BÖLÜM 2

41 6 0
                                    

HER ŞEY MÜMKÜN Bölüm 2 Kitap okumak için yukarı çıktım. Odama girdim ama ikizlerin sesinden rahatsız olup kapımı kilitledim. Anahtarı kitaplığıma bırakıp elime geçen ilk kitabı alıp masama oturdum. Rahat edemeyip ceketimi çıkarıp yatağa fırlattım. İki gün sonra okullar açılıyordu. Lise 2'ye geçiyordum. Birden bi ses duydum. Tık! Camıma bişey çarpmıştı. Storu kaldırıp camdan aşağı baktım. Görünürde kimse yoktu. Pencereyi sonuna kadar açıp etrafa baktım. Canıma kuş çarpmıştır diye düşünüp boşverdim. Hava güzeldi. Güneşli ama esiyordu. Belki ikizleri de alıp dışarı çıkardım. Giysi dolabımı açıp bir pantolon bir de tişört çıkarıp yatağıma koydum. Laptopum açıktı hemen bi müzik açıp sesi sonuna kadar açtım. Hoparlörü bağladım. Pencere açıktı üstümü rahat giyinmek için storu kapattım. Üstümdekileri çıkarıp yatağa koyduklarımı giymek için döndüğümde bir çığlık attım. Çünkü karşımda biri vardı! Yüzünü bi kumaş parçasıyla kapatmış sadece gözleri görünüyordu. Mavi gözlü bir adamdı bu. Yapılı bir vücudu ve öfkeyle bakan gözleri vardı. Arkasında duran kolunu bana doğru uzatırken geriye doğru bi adım attım. Adamın elinde bıçak vardı. Parmağıyla bana sus işareti yaptı. Gözlerimi kocaman ayırmış karşımdaki adama bakıyordum. Adam bana yaklaştıkça geri gidiyordum. Adam: "Eğer uslu bir kız olursan sana zarar vermem." diye fısıldadı. Sesindeki soğukluk beni rahatsız etmişti. Neden bahsettiğine anlam veremiyordum. "İçerdeki sarışın çocuklar, onlar kaç yaşındalar?" dedi adam. İçerdeki sarışın çocuklar? Olamaz onlar Simon ve Harry! Nefes alamıyordum. Zorlukla yutkundum. Sesim titreyerek: "Neden?" Adam kısık sesle gülüp başını yana yatırdı: "Çok zeki bir kızsın Olivia ama zekanı kullanamıyorsun. Aklını çalıştır biraz." Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. "Ne?" diye fısıldayabildim. Gözlerim dolmuştu ve korkuyla ona bakıyordum. "Sadece sorularıma cevap ver." diye fısıldayıp bir adım daha attı. Artık geri çekilemiyordum çünkü kapıya yaslanıp kalmıştım. Kendimi savunmak için kullanabileceğim bir eşya var mı diye etrafıma baktım. Adam ve bıçağı bana bakarken onlara gücümün yetmeyeceğini anladım. "Çocuklar kaç yaşında?" "Ne istiyorsun!" diye bağırdım. "Şşşt şşşt şşşt... Çocukları korkutacaksın. Sana bu son uyarım. Anladın mı? Sessiz ol ve sorularıma cevap ver." "Benden uzak dur!" ne kadar sesim tam olarak çıkmasa da bağırmaya çalışıyordum. "Seni uyarmıştım." diye fısıldayıp bıçağın ucuyla kolumu kesti. Kolumdan kan akarken fark ettim; bu bizim mutfaktaki siyah kalın bıçaktı! Bu beni durdurmadı: "Canın cehenneme!" diye bağırdım. Bir çizik daha attı. Lanet olsun! Şimdi de ikizler kapıya dayanmıştı! Tam zamanıydı zaten... Adam güldü. Kaşlarımı çattım. Burdan çıkar çıkmaz polise gideceğim için bilgi almam gerekiyordu. Adam hakkında bilgi toplamak için açıkta kalan ellerine baktım. Geriye kalan her yeri siyah giysilerle örtülüydü. Elleri beyazdı, parmakları kalındı ve altın bir yüzük takmıştı. Evliydi! Evet bu adam evliydi. "Çocuklar kaç yaşında?" dedi ve bıçağı boğazıma dayadı. "4" dedim korkudan gözümden yaş gelmişti. "Simonu mu daha çok seviyorsun yoksa Harry'i mi Olivia?" İsimlerimizi nerden biliyordu? Bu adam ne istiyordu? "İkisini de..." "Onları kaybetmek seni ne kadar üzer?" diye fısıldadı adam. Tüylerim diken diken oldu. "Ne istiyorsun?" İkizler kapıyı yumrukluyorlar, içeri girmek istiyorlardı. Adam kolumdan tutup beni arkaya doğru çekti. Ayağım halıya takılıp yere düştü. Adam kapıyı açmaya çalışırken kitaplıkta duran anahtarı cebime koydum. Hızlıca masamdan telefonumu alıp polisin numarasını çevirdim. Ama uçak modunda olduğu için aramadı. Uçak modunu kapatıp aramayı tekrar açtığımda adam arkasını döndü: "Napıyorsun sen orda?" Artık çok geçti, numarayı tuşlamıştım ve telefonu yatağın altına fırlatmıştım bile. "Uzak dur benden!" diye bağırıp evin adresini polislere duyuracak şekilde bağırdım. Adam boğazımı sıkarak beni duvara yasladı. "O telefonu kapat." Dedi kısık sesle. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Boğazımı daha sert sıkmaya başlamıştı. Nefes alamadığımı görünce bıraktı. Nefes alamıyordum. Bacaklarım tutmaz olmuş, yere düşmüştüm. Etrafı bulanık görüyordum. Nefes almaya çalışırken adamın kapıya doğru ilerleyişini gördüm. İkizler kapının arkadındaydı. Görüntü daha da buğulandı, gözlerim kapandı. ...

Her sey mümkünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin