-25-

89 11 12
                                    

Aleyna kendine ait bir evi olacağı için heyecanlıydı. Evin içine koyacağı eşyaları yoktu ama bu zamana kadar biriktirdiği paralarla alabilirdi. Zaten tek kişi olduğu için fazla eşyaya ihtiyacı yoktu.

"Bende kal işte neden inat ediyorsun?" diye sordu Baekhyun.

Şansını son bir kez daha denemek istemişti.

"Olur."

"Gerçekten mi?"

"Hayır."

Gözlerini devirmesine engel olamadı genç adam. Aleyna dışarı bakıp evi olacağı yeri gösterdi.

"Burası."

Baekhyun arabayı park ettikten sonra aşağı indiler. Gözleri istemsizce etrafta dolaştı. Bu eski yeri sevdiği kadına yakıştıramıyordu. Aleyna evin sahibini arayacağı sırada evin kapısı açıldı.

"Demek geldin." dedi kadın hafifçe gülümseyerek.

"Merhaba. Biz evi görmeye geldik." dedi Baekhyun.

Kadın baştan aşağıya onu süzdü. Bunu orada bulunan herkes fark etmişti.

"İki kişi mi kalacaksınız?"

"Hayır. Sadece nişanlım bir süreliğine burada kalacak. Evi görebilir miyiz?"

Kadın kafasını sallayarak evin kapısını açtı. İçeri girdiklerinde ikisi de etrafı süzdü. Aleyna etrafa pembe gözlükleriyle bakarken Baekhyun oldukça önyargılı bakıyordu. Ev çok küçük ve kirliydi. Güneş görmüyordu, mutfak dolapları milattan önce kalma gibiydi. Bu evde nasıl kalacaktı?

"Ev... Çok hoş." dedi Aleyna.

Yalan söylediği her halinden belliydi.

"Hoş mu?" diye sormasına engel olamadı.

"Bu evin kirası ne kadar?"

Sorusu bu sefer evin sahibi olan yaşlı kadınaydı.

"500.000 won."

"Eh?"

Baekhyun, Aleyna'nın bileğini tuttu.

"Teşekkürler. Tutmuyoruz."

Aleyna'yı peşinden sürüklerken itiraz seslerini duymazdan geldi. Arabanın kilidini açtı ve Aleyna'yı içeri doğru hafifçe itti.

"Ne yapıyorsun?"

"Arabada konuşuruz."

Kapıyı kapatıp kendi tarafına doğru yöneldi. Bu kadın delirmiş olmalıydı! Arabaya binip anahtarı döndürdü.

"Bu ev beni kabul eden tek evdi."

"Bu iğrenç eve nasıl 500.000 won verebilirsin? Ev dökülüyor!"

"Bu bulabildiğim tek ev!"

"Burada kalamazsın. Kapılar bile güvenliksiz kesinlikle burada tehlikede olursun buna izin veremem."

"Güvende olduğum hiçbir yer yok ki."

"Benim yanımda güvendesin. Ne kadar itiraz etsen de bunu kabul etmiyorum. Evimize gidiyoruz."

Evimiz.

"Bu doğru olur mu ki?" diye mırıldandı kendi kendine ama Baekhyun bunu duymuştu.

"Daha önce de aynı evde kaldık Aleyna. Neden şimdi kabul etmiyorsun? Ne değişti? Sen aynı Aleyna'sın ben aynı Baekhyun'um."

Biraz durduktan sonra devam etti.

"Sana zarar vereceğimden korkuyorsan bunu yapmam. Umarım böyle bir şey yapacağımı düşünmemişsindir. Birbirimizi yeterince tanıdığımızı düşünüyorum."

"Sadece ayrı evde kalmamızın daha iyi olacağını düşünmüştüm." dedi Aleyna.

Sesi fısıltıdan farksızdı.

 "İyi bir fikir değil. Benden ayrı kalmanı istemiyorum. Yakında seni ailemle de tanıştıracağım."

"Baekhyun."

Şaşkınlıkla ona baktı genç kadın. Bu kadar hızlı gideceğini hiç düşünmemişti.

"Ne oldu?"

Ne diyeceğini bilemiyordu.

"Emin misin?"

Bu iyi bir şey miydi?

"Evet, hiç bu kadar emin olmamıştım."

Gülümsemesine engel olamadı Aleyna. İlişkilerinin bu kadar hızlı ilerlemesi gözünü korkutsa da bu adamla olmayı seviyordu. Onun güldüğünü görünce Baekhyun da gülümsedi. Aleyna'yı seviyordu ve bir an önce onunla evlenmek istiyordu. Çocuklarının oradan oraya koşturmasını, büyümelerini izlemek ve sevdiği kadınla yaşlanmak istiyordu. Junmyeon'a böyle olduğu için kızıyordu ama şimdi onu daha iyi anlıyordu. Hayal etmesi bu kadar güzelken kim bilir gerçeği ne kadar güzeldir?

Baekhyun arabayı evin önüne park etti.

"Eşyalarını sonra alırız." dedi gülümseyerek.

Aleyna onu başıyla onayladıktan sonra arabadan indiler. İçeri girdiklerinde Aleyna uzun süreden sonra ilk defa kendini bir yere ait hissetmişti. Burada olmayı seviyordu. Bu adamla olmayı seviyordu.

****

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Duygu.

Uyumak için odasına gitmişti ama uyandığında Junmyeon'un başını karnında bulmuştu.

"Şşş. Çocuğumu dinliyorum."

Gülmesine engel olamadı. Karnı gün geçtikçe daha çok büyüyordu ve bu Junmyeon'un hoşuna gidiyordu. 

"Acıktım."

"Ah." 

Junmyeon ayağa kalktı ve gülümsedi. Gülümsemesi hiç yüzünden düşmüyordu.

"Dışarıda mı yemek istersin yoksa evde mi? Ya da dur. Dışarıdakiler sağlıklı değil ben sana yemek yapayım."

"Hayır! Bizi öldürmek mi istiyorsun?"

"Sen bana kötü yemek yapıyorsun mu demek istiyorsun?"

Gülümsedi.

"Ama aşkım bu doğru. Üzgünüm."

Junmyeon'un kahkahası odaya yayıldı.

"Biliyorum biliyorum."

"Hiç yemek yapasım yok. İnternetten bir şeyler söyleyelim."

"Olur."

"Aleyna nerede?"

"Evinde. Baekhyun onu alıkoymuş."

"İyi bakalım."

Junmyeon laptopunu alıp eşinin yanına yerleşti. Duygu sağlıklı olan şeyleri sevmese de Junmyeon'a karşı çıkmadı. Kocası onu ve bebeğini düşünüyordu bu yüzden itiraz etmeye gerek yoktu. Siparişlerini verdikten sonra beklemeye başladılar.

"Hadi film izleyelim." dedi Junmyeon.

Yataktan kalktılar ve salona doğru yürümeye başladılar. Duygu yürümekte bile zorlanmaya başlamıştı şu sıralar. Bedeni artık eskisi kadar hafif değildi. Kendini koltuğa bıraktı ve kocasının filmi kurmasını izledi. Böyle bir eşe sahip olduğu için çok şanslıydı. Tanrıya ne kadar şükretse azmış gibi hissediyordu. O, ruh eşini, hayat arkadaşını bulmuştu. Birbirinizi tamamladığınız kişi, ruh eşiniz tahmin edemeyeceğiniz yerlerde, şehirlerde, ülkelerde olabilirdi. Belki önceden kötü bir hayatı olabilirdi ama birbirinizi gördüğünüz zaman her şey yoluna girerdi. Birlikte olduğunuz zamanlarda zorluk çekseniz bile birbirinizi kırmayıp destek olursanız eğer her şey yoluna girer. Birinin size güvendiğini ve yanınızda olduğunu hissetmek insana imkansız şeyleri bile başartabilir. İhtiyacınız olan tek şey sadece biraz cesaret ve sevgi. Umarım hepiniz gerçek ruh eşlerinizi bulabilirsiniz.

Miracles In The First LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin