Sabah saat altıyı gösteriyordu. Ve ben hiç uyuyamamıştım. Uyumak için çabaladım ama annemin korku dolu bakışları aklımdan çıkmıyordu. Bir saat sonra okula gidecektim ve uyuyamıyordum. Telefonumun çalmasıyla irkildim.
Gizli numara.
Açmadım. Bir kez daha çaldı, yine duymazdan geldim. Bir kez daha. Açtım.
"Efendim?" Dedim.
Tanıdık sesin konuşmasını bekledim. Ama ses duyamadım.
"Alo?" Dedim tekrar.
"Olivia." Dedi tanıdık ses. Gözlerim korkuyla açıldı. Nefes alıp vermem zorlaşmıştı ve kalbim, korkudan küt küt atıyordu.
"Dün seninle ne güzel saklambaç oynuyorduk. Yerini bildiğim halde ne yazık ki seni sobeleyememiştim. Bir kez daha saklambaç oynamak ister misin?" Dedi.
Kaşlarımı çattım. Konuşmak için kendimi zorladım:
"Hayır." Sesim çatlamıştı.
"O zaman sıradaki oyuna geçiyorum. Elim elim öpenek mi? Yoksa kutu kutu pense mi?"
"İkisini de istemiyorum."
"Birini seç."
İkisinin de altında zarar verici birşey olduğunu biliyordum.
"Hadi ama... Sadece biraz macera yaşayacaksın. Oyunun sonunda ikimizden biri kazanacak."
"Kaybedene ne olacak?" Diye sordum.
"Eğer sen kazanırsan bir hafta boyunca aileni de seni de rahatsız etmeyeceğim. Ama eğer ben kazanırsam sana ve senin seçeceğin ailenden birinci bir hafta boyunca rahatsız edeceğim."
"Peki ya hiçbirini oynamazsak?" Dedim.
"O Zaman ben kazanmış sayılırım."
Kazanma şansım vardı. En fazla ne olabilirdi ki?
"Tamam. Elim elim öpenek." Dedim.
"Güzel. Bugün okula gittiğinde sıranın altındaki adrese okul çıkışında gel. Orda bekliyor olacağım. Eğer yalnız gelmezsen bütün ailene zarar veririm."
Ellerim titriyordu. Ses çıkaramayıp telefonu yüzüne kapattım. 1 haftalığına da olsa ailemi ve kendimi rahatlatmak istiyordum.
Okula gitmeden yarım saat uyumuştum en azından. Alarmın sesiyle uyandım. Çantamı hazırlayıp üzerimi değiştim. Mutfağa indim, aceleyle mısır gevreğimi yiyip ayakkabımı giydim. Telefonumu cebime koyup yürüyerek okula gitmeye başladım.
Sınıfa girer girmez kimseye selam bile vermeden sırama yöneldim. Sıramın altında bir not kağıdı vardı. Kimseye göstermeyecek şekilde açıp baktım. O adresi biliyordum. Yürüme mesafesi yakındı. Şehir meydanının olduğu taraftaydı.
Daha önceden de arkadaşım olan Sabrina yanıma gelmişti.
"Merhaba!" Dedi neşeli bi sesle. Yüzünde koca bir gülümseme vardı. Mavi gözleri sevinçle bakıyor, sarı, uzun saçları parlıyordu.
"Merhaba." Dedim buruk bir gülümsemeyle. Mutlu görünmeye çalışsam da yapamıyordum.
"Olivia, iyi misin?"
"Şey... Evet iyiyim. Sadece biraz uykusuzum. Pek uyuyamadım da."
"Anladım. O zaman... Sonra konuşuruz."
"Peki." Dedim. Sesim kısık çıkmıştı.
Elim elim öpenek... Bu adam neden bahsediyordu? Tüm gün boyu dersleri dinleyemedim. Arkadaşlarımla konuşamamıştım bile.
Saatler saatleri kovaladı, çıkış zili çaldı. Çantamı sırtıma atıp hızlı adımlarla okuldan çıktım. Meydana doğru ilerledim. Tam caddeden geçerken biri kolumu tuttu. Kim olduğuna bakmak için arkamı döndüm. Yüzüme 10 cm yakınlıkta birinin yüzü vardı. Mavi gözlü adam? Hayır! Sabrina'ydı bu. Kafasına siyah kapşonunu kafasına geçirmişti. Korku dolu tepkime kahkahalarla gülmeye başladı.
"Ödümü kopardın Sab!" Dedim o gülerken.
Tepkisiz suratımı görünce gülmeyi kesti:
"Nereye gidiyorsun? Sizin eviniz arka tarafta." Dedi.
"Eve gitmiyorum."
"Nereye gidiyorsun? Ben de geleyim."
"Meydanda biraz işim var ama..."
"Güzel. O zaman ben de geliyorum." Dedi.
"Şey..."
"Biriyle mi buluşacaksın?"
"Evet." Dedim.
"Hadi ama Oli, bana bunu anlatmadın mı? Sana inanmıyorum!"
"Hayır yanlış anladın."
"Kim bu şanslı çocuk?"
"Çocuk falan değil."
"İsmi ne?"
"Öyle biri yok."
"Beni kandırmaya çalışma."
"Kandırmaya çalışmıyorum."
"Nasıl biri?"
"Öyle biri yok dedim ya."
"Öyle birinin olduğunu biliyorum. Hadi anlat kim o? Erkek arkadaşın mı yoksa..." Sözünü kestim:
"Öyle biri yok dedim Sabrina!" sesim normalden daha yüksek çıkmıştı.
"Peki."
"Olsaydı anlatırdım."
"Tamam."
Onu kırmıştım, bana kırılmıştı.
"Üzgünüm." Dedim.
"Hoşçakal." Dedi.
Sabrina kırıldığı Zaman onu kaybetmişsiniz demek oluyordu. Çünkü güvendiği insanlar tarafından kırılmak onun için en acı verici şeylerden biriydi. Bir anlık öfkeyle ona çatmıştım. Onu geri kazanmak zor olacaktı.
Cadde boyunca ilerleyip sağa döndüm. Buluşma yerine doğru ilerlerken kalbim deli gibi çırpıyordu.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her sey mümkün
Misterio / SuspensoBir insan en fazla ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Hayatım, o kutuyu açmamla değişti. Çünkü artık çok tehlikeli bir adam peşimdeydi. Peki ama kimdi bu adam?