Büyük Aşk'ın İlk Adımları

214 184 9
                                    

Sabah kalktığımda başım ağrıyordu.Yataktan kalkıp lavobaya gittim.Aynaya baktığımda yediğim dayaktan gözlerimin altı mosmor olmuştu.Alt dudağımda küçük hafiften, yaralar vardı.Patlayan kaşımın kenarları şişmişti.Kendimi aynaya bakınca zor tanıyordum.Elimi yüzümü yıkadım.Su yüzüme değdiğinde
yaralarım acıyordu.Mutfağa bir şeyler hazırlamaya gittim.Kapıdan içeri girdiğimde sofra hazırdı.Sıla erkenden kalkıp sofrayı kurmuştu.

-Günaydın Sedat

-Günaydın Sıla

-Sen işe aç gidersin diye sabah erkenden kalktım.Kahvaltıyı hazırladım.

-Teşekkürler Sıla ama bugün işe gitmiyeceğim.

-Bugün tatil mi ?

-Hayır, kendime izin verdim.

-Peki Sedat sen bilirsin.Hadi sofraya geç.Ben çay koyuyım.

Sofraya oturduk.Yemeğimizi yedik.Sofrayı toparladıktan sonra kıyafetlerimi değiştirdim.

-Sıla, hadi giyin de dışarı çıkalım.

-Nereye gideceğiz?

-Bilmiyorum.Hiç düşünmedim.Yolda bakarız.

-Tamam ben giyinip geliyorum.

Sıla kıyafetlerini giyinirken bende arabanın yağına, suyuna bakıyordum.

-Ben hazırım Sedat.

-Tamam bende hazırım.

Arabanın kaportasını kapattıktan sonra hediye ettiğim siyah elbiselerle Sıla'yı gördüğümde göz bebeklerim sanki yerinden fırlayacak gibiydi.Bir insana siyah sade bir elbise hiç bu kadar yakışır mıydı? Çok güzel olmuştu.Saşkınlığı mı gizleyemiyordum.Fiziği siyah elbiseyle kendini tam belli etmişti.Gözlerine hafiften kalem çekmiş.Siyah ruju beyaz yüzünde çok güzel durmuştu.Kolyesi ve saatini kombine etmişti.Böylece elbisenin sadeliğini fazla bozmamıştı.Bir kaç dakika ona bakakalmıştım.

-Sedat ne oldu?

-Yoook yok bir şey..

Arabaya binmiştik.Şaşkınlığım hala devam ediyordu.Ona arabanın kapısını bile açmayı unutmuştum.

-Nereye gidiyoruz?

-Bilmiyorum, nereye istersen oraya gidelim.

-Ben hiç lunaparka gitmedim.Lunaparka gidelim mi ?

-Peki gidelim.

-Birkaç dakika sonra şehrin merkezindeki lunaparka gelmiştik.Arabadan indim.Sıla'nın kapısını açtım.Lunaparkın içine girdik.Her tarafta insan vardı.İlk defa kendimi bu kadar çok insanın içinde bulmuştum.Kendimi çok tuhaf etmiştim.İnsanların içinde sanki boğuluyordum.Sıla'ya bakıp,

-Napalım Sıla

-Sedat şuna binelim mi?

Baktığımda top şeklinde yapılmış, halatlarla bağlı yükseğe fırlatıp havada, belirsizce dönen bir alet gördüm.O alete binen insanlar ya kaçıkdı ya da hayatlarının bir değeri yoktu.Halatın koptuğunda en az abartısız 100 metreden aşağı düşerdi.Sıla'ya baktığımda ise çok hevesli görünüyordu.Onu kıramazdım.Hiç istememe rağmen "tamam" dedim.Biletleri gişeden aldım.Sıraya geçip sıranın bize gelmesini bekliyorduk.Aletten inen insanların yüzlerini gördükçe geriliyordum.Hepsinin yüzü bembeyaz olmuştu.Binenlerin birdaha o alete binmek isteyeceğini sanmıyordum.Uzun bekleyişten sonra sıra bize gelmişti.Görevlilere halatların sağlamlığını sordum.Görevliler "efendim korkmayın halatların kopma gibi bir ihtimali yok" dediler.Sılaya baktığımda hiç heyecan yoktu.Beni şaşırtmaya devam ediyordu.Topun içine bindiğimizde güvenlik kemerlerini taktılar.Son kontrolü yaptiktan sonra topun kapaklarını kapattılar.Alet çalısmaya başladı.Çok heyecanlıydım.Heyecanımı gören Sıla

-Sedat n'oldu korkuyor musun ?

-Ha hayırrr Sıla

"Ben yanındayım" deyip ellerimi tuttu.O an ne olup bittigini anlamıyordum tüm heyecanım gitmişti.Sadece Sıla'ya bakıyordum.Alet yavaşlamaya başladı.Zaman dolmuş bizim inme vaktimiz gelmişti.Görevliler kapıları açtılar.Güvenlik kemerlerini çıkardılar.Topun dışına çıktık.Ben korkudan fazla eğlenememiştim.Sıla'ya baktığımda çok fazla eğlenmişe benziyordu.Onun mutlu olması benide mutlu ediyordu.

Aşk Ve Sadist #Wattays 2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin