□ 2 □

3.6K 291 150
                                    


'Bir başka zararlı alışkanlık da stres karşısında hiç tepki göstermemektir. Bu birikimler sonucunda artık daha fazla dayanamayacağımız için, herhangi bir olayın hiç beklenmedik bir anda strese dönüşme olasılığı vardır. Ayrıca stresin birikebilen bu niteliğini farketmek güç olduğundan, dayanma sınırlarımızı zorladığımız da olur.'

İyi diyorsun da Hocam. Ben de mi stresimi biriktiriyorum?! Öyleyse şimdiye okyanus olmuştur. Çünkü gerçekten uzun zamandır, çok uzun zamandır bu konu kafamı kurcalıyor. Farkında olmadan kendimi onun hakkında ve benimle olanlar hakkında düşünürken buluyorum. Tam da şuanda yaptığım gibi.

Stres dersinin Jongin'le ne alakası vardı? İzah edeyim. Onda benim için farklı olanın ne olduğunu düşünmek, bu arayış ve bir türlü herhangi bir cevap bulamayışım stres oluşturuyordu. Utanarak itiraf ediyorum ki bazen ona çıkışmama neden oluyordu. Tıpkı bu sabah olduğu gibi.
Derse hazırlanırken dişlerimi fırçalamak için banyoya girdiğimde o da oradaydı ve traş oluyordu. Yine makine yerine traş bıçağı kullanıyordu. Ağzımdaki fırça yüzünden onu bakışlarımla terslediğimde omuzlarını silkti. Ve yanağındaki traş köpüğünden parmaklarıyla yüzüme bulaştırdığında ben de ipler koptu.

" Mal mısın Jongin?! Dişlerimi fırçalıyorum ve o lanet şey dudaklarıma da bulaştı. Lanet olsun. Akşama kadar ağzımdaki traş köpüğü kokusu ile midem bulanacak."

Jongin bana kahkahalarla gülerken elini uzatıp çenemi kavradı. Gözlerimin içine baka baka baş parmağı ile dudağıma bulaşan köpüğü silip öpücük attı.

" Sinirlendiğinde ayrı bir tatlı oluyorsun."

Midemde sancı, kasılma ve yumruk gibi her türden ağrı ile öylece kaldım. Abartmıyorum beş dakika öylece kalmışım. Çünkü Doyoung asla yalan söylemez, beş dakika boyunca kapıda lavoboya girmek için benim çıkmamı beklemiş. Dudaklarımdaki o iğrenç kokunun gitmesi için defalarca dudaklarımı da fırçaladım. Sonuç dudaklarım kızarmış ve olduğundan daha da dolgun hale gelmişti. Demek dudak fırçalamanın böyle nimetleri vardı!?
Şimdi ise dudaklarımda hala o iğrenç traş köpüğü kokusu varken dilimi dudaklarımda gezdirmemek için gerçekten ciddi efor sarfediyordum. Ne yazıkki dudaklarımı yalamak benim için gizli bir alışkanlık olmuş, böylece bunun da farkına varmış oldum. Kendim hakkında oldukça gerkesiz bir bilgi. Ve hala onun o hareketini düşünüyorum. Ona dair sorularıma, karın ağrılarıma bir yenisi eklenmişti. Jongin dudaklarıma dokunduğunda midemdeki sancı yüzünden öleceğimi sandım. Bütün bunlar olurken kalbim atmak dışında ne işle meşguldü bilmiyorum.
Böyle zamanlarda genelde başını alıp gidiyor, varlığını unutturacak bir durgunluğa giriyor.

Parmaklarımın arasındaki kalemin arkasını önümde açık kitaba vururken dersin Hocasının sözleri zihnimde yankılandı.

'Stresle başa çıkma tarzınız ne olursa olsun, "esnek" olabilmek önemli bir niteliktir. Esneklik, değişime  daha açık olmamıza olanak tanır. Böylelikle stresli olarak algıladığımız olay sayısı azalabilir.'

Yani Hocam diyorsunuz ki kafana taktığın için bu kadar gözüne batıyor her şey. Aslında ondan başka şeylere baksam bu kadar abartılacak bir tarafı yoktur belki bu durumun. Farklı ise ne olmuş? Jongin'in bunu taktığı var mı?
Genel geçer,  yarım yıldır(!), bir kuruntudan ibaret. Zihnimdeki acabalara ellerim havada itiraz ederek çırpınırken hepsine arkamı döndüm. Görmezden geldim. Kulaklarımı tıkadım. Tam zamanında biten dersle kendimi derslikten dışarı attım.
Artık bu Jongin meselesine kafa
yor..ma ..ya..cak.tım..
Atmaz olaydım ..
Lanet olsun..
Elinde telefonu yine o sıkıcı oyunlardan birini oynarken dersliğin karşısında, koridordaki camlara yaslanmış tüm ihtişamı ile etrafında onun için ölüp biten bakışlara kayıtsızdı.

Ben Korkusu; Sen YokluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin