*Yarışma Günü*
"Off kızım yeter. Tamam, alt üstü bir yarışma." Güneş başını anlamazca salladı.
"İlti isti bir yirişmi" Taklidimi yaptı ve "Kızım bu normal bir yarışma değil. Hem okullar arası hem de....."
"Ne hemde?" Kıkırdadı ve ellerini çarptırdı. "Kıvanç olucak." Gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım.
Bir haftada ne kadar hazırlana bildiysek hazırlandık. Bu bir hafta benim için çok tempoluydu ve çok yorulmuştum.
Aynanın karşısına geçtim ve kendimi süzdüm. Siyah süet eteğim,üzerine giyilen sıfır kollu beyaz body ve üstüne de değişik şekilli kemerimi takmıştı. *medya Aslında bakarsanız gine çok güzel olmuştum. Ay durun ego kastım. sasa
Eteği biraz aşşağı çekiştirdim. Biraz, tamam tamam bayağa kısaydı. Normalde dert etmezdim çünkü insanların düşüncelerini takan biri değildim ama gine de kendimi kötü hissettim.
Dudaklarıma sürülen bordo ruj zaten dolgun olan dudaklarımı daha da göz önüne sermişti. Korna sesi ile Kıvanç'ın hazır olduğunu ve beni beklediğini anlamak pek de zor değildi.
Hızlıca ayağıma eteğim gibi süet ayakkabılarmı giydim. Giydiğim siyah çorabı düzelttim ve aynada son kez kendime baktım. İkinci gelen korna sesi ile daha fazla bekletmemem gerektiğini anlamıştım.
"Hadi siz gidin bakalım biz de gelicez yarım saat sonra." Kızları teker teker öptükten sonra Damla ablaya sarıldım. Biz onlardan önce gidip son provalarımızı yapıcaktık.
Karnımda uçuşan kelebekler eşliğinde kapıdan çıktım ve Kıvanç'ın yanına bindim. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama bakmadım. Biraz sürünmesi gerekiyordu. İç sesim 'affet artık' dese de diğer yanım 'hayla o kızın kim olduğunu açıklamadı' diyordu.
Sık sık aldığı nefesler ona bakmamı sağlamıştı. Kırmızı görmüş boğa gibi burnundan soluyordu. Baktığı yere baktığımda zaten kısa olan eteğim, oturduğum için daha da kısa görünüyordu. Boğazımı sesli bir şekilde temizledim.
"Kızım. Sen. Giyinmeyi.Mi.Unuttun!?" Bu sefer sesli bir şekilde nefes aldım.
"Bak şimdi. Bir ben senin kızın değilim. İki sana ne?" Son cümlem ile kendini sıktığı anlındaki belirginleşen damardan belli oluyordu.
"Ne demek sana ne?!" Kükrediğinde sabır dilercesine başımı yukarı kaldırdım. "Bildiğin sana ne? Bana karışamazsın" Bu sefer yumruk yaptığı eli ilişti gözüme. "Öyle bir karışırım ki" Gözlerimi kıstım ve ona doğru yavaş yavaş yaklaştım.
"Hangi hakla?" Yüzüne doğru fısıldamıştım. Dişlerini sanki mümkünmüş gibi daha fazla sıktı ve bir hışım ile önüne döndü. Zaferle nefesimi serbest bırakıp deri kaplı koltuğa sırtımı yerleştirdim.
'Sen onu seviyorsun Duru'
Sağ omzumdan gelen ses ile kafamı o yöne çevirdim. Benim kopyam olan melek kıyafetli ve kanatları olan küçük şey sağ omzumda oturuyordu.
'Hah seviyomuş. Peki o seviyor mu?'
Sol tarafımdan gelen ses ile bu sefer de o tarafa çevirdim bakışlarımı. Üstünde şeytan kıyafeti, kırmızı kanca gibi kuyruğu, elinde tuttuğu 3 taraklı adını bilmediğim bir şey ve kafasında şeytan boynuzu ile küçük şey diğerinin aksine sol omzumda oturuyordu.
'Ah tatlım ben senin meleğinim.' Sağ tarafımda konuşan şeye çevirdim bakışlarımı. Ellerini önünde birleştirip omzumda öne doğru eyildi ve diğer omzumdaki şeytan kıyafetli şeye gözlerini kısarak baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Kız
Genç KurguKötü bir geçmişi ile kalbini kapatmış bir kız. Kendi dünyasını kuran bir kız. ÖLDÜRMEK isteyen bir kız. Canını yakanların Canını yakmak isteyen bir kız. İNTİKAM almak isteyen bir kız. Tam hayata olan inancını kaybetmişken, hayatın gerçek olduğunu ha...