☮HAKSIZLIK☮

108 8 3
                                    

HERKESE MUTLU YILLAR:*

KIVANÇ'TAN

"Ondan nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum. Zaten boktan olan hayatımı daha da boktan bir hale dönüştürdüğün için teşekkür ediyorum. Senden intikamımı alıcam. Senden intikamımı alıcam Kıvanç Özsoy!"

Ardından telefona gelen ani fren sesi ile tekerleklerin yerde kayıp çıkardığı sesler doldurdu arabanın içini. Ardından Duru'nun kahkahası.

Söylemişlerdi bana fren sesini sevdiğini ama inanmamıştım gerçekmiş... Ne olduğunu bittiğini bilmiyordum.

Hemen ardından sorularımın cevabı geldi. Arabanın bir yere çarpma sesi, camların parçalanma sesi. Hani kağıdı buruşturursunuz ya işte aynı bu ses geldi. Araba bir yere çarpmamıştı. Araba yuvarlanmıştı.

Yanımda duran Meriç hiçbir tepki vermiyordu. Dalmıştı. Sanki bir şey canlanmıştı gözünde. Gözünden bir damla yaş düştü.

Meriç'in tarif ettiği yere gidiyorduk. Bir uçuruma. Tarf ettiği yeri biliyordum. Ben de buraya gelirdim canım sıkılınca.

Görünürde hiç bir şey yoktu. Arabadan hızlıca indik. Yerde bir şey vardı. Yaklaştıkça görüntüde netleşti. Duru yerde yatıyordu.

Meriç yanına çöktü. Öylece boş boş gökyüzüne bakıyordu. Hiç bir tepki vermiyordu.

"Duru. Duru kendine gel bak abişin burda. Seni bekliyor yaramaz kız. Her zaman ki gibi seni bekliyor. Bekliyecekte. Çünkü ben senin kahramanınım..."

Duru'nun pürüssüz teninden usulca bir damla aktı. Gözleri kızarmıştı. Ağlamıştı  hem de benim yüzümden. Benim yüzümden bu haldeydi.

Meriç hızla yerden kalktı. Ayağa kalkması ile yakama yapışması bir oldu.

"Senin yüzünden. Ne yaptın da Duru bu hale geldi. Telefonda ne söylemeye çalıştı? Ona ne yaptın ki uzun zaman sonra tekrardan bu hale geldi?"

Ona ne yapmıştım? Beni yanlış anlamıştı. Beni dinleseydi belkide böyle olmazdı. Ney olursa olsun benim suçumdu.

Yolda çağırdığımız ambulansın siren sesleri duyulmaya başlamıştı. Duru haylen aynı şekilde milim kıpırdamadan duruyordu.

Ambulanstan bir kaç hemşire alıp Duruyu sedyeye aldılar. Araba uçurumdan düşmeden önce arabadan atlamıştı. O yüzden fiziksel olarak bir hasarı yoktu. Ama ruhen çökmüştü. Bunu benim söylememe gerek yok yoldan geçen birine sorsanız o da aynı şeyleri söylerdi. 

"Beyfendi biniyor musunuz?" kafamı sallayarak ambulansın arkasına bindim. Meriç'de karşımda oturmuş Duru'nun elini tutuyordu, aynı zamanda da küçük küçük aralar ile öpücükler konduruyordu. Bir de tabi arada bana ölümcül bakışlar atmayı unutmuyordu.

Duruya baktığımda milim kıpırdamamıştı aynı şekilde dümdüz ambulansın tavanına bakıyordu. Onu bu hale ben getirmiştim. Yıkılmış ve sonradan zor da olsa toparlanmış bir kızı tekrardan ben yıkmıştım. 

"Atlatmıştı. Annem ve babamın ölümünü değil. Senin yaptığını başka şerefsiz de yapmıştı Duruya... Duruyu kendine bağlamış, yanındaymış gibi gözükmüştü. Duru ona güveniyordu. Aynı sana güvendiği gibi. O günden sonra bir daha ben dışında hiç kimseye güvenmeyeceğine dair söz vermişti. Sözünü senin yüzünden bozdu. Gereksiz biri yüzünden sözünü bozdu, hemde değmiyecek biri için"

Gözlerinde nefret ve kırgınlık vardı. Haklıydı da, nefret etmekte haklıydı. Kırılmakta da haklıydı. Beni Duruyu karanlıktan çekip kurtarmam için aramıştı ama ben onu daha fazla karanlığa çekmiştim. Hatta onu karanlıkta kaybetmiştim.

Issız Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin