□ 38 □

2.2K 228 119
                                    

Bir pazar daha canım çıkmadı ama belim ve ayaklarım sabahın on birinde hala sızlıyor.
Evet evet saat on bir olmuş.
Ama pazartesi öğlen on ikiye beş dakika kalmış, sabaha vedaya duran on bir.

"Günaydın."

Güçlükle aralık tuttuğum gözlerimi komodinin üzerindeki BaekChul'ün horozlu saatinden sol yanımda uzanan sevdiğime çevirdim.
Sen ne güzelsin öyle bana gülen mahmur gözlerinle.
Sabahım kadar aydınsın.
Kalbimde aşkınla sıcacıksın.
Sanki dersten de kaytarmış mısın?!

"Dersin?! Dersin vardı Jongin!!"

Elleriyle dağınık saçlarımı geriye atıp alnımdan uzunca öpüyor.
Bu etki hiç geçsin istemiyorum.
Geçecek gibi de değil.
Her öpüşünde kalbim yerinden fırlayacak denli sert çarpıyor.

"Bugünlük dersi ekmek istedim."

"Ama ben istemiyorum."

"KyungSoo ders çoktan bitti bile. Hem seni uyanırken görmek.."

Alt dudağını ısırıyor.. Gözleri benimkilere kayıyor. Neden utanıyorum bilmiyorum. Midem sancımaktan helak olacak.
Örtüyü gözlerime kadar çekiyorum.
Ama Jongin rahat duracak gibi değil.
Bacakları örtünün altından bacaklarıma dolanıyor, kendine doğru çekiyor.

"Ne yapıyorsun?"

Şaşkınlıkla sorduğumda nadiren ortaya çıkan çapkın gülüşü yüzünde beliriyor.

"Sabah sporu.."

Gözlerim hayretle genişliyor.
Ne demek sabah sporu?!

Kolları yastığa rağmen omzuma dolanıyor ve beni iyice kendine çekiyor. Ben de inşaat izleyen masum halk merakı ile onu izliyorum. Bu işin sonu nereye varacak görmek istiyorum.

Örtüyü parmak uçları ile yüzümden sıyırıyor. Gözleri gözlerimden ayrılarak yüzümde geziniyor ve dudaklarımda duruyor.
Yine o gülüş..

Örtüyü biraz daha sıyırıyor.
Tenime çarpan serinlikle tişörtümün sıyrılarak karnımı açıkta bırakmış olduğunu hissediyorum.
Jongin'in gözleri oraya kaydığında gülüşü muzipleşiyor.
Elini açıkta kalan ten yerlerime yaslıyor.
Ürperiyorum.
Parmakları değdiği yerleri usulca okşarken midem artan sancı ile daha çok kasılıyor.
Aşk sancısı ülser yapar mı ki?!

Eğilip tişörtümün yakasının gerdanıma çizdiği sınırdan öpüyor.
Gözlerim kayıyor.
Bakışım bulanıklaşıyor.
Bu etkiyi nasıl veriyor bilmiyorum.
Ayak parmaklarım onun teninde kıvrılıyor.
Dudakları boynumda gezinirken parmakları da gezintisini sürdürüyor. Daha yoğun daha sert okşayışa geçtiğinde kollarımı ona sarıyorum.
Omzuna sıkıca tutunuyorum.
Buna ihtiyacım var.
Yatakta uzanıyor olmama rağmen bu hislerle eriyip kabolacakmışım gibi ona tutunmak istiyorum.

"Jongin.."

Dayanamıyorum.
Aklımı her an kaybedebilirim.
Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Onun bana yaptıklarından çok daha fazlasını içeren filmler izlemiştik yurtta. Soluğu banyoda almıştık.
Ama hiçbiri bu denli yoğun değildi.
Hiçbirinde bilincimi kaybedecek kadar sınırlara ulaşmamıştım.

Ben Korkusu; Sen YokluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin