şekilde vurdu.

"Sana demiştim, seni kıskanıyor."

Güldüm ve cevap vermeden Yoongi'ye yetişmek için acele ettim. Onu odasına girerken yakaladığımda koşarak arkasından içeri girdim. Sakin bir şekilde koltuğuna doğru ilerledi ve oturdu. Sorar gözlerle ona bakarken o da bana bakıyordu.

"Anlaşmayı hatırlıyor musun Taehyung? Orada bir madde vardı."

Kafamı aşağıya yukarıya salladım ve sordum.

"Hangi madde?"

"Hani şu senin başkalarıyla sürtmemenle ilgili madde."

Sinirlenmeye başlıyordum fakat böyle muamele görmeyi baştan ben istemiştim.

"Hatırlıyorum."

Ellerini birleştirip bacağını diğer bacağının üstüne attı ve kafasını aşağı yukarı salladı.

"Peki neden başkalarıyla sürtüyorsun?"

"Birileriyle arkadaşça konuşmak sürtmek anlamına gelmez."

Ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı. Göz temasını kesmiyorduk ve hiç iyi değildim. Üstüme geldikçe ben arkaya doğru ilerliyordum ve alt tarafımda hiç iyi şeyler olmuyordu. Beni duvarla kendi arasına sıkıştırdı ve alt tarafını bana doğru bastırdı. Gözümün kaydığına yemin edebilirim. 

"Kalktı."

Ağzımdan cümlenin kaçmasına engel olamamıştım. Yoongi ciddiyetini koruyamayarak gülümsemişti ve bu da benim gülümsememe sebep olmuştu. 

"Jin ile ne konuşuyordun?"

Nefesini yüzüme vurarak konuşuyordu. Gülerek karşılık verdim.

"Ne o kıskandın mı?"

"Hayır sadece anlaşmaya gösterdiğin saygıya emin olmak istedim."

"Merak etme yeterince saygı gösteriyorum."

Arkasına döndü ve tekrar masasına doğru ilerlerken konuştu.

"Sekiz gibi geleceğim evde olduğuna emin ol şimdi çıkabilirsin."

Üzgün gözlerle bir aletime baktım bir de ona baktım.

"Peki ben ne olacağım? Kalktı diyorum."

Bakışlarını tekrar yüzüme getirdi.

"Bir madde daha vardı hatırlıyor musun Taehyung?"

Oflayarak yüzüne baktım ve konuşmasını bekledim.

"Hangi madde?"

"Min Yoongi ne isterse Kim Taehyung sorgusuz kabul edecektir diye."

"Ne istiyorsun?"

Alaylı bir şekilde konuşmasına devam etti.

"Okul sonuna kadar o şekilde durmanı ve kendine dokunmamanı istiyorum Taehyung."

Ah hadi ama bu kadarı fazlaydı.

"Ne yani tüm gün kalkık penisle mi dolaşacağım? Üstelik anlaşma tamamlanmış bile sayılmaz imzaları atmadık bile."

Tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Anlaşmayı iptal etmek istemezsin değil mi?"

Ellerimi hayır anlamında salladım.

"Hayır tabi ki istemem."

"Ben de öyle düşünmüştüm şimdi çıkabilirsin ve kendine dokunma, seni izliyor olacağım."

Göz devirerek kapıyı açtım.

"Emredersin."


Math Teacher/ TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin