Yeni çalışmam olan "Son Şans" adlı çalışmama bakarsanız severim.
"Kızım hayla inanamıyorum. O kadar okulun arasında biz kazandık." Sevinç ile ellerimi çırptım.
"Kesin kulaklarında bir sorun vardır jürilerin, hadi Kıvanç tamam da senin sesin? Kızım kuş kalmadı kuş" Gözlerimi devirip, uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmadığıma takıldım.
"Hadi yatalım ben çok yoruldum." kızlar da onaylayan mırıltılar çıkarınca tek kişilik bir yatağa dört kişi sığmaya, çalışmaya başladık.
"Ya kızım o benim ayağım." "Ahh kızım poponu yüzümden çek." "Kızım napıyon? Ayy karnımı deştin." "Sen az önce yüzüme mi geğirdin?" herkes şikayet içerisinde sesler çıkarırken sonunda rahatsız da olsa yerleşe bilmiştik. Ha eğer neden yerde yatmıyorsunuz derseniz, geçen yerde yattığımızda hem yatakta kim yatıcak kavgası olmuştu, sonunda kararlaştırdığımızda da yerde böcek görmüştük.
*
"Ya abi lütfen ver işte anahtarlarımı." bıkkınlık ifadesi ile kafasını iki yana sallayıp anahtarlarımı uzattı.
Yanağından kocaman sulu bir öpücük bıraktım. "Seni çok sevdiğimi daha önce de söylemiş miydim?" tekrardan kafasını iki yana salladı.
Saçlarını karıştırıp arabama bindim. Güneş'de yanıma binip kemerini taktı. Bende kemerimi takıp kontağı çevirdim. Okula sürmeye başladım. Her şey güzeldi. Kıvanç'ın siyah arabası görüş alanıma girince gaza biraz daha yüklenip arabalarımızın mesafesini kapattım.
"Oha o yanındaki okulun kaşarı Burcu değil mi?" kafamı hızlıca yanımdaki Kıvanç'ın arabasına çevirdim. Gerçekten de onun yanındaydı ve zaten kısa olan okul eteği bacak bacak üstüne attığı için daha da kısalmış, okul gömleğinin bir kaç düğmesi açık ve Kıvanç'ı gözleri ile doğruyordu.
Arabayı üstüne kırdım ve bir kaç kez kornaya bastım durması için. Sağa çektiğinde bende hızla arkasına park ettim.
Kapıyı açtım tam inecekken Güneş kolumu tuttu. "Sakın Duru. Sakin ol tamam mı? Sakın malca bir hareket de bulunma." Hızlıca arabadan çıkıp kaşarın oturduğu kapının önüne geldim.
Kapısını hızlıca açıp Burcuyu yakasından tutup yere fırlattım. Üstüne çıkıp yüzüne bir kaç yumruk sıraladım. Saçını elime doladım. "Kıvançtan uzak durucaksın seni kaşar. Anladın mı beni?" cevap vermedi.
Biraz daha çektim. "Anladın mı dedim?"
Saç köklerinin acıdan öldüğüne eminim. Kafasını korkak bir biçimde salladı. Son kez vurucakken belime dolanan kollar beni fırlatır bir biçimde uzaklaştırdı.
Kıvanç'ın yüzü onu kıskandığım için sevinmenin aksine sinirden gözü seyiriyordu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!" Yerimde ürkekçe sıçradım.
"B-ben sadece sen-"
"Ben ne? Benim hayatıma karışabileceğini mi sanıyorsun? Hayatıma karışabilecek kadar önemli mi zannediyorsun kendini." Ona doğru bir adım attım dolu gözlerim ile.
"Değil miyim?" kafasını iki yana salladı.
"Değilsin. Benim için önemli değilsi-" cümlesini kesen şeyi, çalan telefonu aldı. Cebinden çıkarıp kulağına götürdü.
"Hayır sadece önemsiz bir kişi ile işim vardı."
'Önemsiz...'
'Önemsiz...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Kız
Teen FictionKötü bir geçmişi ile kalbini kapatmış bir kız. Kendi dünyasını kuran bir kız. ÖLDÜRMEK isteyen bir kız. Canını yakanların Canını yakmak isteyen bir kız. İNTİKAM almak isteyen bir kız. Tam hayata olan inancını kaybetmişken, hayatın gerçek olduğunu ha...