Bölüm şarkısı° Christina Perri | Human
Zorla gülebilirim,
Dans eder veya rol yapabilirim.Eğer sorduğun buysa, her şeyimi verebilirim.
Yapabilirim...Ama ben sadece insanım,
Ve düştüğümde kan kaybederim.Kafamın içinde ki sözlerin, kalbimi yıpratıyor...
✖✖
Ensemde ki şiddetli ağrı ile inleyerek gözlerimi aralamaya çalıştım. O an işleve geçmişti diğer duyu organlarım. Hissettiğim metal kokusu o kadar şiddetliydi ki, başıma derin ağrılar saplanmasına neden oluyordu. Duyduğum garip seslere anlam veremiyordum. Gözümü henüz açamamıştım ama göz kapaklarımın ardından gözüme vuran bembeyaz ışığı görmemek için kör olmak gerekirdi.
Hissettiğim gıdıklanma ile yüzümü buruşturup zorlukla gözlerimi araladım. Aniden gelen beyaz ışığın, sert ışınları adeta gözlerimden girip beynime ulaşıyordu. Ve bu ciddi manada kafamın çatlamasına neden oluyordu. Hızla bakışlarımı ışıktan kaçırıp olduğum yerde göz gezdirmeye başladım.
Ensemde ki ağrıyı unutturan şey, bulunduğum yerdi. Tahminim, tam göremesem de, bir sedye üzerinde uzanıyordum. Büyük odanın beyaz duvarlarını süsleyen tek bir şey yoktu. Sağımda ve solumda duvarın aksine tam karşımda camdan büyük duvar vardı. Kaşlarım çatılırken neler olduğunu hatırlamaya çalıştım.
Karşımda ki camın ardında gezindi gözlerim. Büyük ve sessiz duran koridor tamamen metalden görünüyordu. Loş beyaz bir ışıklandırma ile tamamlanmıştı.
Gözümün önünde canlanan görüntüler ile, "Şerefsiz." diye mırıldanıp yerimden kalkmaya çalıştım. Ama bileğimde ki şeyler engel oldu. Kafamı bileklerime çevirdiğimde sinirle inleyerek kafamı sertçe sedyeye koydum.
"Uyandın demek." duyduğum ses ile irkilerek sağ tarafıma baktım. Benim gibi bir sedyede olan Eftal tavanı izliyordu. Bu sefer onu inceledim. Kolundan açılan damar yolu vardı. Ve bir serum...
Gözlerimi kaldırıp seruma baktım. Gri bir renkte sıvı ağır ağır inerek Eftal'ın damarları ile buluşuyordu. Hızla kendi koluma baktım. Ama kolumda göremedim. Onun yerine elimin hemen üzerinde olan serumu fark ettim. Kafamı kaldırıp baktığımda görüş alanım bulanıklaştı. Eftal'ın kolunda ki serumdan farksız değildi. Gri... Neydi bu böyle?
"Ne..neredeyiz biz?" titreyen sesime aldırış etmeden bileğimde ki bağlı şeylerden kurtulmaya çalıştım. Sonuç alarak geriye tek kalan yırtılacak gibi hissettiğim bilek acısıydı...
"Ampirizm." dedi sakin bir tavırla. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu?!
"Bu arada," diyerek kafasını bana çevirdi uzandığı yerden. Aramızda ki mesafe beş adımlık kadardı. "Cidden güzel bayılma numarası yapıyorsun. O kadar insan içinde utanmasam kalkıp ayakta alkışlayacaktım." dedi yarım ağız gülerek, samimiyetten uzak.
Titreyen çenemi yavaşça araladım. "Anlamadım?" sesime yansıyan korku bariz ortadaydı. Ne olacaktı? Neden şuan burada ikimizden başka kimse yoktu? Bizi neler bekliyordu? Sorular üzerine korkuyla hızlanan kalbim beni dahada kötü yola düşürüyordu.
"Sevgilinin kolu rahattı sanırım. Gelene kadar bırakmadı, baygın(!) bedenini." yaptığı ima ve dedikleri ile süzülen yaşlara engel olamadım. Evet, çok ağlıyordum. Ama elimde değildi.
Şaşkınlıkla açılan ağzıma tır girse umurumda olmazdı şuan, sanırım. Ondan farksız, ne halde olduğumu kendi gözleriyle görüyordu. "Sen ne kadar bencil, kalpsiz birisin be?" ciddi manada inkar etmekten sıkılmıştım artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN ÖTESİ | m i m o z a
Fantasi"YENİ SESLER Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi" - Belirlenen bir sınır. Kuralı olmayan oyun. Dehşet verici gerçek. Yıpranan hayatlar, ölümle her an burun buruna. Lina'ya sosyal ağ üzerinden beklemediği bir mesaj gelir. Mesajda gördüğü link...