11.Bölüm

3.2K 287 336
                                    

Medyada ki resim Lina'yı andırıyor. Ve şarkı var :)

Bölümü, başta çok değer verdiğim birisi olan Gizem İrem'e  ve kanatları kırılmış olup yine de uçmaya çalışanlara ithaf ediyorum

 Eğer ithaf isteyenler olursa söyleyin gelecek bölümlerde yapayım ❤ 

Bu arada sık sık bölüm atmaya çalışacağım, sizi bekletmeyi bende istemiyorum ama sınav haftamdaydım. Şimdi sınavlarım bitti. İkinci sınavlara kadar elimden geldiğince gerekirse uyumadan yazıp bölüm atacağım 

***

Üzerini çizdiğim hayatımın kalbinden damlayan zehir, renksiz dudaklarımın arasından geçerek boğazımı yakıyordu. Çığlıklarımın desibelinde saklanan yardım dolu istekler dilimin altına yılan gibi dolanıp lal ediyordu beni. Beyaz ten renginin yer edindiği sırtımdan akan soğuk terler, verdiğim mücadelenin gösterdiği şovdu. Ölümün şahane kapısına adım adım yaklaştığımı hissetmek bir şeyi değiştirmiyordu. Öyle ki, onlar izin vermediği sürece nefes almam dahi olanaksızdı.

Bir damla suya ihtiyacı olan dudaklarım hafifçe aralandı. "Yeter artık." sesim kendi gibi çıkmıyordu. Yorgundum. Uyumam gerekiyordu. Açtım. Canım yanıyordu...

"Gözümüzden kaçan nedenden dolayı ATEŞ deneyinde terslik var, Lina. Bu sorunu düzeltene kadar biraz acı çekeceksin maalesef." tanımadığım beyaz doktor ceketli doktorun dediklerin gülesim geldi. Biraz mı?

Canlı canlı ölümü tadıyordum!

Ve bu eskiden olduğu gibi ruhsal değil, fizikseldi.

Gözümü kırpmaya gücümün olmaması ne kadar aciz durumda olduğumu apaçık ilan ediyordu. Nefes alırken nefessiz kalmayı, yaşarken ölmeyi, gülümserken acı çekmeyi, özgürken zindanda çıplak kalmayı biliyor olmamın beni güçlü kılması gerekirdi değil mi? Aksine, bitiyordum. Güçsüzdüm. Korkaktım. Ben insanlara karşı savunmasız ve ucubeydim. Dünyada öyleyken burada kendimi hiç olmamış gibi hissediyordum.

Kafama taktıkları yarım kask şeklinde ki şeyin bağlı olduğu makinede bir düğmeye basacakları sırada odaya birisi girdi. Bunu açılıp kapanan kapının sesiyle anlamıştım. Gözlerimde olan siyah bandana gibi bir şeyden dolayı etrafı göremiyordum. Koluma başka bir elin soğukluğu dokununca irkildim.

"Arsenik, katkısı..." diye mırıldandı kadifemsi bir ses. Bu sesi daha önce duymamıştım ve dediğinden gram bir şey anlamıyordum. Sesin sahibi olduğunu tahmin ettiğim adamın eli kolumun eklem yerinde ki damara gelince durdu. "Spesifik Antidot kullanılmasında hem yarar hem zarar var. Kullanılırsa sorun ortadan kalkar ama deney başarısız olur."

Kaşlarım çatılırken dediğinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordum.

"Ve kullanılmadığı takdirde, Capgras Sendromu ortaya çıkacaktır." Neden bilmediğim tabirler kullanıyorlardı ki?

Çevreden gelen metal sesleri ile tek düşündüğüm artık uykuya ihtiyacımın olduğu gerçeğiydi. Bir şırınga yardımıyla kanıma karışan madde ile uykum olduğu halde uyuyamıyordum. Ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama artık şaşıramıyordum bile.

"Başa mı dönüyoruz?" diye sordu o yaşlı adam.

"Başa dönüyoruz." onaylama gelen sesin hemen ardından hissettiğim keskin acı ile daha ne olduğunu anlayamadan gözümden çekilen göz bandı ile uzandığım sert sedyeden kaldırıldım. Önüme tutulan bir kaba kusarken bu kadar insanın olmasını umursayacak durumda değildim. Ne olduğunu anlamasam da bildiğim bir şey vardı ki, o da kanımda dolaşan zehri çıkarttığımdı.

BENDEN ÖTESİ |   m i m o z aHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin