Eski yaşamımda hayatımın en sıkıcı günü olarak ilan ettiğim 16 Mayıs tarihi yerel ağda benim lanetim olmuştu. Tavandan asılı olan ellerim bana anılarımı canlandırırken homurdandım. "Sizi bok kafalılar!" diye bağırdım duyup duymamalarını umursamadan. Benim gibi uysal, kendi halinde, sessiz sakin bir kızı iyice çirkefleştirmişti bu Ampirizm.
"Onları kışkırtmak senin zararına." diyen Arda'ya çevirdim bakışlarımı. Yan tarafımda aynı benim şekilde duruyordu. Kabuslarımın üzerine iki ay kadar bir süre geçmişti. Bu süreçte yeni birisi gelmişti, kanalizasyonun ne olduğunu öğrenemeden kaybolmuş, gruptan sürekli deney için arkadaşlarımız buraya getirtilmişti. Ve geçen iki ayın sonunda ben ve Arda'da buradaydık. Bu bir ilk gibi bir şeyler falan zırvalayıp durmuşlardı ama pek bir şey anladığım söylenemezdi.
Bulunduğumuz tozlu ve örümcek ağlarıyla dolu mahzende tek ışık kaynağı tepede ki küçük -oldukça küçük- pencereden sızan gün ışığıydı. Resmen mahzendeydik, evet. Bileğime bağlı zincirleri bir kaç defa daha çekiştirdim. Sonucun hüsran olması bir miktar üzüyordu.
"Artemis olduğunu söylememi mi bekliyorsun?" Arda'nın cümlesiyle kaşlarımı çatarak kafamı ona çevirdim. Gözlerini devirdi. "Kendi gücün değilde Artemis yanının gücünü kullansan? Hayır, yani dakikalardır aklına gelmedi, illa söyleyeyim mi?"
Dişlerimi gıcırdattım. "Pardon Arda bey, ben on dokuz yıllık hayatımı insan olarak geçirip bir anda canavara dönüşen birisiyim. Dövmek gerek beni tabi. Nasıl olur da hatırlamam güçlerimin olduğunu." alay ederek konuştuğumda tekrar gözlerini devirdiğini gördüm.
"Neyse, kurtul şu zincirlerden sonra beni kurtar." dediği şeyle kaşlarım havaya kalktı bu defa.
"Unuttun herhalde, sende kurtsun. Sen niye kurtulmuyorsun?"
"Denemedim mi sanıyorsun? Zincirlere bir şeyler yapmışlar. Hem senin gücünle benim gücüm kıyaslanamaz. Belki başarırsın sen." dediği şey olmayan egomu okşayınca kafamı önüme çevirip sırıttım. Kendimi tüm gücüme odaklayarak zincirlere asıldığımda kurtulamayınca sırıtmam suratımda soldu. Oflayıp Arda'ya baktım.
"Olmuyor!" dedim öfkeyle.
"Gördüm." diyerek derin bir nefes verdi. " Yapacak bir şey yok o zaman. Güneşin batmasını ve ayın tem tepeye çıkmasını bekleyeceğiz." dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Birincisi, bilmem farkında mısın o zamana kadar zaten bizimle işleri bitmiş olur ve dönmüş oluruz. İkincisi, ay ne alaka?"
Sorularımı dinlerken bir kaç kere o da umutla zincirlerden kurtulmaya çalıştı ama olmayınca pes etti. "Birincisi güzelim, bir şeyin ilkini yapıyorlar kolay kolay bırakmazlar. Ve eminim ki bu ilk olan şey her neyse, canımızı çok yakacak. İlkler her zaman can yakıcıdır. İkincisi, ay tanrıçası olan sensin. Ay ışığı teninle bütünleştiği an gücünün üzerine güç tanınmayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN ÖTESİ | m i m o z a
Fantasy"YENİ SESLER Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi" - Belirlenen bir sınır. Kuralı olmayan oyun. Dehşet verici gerçek. Yıpranan hayatlar, ölümle her an burun buruna. Lina'ya sosyal ağ üzerinden beklemediği bir mesaj gelir. Mesajda gördüğü link...