Hepimiz paylaşmak için can atıyoruz. Belki hayatlarımızI belki tecrübelerimizi. Bazen bunları destanlara aktarıyoruz bazen şiirlere bazen kitap karakterlerine bazen ise şarkılara...
Anılarımızı paylaşıyoruz belki hiç tanımadığımız insanlarla böylece yok olmuyoruz. Anlattıklarımız, paylaştıklarımız bizim varlığımızı kanıtlıyor.
Tüm duyguların temelinde yatıyor bu dürtü. Acımızı paylaşarak azaltmaya ve onay görmeye, mutluluğumuzu herkese duyurarak kabul gördüğümüzü paylaşıyoruz.
Sosyal medyanın temelinde de bu yatıyor. En anlamsız şarkının bile temelinde paylaşarak rahatlama ve bir iz bırakma çabası var.
Tüm yazıların, tüm romanların temelinde ruhunda birikmiş tecrübeyi serbest bırakıp özgür olma çabası var.
Özgürlük için paylaşıyoruz. Bu dünyaya geldiğimizi kanıtlamak için, daha iyi hissedebilmek için paylaşıyoruz.
Bazen utanıyoruz ve bunları paylaşmaktam çekiniyoruz ama bu gereksiz. Üzerindeki yükü açıkladıktan sonra o ruhundaki karanlık da yok olur. Bir şeyi itiraf ettikten sonra utanç duygusu yerini huzura bırakır.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Non-FictionHepimiz ya da çoğumuz hayatımıza yön verecek yaştayız. Merak edip sorguluyoruz. Sorularımıza cevaplar, tutkularımıza ilişkin fikirler arıyoruz. İşte sorgulayan ve cevap arıyanlardan olarak fikirlerimi paylaşmaya karar verdim. Biraz olsa da ilginizi...