Mesaj sesinin gelmesiyle telefonumu elime almam bir olmuştu.
Annemden mesaj gelmişti. Konum.
Psikopat adam annemin telefonunu da ele geçirmişti.
Yerini biliyordum. Daha fazla oynatılmak, gittiğim yerden sonra başka bir yere daha gitmek istemiyordum. Ne olacaksa şimdi olsundu.
Koşarak adrese doğru ilerledim. Hava kararmıştı ve yağmur atıştırmaya başlamıştı. Kapşonumu kafama geçirdim. Yağmur bastırmıştı.
Tam konum işaretinin olduğu yere baktım. Heyecandan kalbim çıkacak gibiydi.
Karşımda terkedilmiş bir gecekondu vardı. Küçüktü ve dış duvar boyası kavlamış, pencere camları kırılmıştı.
Camlara dikkat kesildim. Evle aramda yaklaşık 100 metre vardı. İçeriyi görmeye çalıştım. Annemin olduğunu düşündüğüm sarı saçlar gördüm. Zar zor ne olduğunu anlayabilmiştim.
Koşmayı kestim. Ayakta durup gecekonduya baktım. Nefes nefese kalmış, yorulmuştum. Yağmurdan sırılsıklam olmuş, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.
Omuzlarımda büyük bir yük var gibiydi.
Derin bir nefes alıp gecekonduya doğru ilerledim. Yavaş adımlarla ilerliyordum. Ellerim titriyordu, ama soğuktan değildi.
Gecekondunun eşiğine gelince kapıya üç kez tıkladım. Kalp atışlarım hızlanmıştı.
Kapı aralandı. Kapıyı açan kişiye bakmak için bir adım attım. Adamın karşıma çıkmasıyla irkilip geri çekildim. Adamın mavi gözleri karanlıkta bile parlıyordu. Yine simsiyah giyinmiş yüzünü sadece gözleri görünecek şekilde kapatmıştı.
Eliyle içeri geç hareketi yaptı. Ona güvenmiyordum. Onu göz ucuyla süzdüm.
Yüzümdeki endişeli ifadeyi görünce o önden yürüdü. Karşımda bir koridor vardı.
Koridorun sonunda bir oda vardı. Mavi gözlü adam oraya doğru ilerledi.
Sürekli yüzünü kapattığı şu siyah çarşafı yırtıp atıp kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Gözleri çok tanıdıktı. Onu ilk gördüğümden beri düşünüyordum ama bir türlü kim olduğunu çözemiyordum.
Telefonumun çalmasıyla yerimden sıçramam bir oldu. Arka cebimden telefonu aldım. Mavi gözlü adam birden bire bana döndü.
Elindeki silahı bana doğru yöneltmişti!
Gözlerim korkuyla açıldı. Telefona baktım.
'Peter'
Mavi gözlü adama korku dolu gözlerle baktım.
"Şey... Babam arıyor..." Dedim.
"Hangi baban Olivia?" Diye fısıldadı.
Sinirlenmiştim. Ama şimdi bağırıp çağırmanın zamanı değildi.
Gözlerimi sıkıca kapatıp nefes aldım:
"Peter." Dedim.
"Telefonu aç ve hoparlöre al."
Ellerim titriyordu.
"Ona iyi olduğunu söyle. En ufak bir yanlışını görürsem vururum."
Telefonu açıp hoparlöre aldım.
"Alo?" Dedim. Sesim normalden farklı çıkmıştı. Boğazıma birşeyler düğümlenmişti sanki.
"Olivia nerdesin?"
"Şey... Ben iyiyim..."
"Eve geldim kimse yok."
"Ha. Şey. Ben. Bilmiyorum."
"Annene ulaşabilirsen bana haber ver. Telefonu kapalı."
"Pe-peki."
"İyi olduğundan emin misin Oli?"
"Aaa şey... Evet... Sadece biraz... Meşgulüm de..."
Mavi gözlü adam konuşmayı bitirmem için işaretler ediyordu.
"Pekala." Dedi Peter.
"Ben kapatsam iyi olacak." Dedim. Ses tonum şimdi daha iyi çıkmıştı. Ama hala ellerim titriyordu.
Mavi gözlü adamla yüzleşmek için telefonu kapattım.
Bugün ölecektim. Bugün burda ölecektim. Hatta belki de şimdi. O tetiği çeker çekmez ölecektim.
Silahı indirdi.
Rahat bir nefes aldım. Mavi gözlü adam koridorun sonundaki odaya ilerlerken peşinden gidiyordum.
Onunla yüzleşmeliydim. Belki sonunda ölecektim evet, ama annemin hayatını kurtarmak için değerdi.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her sey mümkün
Mystery / ThrillerBir insan en fazla ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Hayatım, o kutuyu açmamla değişti. Çünkü artık çok tehlikeli bir adam peşimdeydi. Peki ama kimdi bu adam?