bb :: eighteen

838 75 83
                                    

Güneşi gözden kaçırdım diye ağlarsan yıldızları da göremezsin.

Bazen bir yıldız, bin güneşe bedeldir.

Daha önce kaybettiğim bir güneş olmamıştı, o anlamda olmamıştı; bir insanı aşk anlamı sevmek anlamında hiç birisini kaybetmemiştim, ağlamamıştım.

Güneşimi kaybetmeden yıldızımı bulmuştum ve yıldızım bin güneşe bedeldi.

Benim yıldızım bulutun içindeki o mavi nefesti.

Ve şu an yanımda arabayı kullanıyor ve bu sefer geçenkinin tersine o bana planı anlatıyordu. Gözlerimi kısarak duraklayışında sakince konuştum. "Louis'nin Cece'ye böyle bir şey yapacağından emin misin? Yıllarca seven Cece iken Louis'nin böyle bir sürpriz yapmak istemesi imkansız..."

"Demek ki, Louis de Cece'ye karşı boş değilmiş..." Gülümsedi. Yandan gülümsemesi... nefes kesiciydi. "Bilemeyiz, değil mi?"

Sadece gözlerimi kırparak başımı sallamaya çalıştım. Gülümsemesiyle her zamanki gibi sersemlemiştim, onun gülümsemesi sadece iki dudağının kenara kıvrılışı değildi benim için... Hâlâ üzerimde ilk günki etkiyi yaratıyordu ve böyle olmaya da devam edecekmiş gibi gözüküyordu.

"Yani ben Cece ile senin adresini verdiğin mekana geleceğim, Louis de orada olacak ve biz ikimiz oradan en hızlı şekilde uzaklaşacağız? Planımız bu kadar?" Gözleri yoldayken sadece başını salladı. Sırıttım. "Tamamdır. Harry için yaptığımızdan daha kolay ve iyi. Çünkü planı biz değil, Louis yaptı." Son dediğim cümleye beraber güldük, haklıydım; iki insanın arasını yapmakta o iki insandan birisinin de bundan haberi varsa ve biz ona yardım ediyorsak daha kolay oluyordu.

"Nasıl bir mekan olacak?" diye merakla sordum, "Ona göre uydurayım kıza bir şeyler, mekana göre giyinsin."

"Aslında bizim şu her zaman gittiğimiz Karaoke Bar'da olacak..." diye mırıldandığında onaylarcasına başımı salladım. "Yani çok da abartmasına gerek yok, zaten abartılı giyinmesini isteseydim bir şeyler olduğunu sezerdi. Güzel fikir. Louis, zeki bir çocuk." Yeniden yüzümde bir sırıtış belirmişti, Cece'nin akşamki tepkisini merak ediyordum ve onların beraber ve mutlu olması, en çok istediğim şeydi. Louis'nin aklının başına gelmesine sevinmiştim.

Eve geldiğimizde ona döndüm. "O zaman akşam dediğin saatte, dediğin mekanda görüşüyoruz." Arabayı durdurduktan sonra önce yüzünü sonra da vücudunu bana çevirdi. "Aynen öyle, akşam 9'da ve Karaoke Bar'da."

Elimi alnıma götürüp iki parmağımla asker selamı verdikten sonra ikimiz de tekrardan bu hareketime güldük ve ona yaklaşıp yanaklarından öptüm, sonrasında da ayaklarımın ucundaki okul çantamı alarak arabadan indim. Camı açtığında eve girmeden önce öpücük yollamıştım ve eve girdiğimde ise kapıya yaslanıp derin bir nefes almıştım. İlişkimizin üzerinden haftalar geçse de hâlâ ısrarla ve ısrarla utanıyordum. Yanağından öpmek bile deli gibi utanmama sebep oluyordu ve bunu nasıl aşacağımı bilmiyordum. Sadece, zamanla geçmesini umuyordum.

Kızarık yanaklarım ile odama geçtiğimde üzerimdekileri hızlıca çıkardım ve siyah kot bir pantolon ile mavi bir kazak giydim. Kazak inceydi ve kesinlikle mevsime göre fazla değildi, neredeyse Kasım ayının sonuna yaklaşmıştık ve buraların havası çoğunlukla insanları donduracak şekilde oluyordu.

Kendimi yatağın üzerine attığımda bir yandan elimle de telefonu arıyordum. Bulduğumda vakit kaybetmeden kiliti açarak Cece'yi tuşladım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açmıştı.

"Bu sıkıcı günün ardından akşam Karaoke Bar'a ne dersin?"

Bence gelmeye ikna etmek için iyi bir başlangıçtı.

Blue Breath | n.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin