10.Bölüm

3.1K 297 365
                                    

Bu göz yaşından nehirde

Boğuluyorum, boğuluyorum

Kafamda kurtlar var ve uluyorlar

Şimdi kırıldım ve kanıyorum

Bu topraklara yabancıyım

Hepsini kaybettim

Lost it all 
 

***

Tüm şanssızlıklar benimleydi. Elimi nereye atsam deviriyordum her şeyi. Hayatın bana gülümsediği tek nokta, ailemdi. Artık onlarda yoktu. Antropofobisi olan birisi olup olmadığımdan şüphelendiğim hayatım geride kalmış, artık tek endişe kaynağımın Ampirizm olduğu yeni hayata sürüklenmiştim. 

Savrulan tek şey bedenimdi. Zira ruhum artık ölmüştü. Her daim zamanı gelen ölümlerden istemişti. Oysa boynuna geçirdiği ip ile klasik bir intihara kurban girmişti. Ruhumu güzel hissederdim. Sanki ölüm, yaşamaktan daha çok yakışmıştı ona. Ruhum gidince bedenim her ne kadar yalnız kalsa da, bundan hoşnuttu.

Yumduğum gözlerimi açıp karanlıkta ki tavanı seyre koyuldum.  "Anlatmaz birisine değil mi?" diye soru yönelttim beyaz olan ama karanlıkta koyu griye bürünen tavana. "Yok ya, anlatmaz. Güveniyorum ben Hazal'a." diyerek cıkladım. 

"Bakma öyle bana. Tereddütte düşürüyorsun beni." diyerek dudaklarımı büzdüm. İyice kafayı yiyordum, harika! Dün kütüphane çıkışında Hazal'la karşılaştığımızda Arda'ya attığı bakışları asla unutamazdım. O dakikalar zihnimden koşturarak gün yüzüne çıkınca kalp atışlarım hızlandı korkuyla.

Hazal çattığı kaşlarını düzeltme gereği duymadan, "Lina, bu kim?" sorusunu yöneltti Arda'ya bakarken. Ne diyeceğim konusunda ikilemde bile kalamazken Arda'yı ittirdim.

"Hazal, bak..."  ben daha cümleme doğru düzgün başlayamadan Arda konuştu.

"Merhaba, ben Arda."  diyerek elini uzattı Hazal'a doğru. Kaşlarımı çatıp hızla ona döndüğümde bana bakmak yerine Hazal'a baktığını gördüm.

"Kendisi de gidiyordu." deyip ittirdim onu yandan. Düşmekten son anda kurtulup havada asılı kalan elini sallandırdı.

"Ya, evet." diyerek o da kaşlarını çatıp bana bakınca, 'Ne yapıyorsun sen?' bakışımı attım ama anlamak yerine çatılan kaşlarını gevşetip bana gülümsedi. "Görüşürüz." 

El sallayıp uzaklaştığında içimden etmediğim küfür kalmamıştı. Görüşürüz mü? Asla! Derin bir nefes alıp Hazal'a döndüğümde benden açıklama bekler gibi baktığını görünce bakışlarımı kaçırdım. "Tanımıyorum onu Hazal. Bakma bana şöyle." 

"Tanımadığın için mi sarılır vaziyette gülerek çıkıyordun şu kapıdan." arkamda kalan kütüphanenin kapısını gösterdi sinirle. Hemen sonra bir çırpıda kollarını hiddetle sallayarak devam etti. "Ayrıca o oğlan bizim grupta değildi! Kimdi o?"

Eftal ve Gökhan dışında Arda'yı gören kimse olmamıştı. Tanımaması normaldi. Ne diyecekti ki şimdi ona? Cevap vermek için dudaklarımı aralamıştım ki laflarımı ağzıma geri tıkadı. "Yoksa... Yoksa Eftal'ın dediği iş birlikçi olduğun..."

"Saçmalama!" diye bağırdım gözlerim dolarken. Bıkmıştım sürekli zor durumda kalmaktan. Ne tür günah işlemiştim de, tüm bunlara tabi tutulmuştum anlamıyorum. "Yemin ederim sana, benim onunla bir işim yok. Ben kimseyle işbirlikçi değilim."

BENDEN ÖTESİ |   m i m o z aHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin