Herkese merhabalar ve kepkeyifli okumalar...
Eve girdiğimde saat altıyı geçiyordu. Giray fazla gecikmeyeceğini söylemişti. Ege'yi banyoya yönlendirdim. Beyaz teni toprakla aynı renge dönmüştü. Parkta epeyce kirlenmesine izin vermiştim. Pisken de tatlı olduğuna karar verdim fakat bebeksi tenini istila eden bakteri topluluğunu düşününce Ege'yi bir güzel yıkamaya giriştim. Yıkandıktan sonra uykusu gelmişti. Oynayıp zıplarken ne kadar yorulduğu kayan gözlerinden anlaşılıyordu. Onu yatağa yatırdım. Başını yastığa koyar koymaz uyuması gülümsememe neden oldu.
Gözlerim komodinin üzerinde bulunan masa takvimine takılınca gerildim. 15 Eylül... Katil olduğum gün, İnci'yi öldürdüğüm gün,Giray'ı tanıdığım gün... Parmaklarım titrerken çekmeceyi açtım. Bulmak istediğim şeyi orada görünce rahatladım. 2009 yılının tüm kötülükleri sadece bir günde toplanıp üzerimde patlamış olabilirdi fakat o günde iyi olan tek bir şey vardı ve bu gün onu kutlamaya kararlıydım. Ege'nin yardımlarıyla Giray'a küçük bir hediye hazırlamıştım. Görünce mutlu olacağını düşünüyordum. Oğlu adına mutlu olacaktı. Umarım mutlu olurdu.
Bu gün olanları ve olacakları düşünmemek için mutfağa girdim. En son ne zaman yemek yaptığımı hatırlamıyordum. Omzum tamamen iyileşmeden Giray mutfağa girmeme izin vermemişti. Yemek yapmak konusunda tam bir rezaletti ancak mutfağı toplamak ve düzenli tutmak konusunda,kabul etmeliyim, benden kat kat daha iyiydi. Düzenli olmanın ve yemek yapmanın dışında bir çok şeyin dahil olmadığı hayatıma bir adam ve bir çocuk girmişti. İşler epey karışmıştı. Bende elimden geldiğince ayak uydurmaya çalışmıştım fakat bazı şeyler hiç değişmezdi. İşim dışında düzenli olduğum tek bir alan dahi yoktu.
Beş yıl önceki bana 'Yemek yapacaksın.'deseler başka bir yerimle gülerdim. 'Bir bebeğe bakacaksın, ona annelik yapacaksın, büyüteceksin.'deseler kim bir ne yapardım. 'Katil olacaksın. Eşi tarafından çok sevilen bir kadını öldüreceksin. Bir bebeği annesiz bırakacaksın.'deseler muhtemelen söyleyenin gırtlağına yapışır, ölmek isteyip istemediğini sorardım. Hayat garipti. Gerçekten garipti.
Ege annesini hatırlamıyordu. Beş yıl onunla yaşamak sorunlu bir çocuk olmasına rağmen kolay olmuştu. Sadece anlattığım kadarını biliyor, sorgulamıyordu. Ancak Giray... İnci'yi hala çok seviyordu. Nereden mi biliyorum? Biliyorum işte. Bana bazen öyle bir bakıyordu ki tiksindiğini, midesini bulandırdığımı yüzünde açık açık görebiliyordum. Beni istemiyordu. Sadece oğlu için katlanmak zorunda kaldığı bir eşyaydım ben. Yaralandığımda, bana bakmak zorunda kaldığında hissettiğim şeylerdi bunlar. Tamamen gerçekti. Hastahaneden çıktığım gün önüme tepsiyle yemek getirmişti. Gerek olmadığını, bacaklarımın sağlam olduğunu söyleyecekken sözümü kesip 'Sadece ye Eliz Günday. Bende bu durumdan hiç hoşnut değilim. Çabuk iyileş.'demişti. O gün anladım. Beni biraz olsun sevmediğini, sevemediğini. Kim karısının katilini sevebilirdi? Beni sevip sevmediği umurumda değildi. Sadece... Çektiğim çileleri, azapları görse yeterdi. Benim de mutlu olmadığımı, benim de acılar içinde kaldığımı bilsin istiyordum.
Telefonuma gelen mesajı okuduğumda sinirlerimin bozuldu. Kurnaz... Serbest bırakılmıştı. Tutuksuz yargılanacaktı. Sebebi belliydi. Yaptığı her şeyi Deniz'in üzerine yıkarak ve hiçbir şeyden haberi olmadığını savunarak işin içinden sıyrılmıştı. Bir kez daha kazanmıştı. Beş yıl önce aynı gün kazandığı gibi...
''Bir daha bu kadar şanslı olmayacaksın.''diye fısıldadığımda birinin sert bir sesle bana karşılık vermesini beklemiyordum.
''Olacak... Çünkü senin gibi bir baş belası her seferinde bir çuval inciri berbat edecek!''
Başımı kaldırdığımda Giray'ı gördüm. Burnundan soluyordu. Evet, çok kızgındı. Pekala, haklıydı.
''Bir daha işine karışmayacağım dersem yalan söylemiş olurum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZÜR DİLERİM | AFFET BENİ
Romanceİmkansızlıkların içinde boğulmuş bir aşk hikayesi... Bu bir vicdan özrü... Kendini affettirebilmek için verilen bir savaş! *Bazen gördüklerimiz bizi yanıltır.* Özür Dilerim!