□ 16 □

2.1K 237 36
                                    


"KyungSoo!"

Sesince duyduğum adımla göğsüme tatlı bir sancı yayılırken, elim kapının kulpunda öylece kaldım.

"Bekle, birlikte çıkalım."

Teklifi ile ona döndüğüm sırada banyodan çıkan Yoongi Hyung ile göz göze gelmemle gerildim. Önceki gece çatıda bizi o şekilde gördüğünden bu yana sorgulayan bakışlarına maruz kalıyorduk, kalıyordum.. Jongin'in pek de umrunda değil gibi.
O gece, hasta olduğum için benimle ilgilendiğine dair bir bahane ile Yoongi Hyung'u geçiştirmiş olsa da belki de kendi gerçekliğimin korkusu ile onun beni farketmesinden korkuyorum.
Sanki kalbimdekileri araştırırcasına dikkatle beni süzen bakışlarından kaçındım.

"Bugün nasılsın KyungSoo?"

Yanılıyor muyum yani?
Her şeyi kafasında büyüten ben miyim?

"Sayenizde daha iyiyim Hyung. "

"Bu iyi."

İyi değil. Senin iki sözle önümden geçip gitmen normal değil Hyung. Ama bunu sorgulamaya gücüm yok benim.

"Hadi çıkalım."

Jongin yanıma geldiğinde yine o bakışları bizi buldu. Açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum.

"Derse gitmeden önce fotokopi için kırtasiyeye uğramam lazım Jongin. İstersen sen beni bekleme."

Bakışları. İkna olmuş gibi.
Ama korkularım ikna olmuyor.
İçten içe titrediğimi hissediyorum.
Jongin elini, hâlâ kapının kulpunu sıkıca tutan elimin üzerine koyduğunda irkildim.

"Benim de almam gerekenler var. Uğramamız iyi olur."

Kapıyı açtı ve omzuma sardığı kolu ile beni dışarıya iteledi.
Bu yakınlık başımı döndürüyor. Onu sevdiğimi kendime itiraf edesiye kadar bundan rahatsız değildim. Ama bu kontrolsüz kalp atışları, soluduğum havanın ciğerlerime yetmeyişi, zihnimin allak bullak oluşu beni bambaşka bir karmaşanın içine sürüklüyor.

"Titriyor musun?"

"Ne? Ne titremesi?"

"Sanki titriyorsun KyungSoo."

Kırtasiyeye giden yolda onun sorması ile durmuştuk.

"Hayır titremiyorum."

"Üşüttün mü? Ateşin mi var yoksa?"

Elleri önce yanaklarımı sardı.
Gözlerinden bir parıltı geçtiğine yemin edebilirim.. Elinin tersini alnıma yasladı.

"Ateşin yok. Ama yanakların.. "

Yüzümü hemen başka yöne çevirdim. Onun dokunuşları ile alev alan yanaklarımın, bir de kızardığını görmesini istemiyorum. Hızlıca yolun karşısındaki kırtasiyeye adımladım. Aniden çalan korna ile gerilediğimde bir araba önümden hızla geçti. İşte şimdi gerçekten titriyorum.
Omuzlarımdan tutarak beni kendine döndürüyor. O da titriyor. Hayretle genişleyen gözlerindeki korku ve endişeyi seçebiliyorum.

"Senin neyin var? Canına mı  kastediyorsun? Ölmek mi istiyorsun?"

Jongin..
Gözlerim yanıyor. .
Hayır ağlıyorum.
Sen gerçeğini kabullendiğimden beri olur olmaz her şeye ağlıyorum..
Ben bu kadar zayıf değildim.
Seni sevesiye kadar bu denli korkak değildim. Korkuyorum Jongin. Seni severken hayatımın tepetaklak olmasından korkuyorum. Durduramadığım senli hislerimin hayatımı darmadağın etmesinden korkuyorum.

Ben Korkusu; Sen YokluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin