□ 15 □

2.3K 242 33
                                    


Rezil bir şekilde bastıramadığım duygularım yüzünden kendimden geçercesine  zırıl zırıl ağlarken bana neler olduğunu anlayamayan oda arkadaşlarıma doktorun verdiği antidepresan ilacı ile ilgili olduğuna dair bir iki bilimsel laf edip onların endişelerini savuşturmaya çalıştım. Jongin hariç hepsi de buna inandı. Jongdae doktora ve ilaca bir iki güzel küfür demeti savurdu. Nedense bu beni rahatlattı.

Akşam yemeği niyetine onların zorlaması ile en azından çorba içtim.
İlaca elimi dahi sürmedim.
Ama onlar tutarsızlıklarımı ilaca yoruyor.
Bu hallerimin çaresi o ilaç değil.
Jongin ve ona olan hislerim asla çözülemeyecek bir düğüm.
Her geçen gün de içinden daha da çıkılamaz bir hal alıyor.
Tek yolu bu hislerden kurtulmak gibi.
Ben Baekhyun gibi değilim.
Yaşamak ve yapmak istediğim çok şey var.
Kaybetmek istemediğim, karşımda değil yanımda olmasını istediğim sevdiklerim var. Ben bir adamı severek yalnızlığı göze alamam. Üstelik benim sevdiğim adam asla benim yanımda bir sevgili olarak bulunmaz.
Tek çıkar yolum senden vazgeçmek Jongin.
Senden vazgeçiyorum.

Akşamın bir vakti. Bu ikinci filmimiz. Aksiyon filminin üzerine korku ve yetişkin içeriğin birlikte işlendiği bir film izliyoruz. Jongdae'nin film zevki.
Korku ve seks gibi yoğun ve heyecan verici iki durumun bir arada harika olduğuna dair deneyimler edinmiş.
İlk defa ikisi de ilgimi çekmiyor.
Daha önce alkış ıslık çalıp kısrak görmüş atlar gibi tepinerek izlediğimiz benzer türde filmler çok oldu. Ama zihnim ve kalbim Jongin ile o kadar meşgul ki adamı yatağa atan kadının yataktaki marifetleri, onlardan intikam almaya çalışan adamın eski eşinin ruhunun onlara oynadığı intikam oyunları hiçbiri ruh halimde zerre değişiklik yapmıyor.
Göz ucuyla Jongin'e bakıyorum.
Yurda geldiğimizden bu yana ilk defa buna cesaret ediyorum. Ve lanet olsun. Göz göze geldik. İzlediği cinsel içerikli sahnelere rağmen bana endişe ile bakıyor.
Anlaşılan film onun da umrunda değil.
Bakışlarımı ondan çeviriyorum.
Dolabımın kapağı açık kalmış.
Paketten bir beyaz dal dışarı fırlamış.
Bir nefes için beni davet ediyor.
Hatta ısrar ediyor.
Onu geri çevirecek değilim.
Kafam dumanlı zaten.
Biraz da sigaranın dumanında boğulsam fena olmaz. Doyoung'un yaslandığım omzundan doğruldum.
Dolabımdan paketi ve askıdan montumu alıp odadan çıktım. Artık kapı gıcırdamıyor.
Diğerleri de filme kendini o kadar kaptırmış ki çıktığımı Jongin'den başka farkeden olmadığına eminim.
Bu da işime gelir.
Nazlanmak sıkıcı olmaya başladı.

Çatıya ulaştım.
Ayaz yok ama yine de soğuk.
Yıldızlar yine yok.
Ama bunun Seul'ün pis havası ile ilgisi yok bu defa. Gökyüzünü saran bulutlar şehrin ışıklarını soğuruyor gibi.
Öylesine karanlık ve boğucu görünüyor Seul.
Belki de boğulan benim.
Karanlık olan benim zihnim.
Sisli olan düşüncelerim.

Paketten bir dal çektim. İki parmağımın arasında dudaklarıma götürmek üzere oyalanıyorum.
Kendime yakıştıramıyorum.
Ama içimdeki çıkmazın damarlarıma sızdırdığı öfke başka türlü dinecek gibi değil. İçime çekeceğim o zehirle bu öfkeyi damarlarımda yakmak, boğmak istiyorum. Böylece daha rahat nefes alabilirim.

Ters etki!

Kulağa bahane gibi geliyor.
Belki de onu sevmek istiyorum ve buna engel olan, her şeyi bildiğini zanneden bu dogmatik sisteme bir isyan gösterisinde bulunuyorum.

Protesto!

Sigarayı hırsla dudaklarıma yerleştiriyorum.
Lanet çakmağım çalışmıyor.
O sırada sigarama başka bir ateş uzanıyor.
Kalbimi usul usul ve sessizce yakışın gibi sigaramı da yakıyorsun.
Ve benim buna itirazım yok.
Gözlerim kısılana kadar zehri ciğerlerime çekiyorum.
Parmaklarımın arasından okşar gibi , paketimden bir dal da kendine çekiyor.
Çakmağı olduğu halde elini enseme yaslıyor ve dudaklarımın arasındaki sigaramın ateşi ile kendi sigarasını yakıyor.
Adil oynamadığını bilirdim.
Ama bu fazla insafsızca olmadı mı sevdiğim?

Elini oyalanarak boynumdan omzuma ve sonra tamamen benden çekiyor.
Nefeslediği dumanı tekrar ciğerlerinden serbest bırakırken yoğunluğa rağmen dudaklarındaki ince kıvrımı seçebildim.
Benimle göz göre göre oynuyor gibisin.
Ve bununla açıkça eğleniyor musun?
Yoksa sana olan hislerimle her şeye bir anlam yükleyen ben miyim?
Seni sevmemde senin hiç mi kabahatin yok?
Bana böyle bakman suç değil mi?
Gözlerinin bana bakarken bambaşka güzelliklere bürünmesi senin suçun değil mi?
Yoksa gözlerinin bu kadar güzel olması sana olan hislerimin bir yansıması mı?
Bana neler yapıyorsun hiç bilmiyorsun değil mi?
Bana verdiğin hislerle başa çıkamıyorum.
Aklımın sınırlarında geziniyorum.
Sınırın ötesine geçmem bir hareketine bakar.
Yine titriyorum.
Kalbimden başlayarak her atışta bütün vücudum titriyor.
Parmaklarımın arasındaki sigaradan başka tutunacak hiçbir dal yok.
Yine her yer anlamsız bir beyazlığa bürünmek üzere.
Dudaklarıma değen acı sıcaklık..
Sigaram çekiliyor. .
Ve soğuk. .
Titriyorum. .
Ve yeniden bir sıcaklık göğsümden bütün bedenime yayılıyor.
Beni saran kollarınla boşluğa sürüklenmekten son anda çekip çıkarıyorsun.
Beni daha sıkı sarıyorsun.
Bu yakınlık beni yakıyor.
Kül olmaktan korkan kim?
Sadece savrulmaktan korkuyorum.
Yine de ben de sana kollarımı sarıyorum.
Başımı yasladığın göğsüne daha çok sokuluyorum.
Sıcacıksın..
Kalbinin gürültüsü kulaklarımda uğulduyor.
Utanmadan kokunu nefesleniyorum.
Başım dönüyor..
Umut veriyorsun..
Beni korktuğum uçuruma itiyorsun..
Kollarında iken her şeyi göze alabilecek kadar cesurum.
Tam da şuanda itiraf edebilirim.
İtiraf etmek istiyorum.
Kollarım beline daha sıkı tutunuyor.
Kalbimdekiler dilimden dökülürken savrulmamak için sana sıkıca tutunmak istiyorum.
Tam da dudaklarım seni sevdiğimi söylemek için aralandığında, henüz itiraf bile etmemişken aramıza ilk sınır çiziliyor.

"Siz.. Ne yapıyorsunuz burada?"

🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜🔜

🌹Kadi ile Jagiya kalınız Ridırs 🌹
💕🐧🐻💕

Ben Korkusu; Sen YokluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin