İyi Okumalar
Gözlerimi açtığımda gözüme giren beyaz ışıktan gözlerimi açamadım. Elimi siper ettim ve ışığın gözlerime gelmesini önledim. Etrafıma baktığımda hastanede olduğumu fark ettim. Hastanelerden oldum olalı nefret ediyordum. Bana hep kötü anıları anımsatıyor.
"Kıvanç iyi misin?" Meriç'e olumlu anlamda başımı salladım.
Yatakta doğrulup üzerimdeki örtüyü açtım. Ayakkabılarımı giyip aynada kendime baktım. Büyük olasılık ile dün soğuktan bayılmıştım ve burdaydım. Ama burda olmak istemiyordum. Duru geldi aklıma. Oda kalkmaya çalışmıştı ama izin vermemiştik keşke izin verseydik de hiç gitmeseydi.
"Hadi gidelim. İşlemlerini hallederler."
Meriç'in arkasına takıldım. Dün Duruyu görmüştüm. Ama hayaldi, gerçek olamazdı. Yani benim kollarımda...... gitti.
"Bir alışverişe gitsek iyi olur. Evde hiç bir şey kalmadı."
Meriç onayladı ve artık ezberlediğim alışverişin yolunu tuttu. Kapıyı açıp arabadan indim. Otomatik açılan otomatik kapısı sanki gıcıklık olsun diye ısrar ederken, benim artık sinirlerim gerilmişti. Kapıya bir tekme atınca açıldı. Tabi tüm bakışlar üzerime dönmüştü.
Üzerimdeki bakışları yok sayıp içeri girdim. Hazır yemek satan yere yöneldim. 5-6 paket makarna, hazır pizza, kahvaltılık bir kaç şeyler, patates, köfte benzeri gıda ürünlerini attım sepete.
Aldıklarımı ödemek için kasaya sürdüm alışveriş arabasını. Meriç de arkamdan beni takip ediyor, raflarda işine yarayacak şeyleri sepete atıyordu. Kasiyere sepetteki aldıklarımı uzattım ve paralarını ödemek için kredi kartımı çıkardım. Kredi kartını uzatıp, şifreyi girdim. Poşetlenmiş gıda ürünlerini korumaya uzattım.
"Kıvanç bir yerde oturalım bir şeyler içelim." Kafamı sallamak ile yetindim sadece. En yakın kafeye adımladık. Biliyorum her şey odun gibi. Ama... içimden gelmiyor. Duruya aşık mıydım? hayır. Bu kadar kısa sürede aşık olamazdım. Hoşlantı mı? belki. Kalbim acımış mıydı? fazlasıyla.
Beni vıcık vıcık bulabilirsiniz ama öyle sanmayın. Ya da boş verin öyle sanın. Çünkü ben daha önce böyle olmadım. Beni en derinden sarsan bir kardeşimin gidişi, bir de Duru'nun gidişi oldu.
Meriç garsonu sipariş vermek için el işareti yaptı ama garson Meriç'i görmeyip gözden kayboldu. Etrafı tarayıp garsonu aramaya başladım. Garsonu görünce oraya odaklandım. Başka bir masadan sipariş aldı ve masadan uzaklaştı. Garsonun siluetinin masadan kaybolması ile içimi ısıtan kızıllar girdi görüş açıma.
Aslında saçları eskisi gibi değildi. Uçları krem rengi tonlarında ve düzdü. Duru mu onu da bilmiyordum ama.
Dudaklarımdan dökülen tek kelime "Duru" oldu. Duru muydu? emin değildim. Olabilir miydi? belki. O kızıllık tanıdık mıydı? kesinlikle. Vücudum tamamen benim kontrolümden çıkmıştı. Ayaklarım benden habersiz masaya yönelmişti. Şapkası ve gözlüğü ile yüzünü saklamaya çalışıyordu.
Omzuna dokunmam ile pes etmişçesine yüzünü mahçupca döndürdü. Titriyordu. Sanki korkuyordu ve tedirgindi. Yüzünü tamamen çevirmesi ile onun gerçekten Duru olduğuna kanaat getirmiştim. Meriç'e baktığımda o şok içinde buraya bakıyordu. Bakışları başka bir yere kaydı.
Meriç'in baktığı yere baktığımda, Altan'ın sağ kolu yani Çağlar ile.... el eleydiler. Vücuduma anında yüksek derecede adrenalin pompalanınca Çağlar'ın üstüne atladım. Ardı ardına yüzüne öfke ile gelen yumruklarımı sıraladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Kız
Teen FictionKötü bir geçmişi ile kalbini kapatmış bir kız. Kendi dünyasını kuran bir kız. ÖLDÜRMEK isteyen bir kız. Canını yakanların Canını yakmak isteyen bir kız. İNTİKAM almak isteyen bir kız. Tam hayata olan inancını kaybetmişken, hayatın gerçek olduğunu ha...