호1: Ölüm

10.3K 628 396
                                    

Min-A'dan...

"Önüne bak seni sürtük!" diyen bunağı umursamadan yürümeye devam ettim. Yaklaşık yarım saattir bu ıssız sokağı turlayıp duruyordum. Bu sokağı bu gece aklıma kazıyacaktım. Bu lanet sokağı ve aklımda dönüp duran lanet düşünceleri bu gece kenara atıp burayı terk edecektim.

Bir şeyler düşünmem gerekiyordu fakat abimin sesi kulaklarımda yankılanırken mantıklı düşünmem imkansız hale geliyordu.

Bugün hayatta yapayalnız kaldığım gündü. Annem ve babamın ölümünden 10 yıl geçmişti ve bugün onların ölüm yıldönümüydü. İşin sikimsonik tarafı ise, abim de onlar gibi beni aynı günde yalnız bırakmayı tercih etmişti.

"Lanet olsun!" diye bağırıp sesimin boş sokakta yankılanmasına izin verdim.

Aslında şimdiden bu şehirden ayrılmam gerekiyordu fakat beni engelleyen tek bir şey kalmıştı: Hye Ji

O benim yanımda olan tek kişiydi ve onu yüzüstü bırakmam tam bir piçlik olurdu. Yaklaşık 7 yıldır arkadaştık ve o benim hayatımda yer edinen sayılı kişilerdendi. Ona en azından bir veda borcum olduğunu biliyorum; ama lanet olası kalbim bunu yapmayı hiç ama hiç istemiyordu.

Zaten çok yarası olan biriydi Hye Ji, onu daha da üzmek istemiyordum.
Abim bencil biriydi ve beni bırakıp gitmişti. Ben de hayatımda ilk kez bencil olup onu düşünmeyi bırakmalı ve Hye Ji'nin yanına gitmeliydim.

Beynim komutu yeni yeni algıladığı saniyelerde telefonumu çıkarıp rehberden Jiji diye kaydettiğim Hye Ji'yi aradım. Bir yandan da yürümeye devam ediyordum. 4.çalışta bile telefonu açmayan Jiji'ye lanetler yağdırırken çarptığım kişi ile telefon elimden düştü ve kafamı sinirle kaldırdım.

Tam ağzımı açıp küfür edecektim ki gördüğüm sima ile donakaldım.

Sokak lambasının aydınlattığı sima bir o kadar tanıdık, bir o kadar da görmek istemediğim bir surattı.

Karşımda ki şahıs kafasını eğip bana 9 yıl önce gördüğüm gülüşünü attı. Fakat bu gülüş, samimi olmaktan çok uzaktı. Gülüşü soğuktu. Sanki isteksizce kıvrılmış bir dudaktan ibaretti. Ve ben bunu sevmemiştim.

Bana soğuk gülüşünü atarken dudaklarını araladı ve taptığım nefesini yüzümde hissetmemle irkildim.

Şokun etkisindeyken "Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Min-A" dedi ve ben beni unutmayışına sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Abimin ölümüne neden olan bu pisliğin dünyada yaşamasına dayanamıyordum ancak lanet olası bir gerçek vardı ki, bu adamın nefesine kadar her şeyine ihtiyacım vardı.

Gözlerimdeki muhafızlar gözyaşlarımı tutmayı beceremedi ve ben ağlarken titremesini istemediğim fakat titreyerek çıkan sesim ile sadece bir cümle kurabildim.

" Lütfen bana Min Yoongi olmadığını söyle..."

Sosyofobi; MygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin