Kalbimden koparılıp avuçlarıma konan güvenim vardı benim. İnsanların benden alıp eline oyuncak yaptığı... En son ne zaman birisine güvendiğimi hatırlamıyordum. Uzun, çok uzun süre önceydi. Kırmak, incitmek, üzmek, güven sarsmak günah olmalıydı azizim. Günah olmalıydı... Ah, hayır. O zaman herkes mutlu olurdu ve yaşamanın ne anlamı kalırdı, değil mi? Olsun be azizim, sürekli can yanmasından iyidir.
Ben delirme noktalarına emin adımlarla ilerlerken ensemde ki pençe yavaşça aşağı inmeye başlayınca gözlerimi havaya kaldırdım. "Suçum neydi de tüm manyaklar beni buldu Allah'ım?"
"Suçumuz sevmek hakim bey." cümlesinden sonra tanıdık bir kahkaha yükseldi sokakta. Hiddetle arkamı döndüğümde Arda sırıtarak ellerini havaya kaldırdı.
Elimi enseme götürüp tutarken diğer elimde ki çantayla kafasına vurdum. "Ne yapıyorsun sen ya? Ne sevmesi?" diye soludum tek nefeste.
Gülerek kafasına gelen çanta darbelerini engellemeye çalıştı. "O kadar sinirliydin ki, kafanı dağıtmak istedim pençe şeysi o yüzden. Söze gelirsek ne bileyim ben öyle derler ya."
Dişlerimi sıkarak ensemden elimi çekip karnına sert bir yumruk geçirdim. Gülmesine karışan inleme havada yankılanıp kayboldu. "Sen nasıl bir sevilmeyen kulsun ya. Git başımdan."
"Ov, çok sinirliyiz. Tamam..." Ellerini havaya kaldırıp geriledi. Gözlerimi devirerek omzuna çarpıp yanından geçeceğim sırada durdum.
"Niye buradasın?" sorum üzerine omuzlarını silkip çevreye bakındı.
"Daha yeni hissettiğin öfkeyi hissettim. Bir alavere çıkmadan geleyim dedim. Baktım çok sinirlisin kafan dağılır belki diye..."
"Kafam falan dağılmadı! Böyle saçmalıklar yapma bir daha!" bir şey demesine izin vermeden hızla yanından tekrar uzaklaşacaktım ama bu sefer o kolumdan tutup engel oldu.
"Lina," dedi ciddiyete bürünerek. O an bir şey olduğunu anladım. "Dikkatli ol. Ampirizm hala peşimizde. Bugün içlerinden bir tanesi karşıma çıktı. Ve inan hiç holograma benzemiyordu." bu cümleler duymayı beklediğim şeyler kesinlikle değildi. Ne diyeceğimi kestiremediğim için bir şey demeden yoluma devam ettim.
Sokakta yürürken bir taşı tekmeleyerek ileriye attım. "Anlamıyorum ki nerede saçmalık varsa beni buluyor! Yahu diğer insanlardan farkım ne benim? Kaldıramıyorum işte! İnsanın bir sınırı vardır." elimi boynuma koydum. "Burama geldi. Ben artık bataklıkta bile değilim. Ben olsam olsam uzay boşluğundayımdır. Bir sonu yok bu hayatımın. Nereye düşeceğim meçhul. Ucu bucağı karanlık ve bilinmez."
Kendi kendime konuşurken sağ tarafımda kalan sahile girip ileride bir kulübenin önünde ki ahşap masalarından bir tanesine oturmuştum. Kafamı gökyüzüne kaldırıp, "Sen bilirsin ya ben bilinmezliklerden çok korkarım." diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN ÖTESİ | m i m o z a
Fantasy"YENİ SESLER Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi" - Belirlenen bir sınır. Kuralı olmayan oyun. Dehşet verici gerçek. Yıpranan hayatlar, ölümle her an burun buruna. Lina'ya sosyal ağ üzerinden beklemediği bir mesaj gelir. Mesajda gördüğü link...