10. Bölüm: Not

3K 110 4
                                    

ERTESİ GÜN

-Cem'in Ağzından-

Telefonumun kulak tırmalayıcı sesinin sabahtan beri 20. kez duyuyordum galiba. Sinirle yatağımdan kalkıp telefonumu elime aldım. Arayanı bulursam sikeceğim. Telefonumun tuş kilidini açıp arayana baktım. Şevval! Bu kıza telefon numaramı niye vermiştim ki zaten!

Ulan bir de 18 kere aramış. Yemin ediyorum bu kız çıldırma sebebi. Telefonu tam kapatacakken Şevval yine aradı. Bir küfür savurup telefonu açtım. Öfke ile "Ne?!" diye bağırdım. "Ne bağırıyorsun AŞKIM?" diye sordu beni sinir etmek istercesine. "Ben seni boğucam AŞKIM!" dedim son kelimeye vurgu yaparak. Oflayarak "Neyse sen beni alacaktın ya okul için nerdesin?" diye sordu. Hass... Ben Şevval'i tamamen unutmuşum.

"Sen git be uyuyakalmışım." dedim. "Ya öküz sen alıcan diye yarım saattir seni bekliyorum burda. Senin yaptığına bak ya uyuyakaldım sen git diyosun!" diyerek telefonu yüzüme kapattı. Evet şuan ilk tribimi yiyordum. Alkış! Oflayarak üzerimi giyinmeye başladım.

İşlerim bittikten sonra garaja indim. Arabalarıma bir bir  baktım. Hmm.. Bugün Şevval'i bir yere götürecektim. Bu yüzden kırmızı Audi'me atladım. 

Yaklaşık yarım saatlik yolu 200 basarak 10 dakikada gelmiştim.

-Şevval'in Ağzından-

Sinirle çantamı sıraya koydum. Salak işte! O kadar beklemiştim. Neymiş beyefendi uyuyakalmış. Uykusunda gebersin!

Nilay bugün başka bir sıraya oturmuştu. Şaşkınlıkla Nilay'ın yanına gidip "Neden benimle oturmuyosun?" diye sordum. Somurtarak "Cem'in arkadaşları buraya oturttu. Cem seninle oturacakmış." dedi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim!

O sırada sınıfın kapısından Cem girdi. Bana sırıtarak baktı ve benim çantamı duvar kenarına atıp yana kendisi oturdu.

"Hayırdır?" diye gülücükle sordum Cem'e. İnşallah yanlış anlamamıştır! Cem suratı kızarırken "Hani sevgiliyiz ya o yüzden şey ettim." dedi. Bu da ne oluyo şimdi? Benden hoşlanmıyor değil mi? Olamaz, olamamalı. Biz yalancık sevgiliyiz! Ama ne olursa olsun bu surat ifadesinden hoşlanmıştım.

1-2 dakika geçmişti ki heyecandan "Ben lavaboya gidiyorum." diyerek masanın üzerine çıkardığım defterimi de bırakıp Nilay'ı da alıp öğretmen gelmeden ortalıktan toz oldum. "Nereye kızım?" diye şaşkınlıkla sorular soran Nilay'a cevap vermeden çoktan onu lavaboya getirmiştim. Kızaran yüzümü yıkayıp, Nilay'ın sorularına aldırış etmeden sınıfa dönmek için tekrar çekiştirmeye başlamıştım Nilay'ı. "Sonra Nilay, sonra." diye cevap verdiğimde öğretmen gelmeden son anda yetişebilmiştik. 

Bu kısa süre içerisinde nasıl canı sıkıldıysa artık Cem, defterimi karıştırmış, benim bile ilk defa gördüğüm o kağıdı elinde tutup "Hani bu not sende değildi?" diye sınıfın ortasında bana bağırıyordu. "Ne notu?" diye ürkek bir kız çocuğu gibi sordum. Eh tabi nolacak okul tümüyle dedikoducu bir okul olduğundan çoktan fısıldaşmalar başlamıştı bile. Pis dedikoducular. Cem, bir hışımla arkasını dönüp "Susun ulan!" diye herkese bağırdı. Oh olsun size!

Bağırmasının ardından beni kolumdan sertçe sıktı ve sürükleyerek  koridorun oradaki camın önüne getirdi. Diğer sınıflarda ders işleniyor olmasına rağmen bağırışları tüm okulu inletiyordu. "Hani bundan haberin yoktu? Bu notun sende ne işi var Şevval? Bana yalan mı söyledin?!" 

Cem'i ilk defa böyle görüyordum ve bu hali beni çok korkutuyordu. Dolan gözlerimle beraber  "B-ben ilk defa görüyorum bu notu. Y-Yemin ederim ki ilk defa görüyorum ve defterimin arasına nasıl geldiğini de bilmiyorum." cevap verdim ya da cevap vermeye çalıştım. "Hıhı kesin öyledir." diye alay edercesine cevap verdi Cem. Biraz daha kendimi toparlayıp "Dediğim gibi benim hiç bir şeyden haberim yok. Ama emin ol ki bunun peşini bırakmayacağım. İnan bana." dedim.

Ağladığımı gören Cem ellerini yanaklarıma götürüp gözyaşlarımı sildi. "Üzülme." dedi "Sana inanmayı çok isterdim ama bana pek de inandırıcı gelmiyor." dedi. "Ben kimin yaptığını bulacağım. Sen ne dersen de ben bulacağım." deyip az önce gözyaşlarımı silen Cem'in sildiği yerden bu sefer ben gözyaşlarımı sildim.

Cem biraz sakinleştikten sonra sınıfa girdik. Sınıfa girer girmez ağlamaktan kızarmış gözlerimi gören birkaç cadaloz kıkırdadılar. Bana gülen bu kızlardan biri duyduğuma göre Cem'in eski sevgilisiymiş. Adı da Merve imiş.

Ders bitip teneffüs zili çaldığında bütün okul bizi konuşuyormuş. Şiş gözlerimle sınıftan dışarı çıkamadığım için benim yerime de kantine giden Nilay söyledi. 

Cem ağladığımı bile bile bana destek olmamış, sözde kafasını dağıtmak için arkadaşlarıyla kantinin kafeteryasına gitmiş. Bunu da Nilay söyledi.

-15 Dakika Sonra-

Ders çoktan başlamıştı. Kızgın olmasına rağmen Cem hala yanımda oturuyor ama bir şey demiyordu. Her ne kadar onunla konuşmak istesem de hak etmediğim utançtan dolayı konuşamıyordum. Öylece suspus dersi dinliyor gibi yapıp defterime bir şeyler çiziyordum.

-2 TENEFFÜS SONRA-

Nilay tuvalete giderken, Cem'in eski sevgilisi Merve ve tayfası aralarında konuşurken bu not kağıdının Merve tarafından çantama geldiğini duymuş. Ama neden? Nasıl?

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin